Bölge adliye mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; yargılamaya konu kaza olayı nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan tahkikat sonucunda düzenlenen inceleme raporunun, ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından açılmış rücuan tazminat dava dosyasının temyiz incelemesine konu eldeki dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir....
Davalı vekili, meydana gelen kaza nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya yapılan ödemenin dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını ileri sürmüş, Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen yazı cevabında davacıya 2.392,05 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı bildirilmiş, mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu'nca ödenen gelir hesaplanan tazminattan indirilmeksizin talebin kabulüne karar verilmiştir. Mükerrer ödeme ve haksız zenginleşmeyi önlemek için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödemesinin hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatından indirilmesi gerekmekte olup kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı ihbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, ihbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve özellikle ihbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumunun davada taraf olmaması ve aleyhine hüküm kurulmamış olmasına göre, verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK 373....
Hukuk Dairesi'nin ihtisas alanı İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku olup, Dairemiz, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sosyal güvenlik mevzuatına göre açılan rücu davalarını, Sosyal Güvenlik Mevzuatı kapsamında kurum aleyhine açılan alacak ve tespit davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar ile özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, 5510, 506, 5434, 1479, 2925, 2926, 2108, 2829, 2147, 3201, 6183 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklar nedeniyle İş Mahkemeleri tarafından verilen hüküm ve kararları incelemekle görevlidir....
Borçlanmanın usul ve esasları 3201 sayılı Kanun ile düzenlenmiş iken yurt dışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ise Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29.maddesinin 4.bendi hükmü gereğidir. Her iki hukuki kuralın amacı ve dayanağı farklıdır. Dolayısıyla anılan haklardan herhangi birinden yararlanmak için diğer hakkın kullanılması veya başvuru zorunluluğu yoktur. Anılan uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi ile Almanya’da çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönerek çalışması ve/veya borçlanması halinde uzun vadeli sigorta kollarından bağlanacak aylıklara hak kazanma koşullarında yurt dışında çalışmaya başladıkları tarihin dikkate alınması yoluyla sosyal güvenlik haklarının korunması amaçlanmıştır. Anılan hüküm, borçlanma hakkından bağımsızdır....
Somut olayda, Osmangazi Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 24.03.2020 tarihli yazısında, davacının ödenmemiş sosyal güvenlik destek primi borçlarının 7143 sayılı Kanun hükümleri uyarınca terkin edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı adına tahakkuk ettirilen sosyal güvenlik destek primi borcunun yasal düzenleme yapılması nedeniyle terkin edilmesi karşısında yazılı şekilde karar verilmesinde ve davalı Kurum lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Bu istisnalardan biri de sosyal sigortalılık suresinin tespiti için açılan hizmet tespiti davalarıdır (Kuru, B.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, C: IV, s. 3654). Bilindiği gibi feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz. Sosyal güvenlik hakkı niteliği itibariyle ekonomik ve sosyal haklar arasında yer alan bir hak olmakla birlikte, insan haklarına dair bütün milletlerarası belgelerde kabul edilen bir insan hakkıdır. Ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi yükümlülükler yükler (Arıcı, K.; Anayasa Mahkemesi Karaları Işığında Sosyal Güvenlik Hakkı, Sosyal İnsan Hakları Uluslar arası Sempozyumu, Kocaeli, 2015, s. 184- 185.)....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararla; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca idari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 4. maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin görevli olduğunun açık olduğu, bakılan davada ise, davacının 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında iş kanunu hükümlerine göre çalıştırıldığı ve dava konusu uyuşmazlığın davalı idarenin iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklandığı anlaşıldığından, davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir....
GEREKÇE 4857 sayılı Kanun'un 108. maddesinde, kabahatli hakkında uygulanan idari para cezalarına dayanak 4857 sayılı Kanun'un 102/1-a ve c maddeleri ile 104. maddesinde düzenlenen idari para cezalarını verme yetkisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdüründe olduğunun düzenlendiği, ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teşkilatının düzenlendiği 3146 sayılı Kanun ile Türkiye İş Kurumunun teşkilatının düzenlendiği 4904 sayılı Kanun'da, 02.11.2011 tarihlî Resmi Gazete'de yayımlanan 665 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 25. maddesi ile 4904 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 2. madde ile mevzuatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne yapılan atıfların Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne yapılmış sayılacağının düzenlendiği, bilahare 09.07.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 7. maddesinde ise "Bu Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan geçici maddeler...
Maddesi ile dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunluluğunun getirildiği ve bu zorunluluğun dava şartı olduğu gerekçesiyle, HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 10/9/2014 tarih ve 6552 sayılı kanunun 64. Maddesi ile değişik 7. Maddesinin 3. Fıkrasında “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur…” hükmü yer almaktadır. Somut olayda ise davacı, geçirdiği iş kazası neticesinde meydana gelen maluliyet oranının tespitini talep etmektedir....