Görülmekte olan bir davada, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olup olmadığı dava şartı olup mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilir. Siyasi partilerin belde, ilçe ve il teşkilatlarının parti tüzelkişiliğinden ayrı ve bağımsız bir tüzelkişilikleri yoktur. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 15/3.maddesine göre partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir. Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisi, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine aittir. Öte yandan davanın hasımda değil, hasmın temsilcisinde yanılma sonucu açılması halinde davanın husumetten reddedilmeyip, gerçek temsilciye yöneltilmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir....
Davacı, T3 Kurucular Kurulu Üyesi olduğunu, Parti Genel Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları, MKYK Üyeleri ve Konya İl Başkanının Adalet ve Kalkınma Partisi listelerinde milletvekili adaylıklarının kesinleştiği tarihte, T3nde seçimle kazanılmış siyasi parti görevlerinin sona erdiğini, anılan kişilerin T3 Genel Başkan Yardımcılığı, MKYK Üyelikleri ve İl Başkanlığı sıfatını kullanmalarının, bu sıfatlarla parti organlarında toplantılara katılmalarının ve oy kullanmalarının Siyasi Partiler Kanunu’na ve seçim mevzuatına aykırı olduğunu, adı geçenlerin tüzüğe aykırı hareket ederek delege listelerini ilan etmediklerini, katılan delege sayısından fazla parti üyesi olmayan kişilere görevlendirme yapılarak delegeler üzerinde baskı kurulduğunu, Genel Başkanlık Adaylığı başvurusu olan kişinin kongre salonuna alınmadığını, kongre divan seçiminin gizli oyla yapılmasına ilişkin imzalı önerge verilmesine rağmen oylamanın açık oyla yapıldığını, Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olarak tüzük değişikliği yapıldığını...
Buna göre, “Bir siyasi partinin, bu Kanunun 101’nci maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle, o parti aleyhine ....., .....re’sen yazı ile başvurulur. .... söz konusu hükümlere aykırılık görürse bu aykırılığın giderilmesi için ilgili siyasi parti hakkında ihtar kararı verir.”..... bir siyasi partinin Kanunun 101’nci maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle re’sen Anayasa Mahkemesine “ihtar” başvurusunda bulunması üzerine, Anayasa Mahkemesince, sözkonusu hükümlere aykırılık durumunun tespiti halinde ilgili siyasi parti hakkında “ihtar” kararı verileceği kuşkusuzdur....
Parti işlerini düzenleyen parti iç yönetmelikleri merkez karar organı tarafından yapılır." 93'ncü maddesinde; "Siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararları ve yapılan eylem ve işlemleri parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” 104'ncü maddesinde; “ Bir siyasi partinin bu Kanunun 101 inci maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine Başsavcılığınca re'sen yazı ile başvurulur. söz konusu hükümlere aykırılık görürse bu aykırılığın giderilmesi için ilgili siyasi parti hakkında ihtar kararı verir.” 121’nci maddesinde ise; “Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler hakkında uygulanan diğer kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasi partiler...
Hükmü, davalı parti ilçe yönetimi temyiz etmiştir. Taraflar arasında yapıldığı iddia edilen işlerle ilgili yazılı bir sözleşme olmadığı tartışmasızdır. Diğer taraftan davalı akti ilişkiyi de inkar etmiştir. Takip konusu miktara göre akti ilişkinin tanık sözleriyle ispatlanması mümkün değildir. Kaldı ki, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 71. maddesine göre siyasi partilerin yapacaklar giderler, sözleşmeler ve girişecekleri yükümlülükler genel merkezde parti tüzel kişiğiliği adına illerde il yönetim kurulu adına, ilçelerde ilçe yönetim kurulu adına yetkili kılınan kişi veya kurulca yapılabilir. Siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilat kademeleri tarafından parti tüzel kişiliği adına sözleşme yapılmasına ve hükümlülük altına girilmesine ilişkin esaslar merkez karar ve yönetim kurulunca tespit olunur....
Mahkemece, davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi imzalanabilmesi için Siyasi Partiler Kanunun 71.maddesi uyarınca il başkanlığına yetki verilmediği, sözleşmenin parti genel merkezi tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.02.2012 gün ve 2012/2748 Esas, 2012/5316 Karar sayılı kararı ile “davacının Başiskele İlçe Başkanlığında işçi olarak çalıştırılması yönünde davalı parti genel sekreterliği tarafından alınmış bir karar bulunmadığı, ancak davacının davalı parti bünyesinde eylemli bir çalışmasının olduğu ve bu hizmetinden ilçe başkanlığı ve buna bağlı olarak parti Genel Merkezi’ninde yararlandığı, bu durumda işin esasına girilmesi gerekirken davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir....
Parti içi hukuk kavramı, parti üyelerinin hak ve ödevlerinin tespiti, parti örgütünün kuruluşu, parti içi çalışmaları, parti tüzüğünün ve programının hazırlanması, seçimlerde partiyi temsil edecek adayların belirlenmesi, partinin gelir ve giderlerinin hesaplanması ve parti içi disiplin işleri gibi konuları kapsar. Parti içi hukukun asli ve birincil kaynağı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak belirlenen parti tüzükleri ve yönetmelikleridir. Siyasi Partiler Kanununda; davaya konu kınama cezasının iptali konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır, bu durum kanunda siyasi partilerin bir iç sorunu olarak kabul edilmiştir ve siyasi partilerin iç işleri niteliğini taşımaktadır. ...Parti Tüzüğünde, disiplin işlemleri düzenlenmiş ve yukarıda belirtildiği üzere uyuşmazlıkların çözümü görevi parti içi organlara verilmiştir....
SİYASİ PARTİLERİ TEMSİL YETKİSİ 2820 S. SİYASİ PARTİLER KANUNU [ Madde 15 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Siyasi partilerin, belde, ilçe ve il teşkilatlarının parti tüzel kişiliğinden ayrı ve bağımsız bir tüzel kişilikleri yoktur. Partiyi temsil yetkisi, genel başkana aittir. Kanunlardaki Özel hükümler ' saklı kalmak kaydıyla, parti adına dava açma, davada husumet yetkisi genel başkana veya ona izafeten parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine aittir (2820 sayılı SPK md.15/3). Parti tüzüğünde; partiyi, adli, idari, mali ve benzeri her türlü kamusal kurum ve kuruluşlar nezdinde davalı veya davacı olarak genel başkanın veya genel başkan adına genel sekreterin temsil edeceği belirtilmiştir (Tüzük md. 77/1 ve 82/2, 3)....
Somut olayda, davalı derneğin hem sona erdiğinin tespiti, hem de tasfiyesine karar verilmesi istenmekte olup, Dernekler Kanununda ve Türk Medenî Kanununun 87/son maddesinde, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine sulh hukuk mahkemelerince karar verileceği düzenlenmiş ise de; sona eren derneğin para, mal ve haklarının tasfiyesinde açıkça sulh mahkemesinin görevli olduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır. Derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine (münfesih hale düştüğüne) sulh mahkemesince karar verilecek olması, tasfiyesinin de bu mahkemece yapılacağı anlamına gelmez. Derneklerin tasfiyesi işleminde asliye hukuk mahkemeleri görevli olup uyuşmazlığın Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı derneğin olağan genel kurul toplantısını en son 27.08.2007 tarihinde yaptığını, 2009, 2011, 2014 yıllarına ait genel kurulların yapılmadığını belirterek derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitini talep etmiştir. Davalı dernek, 2009 yılında genel kurulu yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı dernek tarafından temyiz edilmiştir....