Somut olayda davacının yaşlılık aylığı istemli dava dilekçesi davalı Kuruma tebliği edilmekle davalı kurum bu yöndeki istemi öğrenmiş buna rağmen hizmet tespiti yoluyla kazanılan sürelerin primlerinin ödenmediğinden bahisle davaya karşı koymuştur. Dava dilekçesinin aylık talebi ile kuruma yapılmış başvuru olarak kabulü kaynağını Anayasadan alan Değiştirilemez ve vazgeçilemez bir hak olan sosyal güvenlik hakkının zorunlu bir sonucudur. Tersinin kabulü, davalı Kurumun Anayasa'dan kaynaklanan sosyal güvenlik ödevinin zorunlu sonucu olan, koşulların oluşması tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlaması yerine bağlamamasından kaynaklanan kusurundan yararlanmak olur ki, bu durumun hak ve nasfet kuralları ile bağdaşmadığı ortadadır. Yapılacak ... dava dilekçesinin tahsis talebi olarak kabulü ile davacının yaşlılık aylığı talebiyle ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmekten ibarettir....
Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık, “daha önce fiili birlikteliği nedeni ile kız çocuğu hak sahibi sıfatı ile murisinden aldığı aylığın mahkeme kararı ile kesilmesi üzerine, kuruma birlikte yaşanmadığı, ayrı yaşandığı belirtilerek yeniden aylık bağlanması başvurusu üzerine, kurumun önceki mahkeme kararına dayanarak aylık bağlamama işleminin hukuka uygun olup olmadığı, bu konuda kurumca araştırma yapılmadan hak sahibi kız çocuğunun mahkemeye başvurarak karar almasının gerekip gerekmediği, kurumun araştırma yapmadığı durumda mahkemenin bu araştırmayı yapıp yapmayacağı, kısaca maddi olguya dayalı ve denetim raporu ile sadece davadan önceki fiili birlikteliği saptayan raporun aylık bağlamama koşulları içinde yer alıp almadığı” noktasında toplanmaktadır. 2. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”....
Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık, “daha önce fiili birlikteliği nedeni ile kız çocuğu hak sahibi sıfatı ile murisinden aldığı aylığın mahkeme kararından sonra kesilmesi üzerine, kuruma birlikte yaşanmadığı, ayrı yaşandığı belirtilerek yeniden aylık bağlanması başvurusu üzerine, kurumun önceki karara dayanarak aylık bağlamama işleminin hukuka uygun olup olmadığı, bu konuda kurumca araştırma yapılmadan hak sahibi kız çocuğunun mahkemeye başvurarak karar almasının gerekip gerekmediği, kurumun araştırma yapmadığı durumda mahkemenin bu araştırmayı yapıp yapmayacağı, kısaca maddi olguya dayalı ve mahkeme kararı ile sadece karar verilen dosyada davadan önceki fiili birlikteliği saptayan ilamın aylık bağlamama koşulları içinde yer alıp almadığı” noktasında toplanmaktadır. 2. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Bağ-Kur kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan davacı tarafından; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uyarınca aylık bağlanması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 11/10/2017 tarihli işlemin iptali ile 01/04/2015 tarihinden itibaren yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir....
Ancak yaşlılık aylığı bağlanması kanunlarda belli koşullara bağlanmıştır. Bunlar hizmet akdine tabi olarak çalışan sigortalılar yönünden belli bir yaşa ulaşma, belli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme, çalıştığı işten ayrılma ile yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma yazılı istekte bulunma olarak sayılabilir. Türk sosyal güvenlik sisteminde hizmet akdine tabi olarak çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar yönünden zorunlu emeklilik öngörülmediğinden yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşması üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalının talebi olmadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bu itibarla sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunması zorunludur. 19....
Maddesi ile eklenen (c) fıkrası uyarınca; “onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan ve veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'inden az aylık bağlanamaz”. hükmü getirilmiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2019 NUMARASI : 2018/456 ESAS, 2019/731 KARAR DAVA KONUSU : TESPİT KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18.07.1994 tarihinde güvenlik güçleri ile terör örgütü arasında yaşanan silahlı çatışma sonucunda ağır yaralandığını, bu olay nedeniyle %74 oranında kalıcı olarak sakatlandığını, 5233 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesi uyarınca aylık bağlanması gerektiğini, bununla ilgili Kuruma müracaat edildiğini, başvuru sonucunda yeni bir rapor aldırılmasına karar verildiğini, bunun üzerine alınan raporda özür oranının %15 olduğunun tespit edildiğini, Kurum tarafından aylık bağlanmasına hukuken imkan bulunmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddedildiğini oysa ki müvekkilinin olay nedeniyle maluliyetinin %74 olduğunu ileri sürerek Kurum işleminin iptali ile 5233 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Ancak 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile 506 sayılı Yasa'nın 69. maddesindeki değişiklik uyarınca yürürlük tarihi olan 06.08.2003 tarihinden itibaren sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayanlar aylık alabileceğinden, mahkemece yapılan araştırmaya göre de davacının sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmadığı, Bağ-Kur ve Emekli Sandığından gelir veya aylık almadığı tespit edildiğinden, 06.11.2008 talep tarihini takip eden aybaşından itibaren davacıya ölüm aylığı bağlanması gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
Kanun’un 6/B fıkrasının 1. cümlesine göre bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır. Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik'in "Tanımlar" başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre kesin dönüş; aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder....
sağlamaya yönelik görev yaparken yaralandığı anlaşılan davacının görevinin 2330 sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkındaki kanunda ifade edilen anlamda iç güvenlik ve asayiş ile ilgili olduğunun kabulü gerekeceğini belirterek, davacılara 5510 sayılı kanunun vazife malullüğüne ilişkin hükümlerine bağlı olarak 2330 sayılı nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkındaki kanun hükümlerinin vefat tarihinden itibaren uygulanması gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir....