Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. ...-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. ...-) Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Aylığın başlangıcı” başlığını taşıyan 70/.... maddesinde, sigortalının ölümünde ölüm sigortasından hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıkların, ölümle aylığa hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlayacağı belirtilmiş, “Zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlıklı 99/.... maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren ... yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelir...
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararla; davacının babasının, Almanya'da geçen hizmet süresi ile Türkiye'de geçen hizmet süresi birleştirilmek suretiyle aylığa hak kazandığı, müteveffa ……bağlanan ilk aylık tarihinde 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun yürürlükte olması, bu dönemde yürürlükte bulunmayan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun hak sahipliği bakımından davacıyı kapsamadığı dikkate alındığında; 5434 sayılı Kanun uyarınca aylığa hak kazanma şartını sağlamayan davacıya ödenmekte olan kısmi aylığın, 3201 sayılı Kanun uyarınca tam aylığa çevrilerek ve alt sınır aylığına yükseltilerek ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan, davacı tarafından 5434 sayılı Kanun'un Ek 13. ve 74. maddesinin son fıkrası uyarınca 5 yıllık hizmetin yeterli olduğundan bahisle, tam aylık hükümlerinin uygulanması gerektiği iddia...
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ... ilçesi Mahalli İskan Komisyonu’nun 29.06.1998 tarih ve 1998/14 sayılı kararıyla 2510/1306 sayılı Yasalar uyarınca davalı ...’nun hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu 447 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ile aile bireyleri olan diğer davalılar adlarına 26.10.2007 tarihinde ve 2510 sayılı Yasa gereğince tahsisen tescil edildiği, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 2011/34 sayılı kararıyla, 5543 sayılı İskan Kanunun 21/2. maddesine aykırılık nedeniyle, hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 29.06.1998 tarih ve 1998/14 nolu kararın iptaline karar verildiği,davalıların, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının iptali isteğiyle ... İdare Mahkemesinde açtıkları 2011/1778 esas sayılı davanın retle sonuçlandığı anlaşılmaktadır....
Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşürülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda, davacı annenin maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, hak sahibi anneye Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanmadığı bildirildiğine göre, bu yön davacının tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden davacıya, işlem yapması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır. Başka bir anlatımla; davacı annenin 29.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilen 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde öngörülen biçimde gelire hak kazanıp kazanmadığı araştırılmalıdır....
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının iş kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir....
hükmüne, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin “Yaşlılık aylığı başvurusu ve istenecek belgeler” başlıklı 56 ncı maddesinde; "Yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, sigortalının Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının; (a) bendi kapsamında bulunması hâlinde, çalıştığı işten ayrıldıktan sonra, örneği Kurumca hazırlanacak tahsis talep dilekçesi ile Kuruma başvurması şarttır." hükmüne, Yine aynı yönetmeliğin; “Tahsis Talep Tarihi” başlıklı 67 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında “Aylığa hak kazanılmış ve aynı ay içinde olmak kaydıyla, tahsis talep tarihinden sonra işinden ayrılan veya işyerini kapatan sigortalıların tahsis talepleri de geçerli sayılır” hükmüne, 7 nci fıkrasında “Tahsis talep tarihinde Kanunda yaşlılık aylığı için belirlenen yaş ve sigortalılık süresi şartlarından birini yerine getirememiş olan, ancak yerine getirilemeyen şartı tahsis talep tarihinden itibaren bir ay içinde yerine getiren sigortalının tahsis talebi, bu şartın yerine getirildiği tarih itibarıyla geçerli...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılında Düzce İlinde meydana gelen deprem sonrasında 1 parsel sayılı taşınmazda yer alan 2 numaraları bağımsız bölümün davalı adına tahsis ve tescil edildiğini, ancak daha sonra usulsüz olduğu gerekçesiyle davalının hak sahipliğinin komisyonca iptal edildiğini ve kararın onaylandığını, bu işleme karşı davalı tarafından açılan davanın idari yargı yerinde reddedildiğini ve kaydın dayanaksız kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptali kararının yerinde olmadığını, idari yargı yerindeki davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, hak sahipliği kararının iptaline karşı açılan davanın reddedilerek kesinleştiği ve böylece davalı adına oluşan kaydın hukuksal dayanağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 7269 sayılı Yasa gereğince 1618 ada 1 parseldeki 20 numaralı bağımsız bölümün miras bırakanları ... adına tahsisen tescil edildiğini, ancak anılan Yasa’nın geçici 23. maddesi gereğince hak sahibi ...’in üst üste üç taksidi ödemediği gerekçesiyle miras bırakanlarının hak sahipliğinin düşürülerek taşınmazın yeniden davalı Hazine adına tescil edildiğini, davalı Hazine’nin de söz konusu taşınmazı davalı belediyeye devrettiğini, oysa ... tarafından taksitlerin düzenli olarak ödendiğini, nitekim ... İl İdare Kurulu’nun 04.06.2014 tarih ve 2014/12 sayılı kararı ile sehven düşürüldüğü anlaşılan hak sahipliğinin miras bırakanlarına iadesine karar verildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı Hazine, davanın görev yönünden reddini savunmuştur. Davalı belediye, davanın reddini savunmuştur....
Nitekim 5510 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıkların, hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması hâlinde bu niteliğin kazanıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren başlatılacağına ilişkin düzenleme ile de her zaman sigortalının ölümü ile hak sahipliğini kazanma tarihlerinin aynı olmayacağına vurgu yapılmıştır. 17. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki, ölüm sigortasından aylık bağlama koşulları değerlendirilirken hak sahipliği sıfatının kazanıldığı başka bir anlatımla hak sahipliği hakkının doğduğu tarihteki mevzuat hükümleri ile düzenlenen şartların dikkate alınması gerekmektedir. Hakkın doğması ise hak sahipliği sıfatına yönelik tüm şartların sağlanması olarak anlaşılmalıdır. 18....
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular karşısında öncelikle sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir/aylığın uzun vadeli sigorta kollarından mı yoksa kısa vadeli iş kazası meslek hastalıkları sigorta kolundan mı bağlandığı hususunun davacı kurumdan sorularak, açıklıkla belirlenmesi, daha sonra olayın net olarak belirlenmesi ile davanın yasal dayanağının belirlenmesi ve yukarıdaki ilkeler kapsamında davalıların sorumlu olup olmadıkları irdelendikten sonra davacı kurumun alacağı olup olmadığının irdelenmesi gereği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.01.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....