Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükme yönelik; Davalı vekili ; ölen sigortalıların hak sahiplerine aylık bağlanması sırasında 01/10/2008 tarihinden önce son defa tabi oldukları mülga kanun hükümleri, 01/10/2008 tarihinden sonra vefat eden sigortalılar için ise 5510 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmakta olduğunu, sosyal güvenlik mevzuatlarına tabi aylık alan hak sahiplerine ana ya da babasından dolayı aylık bağlanabilmesi için geçimini sağlayacak gelirinin olmaması şartı aranacak olduğunu, kız çocukları veya ana babanın T3 tabi olarak çalışıp çalışmadıkları ile tapu kayıtları da araştırılarak varsa gayrimenkullerinden ve diğer gelirlerinden elde ettiği aylık tutarının iş kanununa göre 16 yaşından büyük sanayi kesiminde çalışan işçiler için tespit edilen asgari ücret tutarının altında olup olmadığı hususlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının eşinin vefatı sebebiyle emekli sandığı kapsamında ölüm aylığı aldığı tespit edildiğini, babasının vefat tarihinde yürürlükte...
Ancak yaşlılık aylığı bağlanması kanunlarda belli koşullara bağlanmıştır. Bunlar hizmet akdine tabî olarak çalışan sigortalılar yönünden belli bir yaşa ulaşma, belli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme ile yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma yazılı istekte bulunma olarak sayılabilir. 6. Türk sosyal güvenlik sisteminde hizmet akdine tabî olarak çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar yönünden zorunlu emeklilik öngörülmediğinden yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşması üzerine ... tarafından sigortalının talebi olmadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bu itibarla sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunması zorunludur. 7....
Dönem bordrolarının celbi ile, davalının işten ayrılıp ayrılmadığı ve tüm sigorta kollarında prim ödeyip ödemediği araştırılmalı, beyan ettiğinin aksine işten ayrılmadan yaşlılık aylığı almaya devam ettiğinin anlaşılması halinde, ayrıldığı tarihten itibaren aylık bağlanması gerektiği hususu nazara alınarak, yersiz ödenen miktar tespit edilip buna göre davanın kabulüne karar verilmelidir. Tahsis talebinden önce işten ayrıldığının anlaşılması halinde ise; davacının tüm sigorta kollarından prim ödemesine bağlı olarak sosyal güvenlik destekleme priminin mahsubu ile, aylık almaya devam edeceği nazara alınarak şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı kurum ile davalı arasında Emine Gökyer ' in Özel Ayklas Yatılı Bakım Merkezinde kalması nedeniyle harçlık ödemesi yapıldığı, Karaman SGK İl Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda Emine Gökyer' e 25/08/2019 tarihinde ölüm aylığı bağlandığı, 31/01/2015 tarih ve 29253 sayılı Sosyal Hizmetler Kuruluşlarında Bakımı Sağlanan Engelli ve Yaşlı Bireylere Harçlık Ödemesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesi gereği sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden her ne ad altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar hariç olmak kaydı ile harçlık ödemesi yapılacağı, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile engelli Emine GÖKYER adına vasisi davalı T3 davacı kurum tarafından harçlık ödemeleri yapıldığının, engellinin ölüm aylığına 17.06.2014 tarihinde hak kazandığının, bu tarihten itibaren biriken ödemeler ile mevcut aylık ödemesini 25.08.2019 tarihinden itibaren ödendiğinin, sosyal güvenlik kuruluşlarından herhangi...
Bilindiği üzere sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası'nda güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Kadir Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s. 95). 2. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, s. 386). Bu risk hak sahibi konumunda olan eş, çocuk ve ana/baba yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. 3....
İş Mahkemesi ise, açılan davanın Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklandığı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, dosya yargı yeri belirlenmesi için dairemize gönderilmiştir. HSK 1. Dairesinin 08/07/2021 tarih 568 sayılı kararı ile "Kayseri 7. İş Mahkemesinin münhasıran Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan iş ve davalara bakmak üzere 16.07.2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, ....." şeklinde yetkiye ilişkin düzenleme yapıldığı sabittir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1....
Bilirkişi raporunda; Davacının tahsis talep tarihini izleyen ayın başı itibari ile yaşlılık aylığı almaya mahkeme kararı ile hak kazandığı, aylıkların geç ödenmesi nedeniyle işleyen faizler bakımından da 5510 sayılı Yasa'nın 42. maddesinin "Kurum sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir." hükmü uyarınca Kurum'un, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulacağı tespit edilmektedir." şeklindeki hukuki sonuç bildiren raporuna tarafımızca itiraz edilmiş ise de itirazımız yerel Mahkemece kabul görmemiştir. Kurum davacının hak kazandığı birikmiş aylık tutarını Mahkeme kararına göre usulüne uygun olarak tespit etmiş olup kararda faiz, gecikme zammı ve benzeri bir ödemeye hükmedilmediği görülmektedir....
Ancak, sigortalı, uyuşmazlık konusu dönemde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmış ise, diğer bir ifadeyle, devam eden vergi kaydı dikkate alınarak başlangıçta Sosyal güvenlik destek primine tabi şekilde bir aylık bağlanmış ise, Kurum’un bilahare, yaşlılık aylığını kesmesi ve ödenen aylıkları borç çıkarması, Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı olacağından, davalı Kurum tarafından 01.11.2008-20.04.2010 arası dönem yönünden çıkarılan ve istem üzerine ödendiği anlaşılan 9.605,47 TL yersiz aylık ile 4.538,34 TL yersiz sağlık giderlerinin de davacıya iadesi gerekecektir....
Somut olayda kesinleşen mahkeme kararı ile olayın iş kazası olarak kabul edildiği ancak davacının Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanması için Kuruma evrakını ibraz etmediği ve Kurumca bir işlem yapılmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunun 26.11.2009 tarihli yazısından anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, davacıya iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatta bulunmak evrakını Kuruma ibraz etmesi için mehil vermek, gelir bağlanma taleplerinin reddi halinde giderek SGK....
Sigortalının iş kazasında öldüğü 15.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan; 506 sayılı Yasanın 23.maddesinde ölen sigortalının yıllık kazancının %70’inin %50’si oranında dul eşine, %25’i oranında çocuklarının her birine gelir olarak bağlanacağı, 24. maddesinde ise “sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamının sigortalının yıllık kazancının %70’inden aşağı olması halinde artanının eşit hisseler halinde sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verileceği, ancak bunların her birinin hissesinin sigortalının yıllık kazancının %70’inin dörtte birini geçemeyeceği, sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek gelirlerinin toplamının, sigortalının yıllık kazancının %70’inden aşağı değilse ana ve babasının gelir bağlanma haklarının düşeceği, 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510...