Eldeki davada, Mahkemece verilen 09.05.2017 günlü karar Dairemizin 12.09.2017 günlü ilamı ile özetle; davacı hakkında hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat gereğince babası üzerinden ölüm aylığı tahsis edilemeyeceği gibi süreç içerisindeki yasal değişiklikler karşısında da çift aylığa hak kazanamadığı” hususu belirtilmiş, mahkeme kabulündeki iyi niyetli zenginleşen hükümlerince iade ile yükümlü olmadığına dair yaklaşımın isabetsiz olup, davacının belirttiği kuruma karşı borçlu olmadığının veyahut başka bir deyişle Kurum alacağının ne miktarda olması gerektiğinin tespiti isteminin, yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 96’ncı maddesi olup, Türk Borçlar Kanununa göre özel kanun olan ve uygulama önceliği bulunan 5510 sayılı Yasa kapsamında davalı kurumun alacağının kapsamının belirlenmesi gerektiği ve 96’ncı maddenin “b” fıkrası kapsamında uygulama yapılması ile davalı Kurum alacağının belirlenmesi gereklerine işaret edilmiştir....
hak kazanamadığını beyan ederek, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini savunmuştur....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun Uygulama Esaslarıyla İlgili Yönetmeliğin 11. maddesinde, sigortalı veya hak sahipleri tarafından aylığa katılacak kurumlardan birine, bu kurumun mevzuatına göre tahsis için yapılan ve kurum kayıtlarına alınan başvurunun aylığı bağlayacak kurum mevzuatına göre geçerli sayılacağının hüküm altına alınmış olduğunu, bu itibarla tahsis talep dilekçesi alınan sigortalı veya hak sahiplerinin öncelikle sigortalılık statüsü ve en son çalışmasının bulunduğu ünite tespit edilecek ve bu ünitenin mevzuatına göre tahsis talebi değerlendirileceğinden dolayı 4759 sayılı kanunun 3. maddesine istinaden 53 yaş 9000 prim günü yada 4447 sayılı kanunun 6. maddesine istinaden 58 yaş sartını tamamlamadığı için sigortalının talebinin reddedilmiş olduğunu, bilirkişi raporunda da görüleceği üzere, 1479 sayılı Kanun'a göre emekli aylığı bağlanması şartları oluşmadığından davacının emeklilik talebinin müvekkili kurumca...
uygulanacağının belirtilmesi nedeniyle davacıya kısmi aylığın bağlandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre kısmi aylığın tam aylığa çevrilebilmesi için 25 yıl üzerinden borçlanma yapılması gerektiği, bu itibarla davacının 10 yıl üzerinden borçlanma yapmak suretiyle kısmi aylığının tam aylığa çevrilmesi isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; anılan Yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'da kısmi aylık tam aylığa dönüştürülürken borçlanılacak hizmet süresinin tespitinde, kısmi aylığın bağlandığı tarihteki hükümlerin uygulanacağı yolunda bir düzenleme bulunmaması karşısında, anılan Yönetmelik kuralının dayanağı olan yasa hükümlerine aykırı olması nedeniyle uygulanma olanağı bulunmadığından, davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar...
Dava, hizmet tespiti, yaşlılık aylığı bağlanması ve tahsis tarihten dava tarihine kadar hesaplanacak aylıklarının hak kazanıldıkları tarihten itibaren yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden, ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona ereceği ve prim iadesinin ise ancak zorunlu sigortalılık halleri ile çakışma halinde mümkün olduğu gözetildiğinde, aylık tahsisi için yeterli olan gün sayısı haricindeki sürelere yönelik ödenen primlerin iadesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Somut olayda davalıların hak sahipliği geçici 7/3. maddenin yürürlüğünden önce idare işlemi ile iptal edilmiş ve idari yargıda iptal davası açılmayarak bu iptal işlemi kesinleşmiştir. Bu durumda geçeci 7/3. maddenin yürürlüğe girdiği tarihte davalıların hak sahipliği statüsü sona ermiş olduğundan bu maddeye göre devamı gereken bir hak sahipliğinin varlığından söz edilemez....
Davacılar ..., ... ve ..., çekişmeli taşınmazların kamulaştırılarak ... adına tescil edildiğini ve bedellerinin ileride çıkacak hak sahiplerine ödenmek üzere bankaya bloke edildiğini ve halen kendilerine ödenmediğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazlarda malik olarak hak sahibi olduklarının tespitine karar verilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Mahkemece, önceki tarihli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, ... ada ... , ... , ... ve ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma öncesinde ... adına tapuya kayıt ve tesciline, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma öncesinde taşınmazın tamamı 2 pay kabul edilmek suretiyle hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a, diğer 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a ve ... ada ... , ... ve ... parsel sayılı taşınmazların ise tamamı 2 pay kabul edilmek suretiyle 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'...
Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve tescile dayanak olan hak sahipliği kararının ayakta olduğu, ayrıca idari istikrar, devlete güven nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edilmemesi gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına özellikle 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununda eklenen geçici 7. maddesinin üçüncü fıkrasında " Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam eder."...
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerde hükmün 1. paragrafı tamamen silinerek, yerine; “1-Davacının Alman Rant sigortasına giriş tarihi olan 01.07.1985 tarihinin ilk sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve koşulları gerçekleştiğinden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığa hak kazandığının TESPİTİNE; hak kazanılan aylıklardan ilk üç aylığın üçüncü ayın bitiminden, diğer aylıklara hak kazanılan tarihlerden itibaren ödenecekleri tarihe kadar yasal faiz uygulanması gerektiğinin tespitine, Kurum işleminin iptaline,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 29.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....