Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ZMSS Poliçe Genel Şartları'nın B.4/2.maddesinde "ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir" hükmü mevcuttur. O halde, davacı sigortacı ancak kendi akidine karşı dava açabilecektir. Husumet kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen gözetilmesi gerekir. Davalı araç sürücüsü ... sigorta ettiren olmadığına göre sözleşmenin tarafı değildir. Bu durumda mahkemece, davalı sürücü hakkındaki davanın sıfat (husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu davalı aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin, davalı ...'ya ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...'ya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 256,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'...

    Sigorta A.Ş.'nin ... plakalı otomobil için düzenlediği 50.000,00 TL limitli 100271485 poliçe nolu ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan her türlü rücu, talep, dava ve haklarını tüm ferileri ile birlikte kızı olan davacıya devir ve temlik ettiğini, temliknameye dayalı olarak davacının 16.04.2021 tarihinde kasko sigortacısı ... Sigorta A.Ş.'ne bakiye zararları nedeniyle ferileriyle birlikte 41.905,00 TL banka yoluyla ödeme yaptığını, davalı şirkete yaptığı 28.12.2020 tarihli başvurusu gereğince İMSS poliçesi gereğince kasko sigortacısına ödeme yapması gerekirken ödeme yapmadığını, temlikname ve İMSS poliçesi gereğince davacının ödediği 41.905,00 TL'nin davalı ......

      Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerekir. -------- Karar sayılı ilamında bu husus "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK'nın "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir....

        Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerekir. -------- Karar sayılı ilamında bu husus "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK'nın "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir....

          Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, tazminatın mahiyeti ve kapsamı hakkında çeşitli hükümlere yer verilmiştir. 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.3.1944 tarih ve 37 E. - 9 K. sayılı kararında, bu husus, "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de sözkonusudur." şeklinde vurgulanmaktadır....

            Karayolları Trafik Kanunu'nun 95. maddesi ile sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada düzenlenen rücu hakkı kaynağını sigorta sözleşmesi ilişkisinden almaktadır. Eş söyleyişle; bu rücu hakkı kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve Yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacının, bu hakka dayanarak kendi akidine dönmesini sağlamaktadır (Ulaş, I: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s:1010 )....

              Dava kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK'nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; "sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer....

                TTK'nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'î haleftir....

                  Tüketici Mahkemesi tarafından ise dava konusu yapılan olay kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta ise de taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Zira davacı ile dava dışı ... Tic. Litd. Şti. arasında sigorta sözleşmesi bulunmakta olup dava dışı sigortalı şirkete ait araç ile davalıya ait aracın kaza yapması nedeniyle davalıdan tazminat talep edilmektedir. Kaldı ki sigorta sözleşmesinin taraflarından olan dava dışı şirket tüketici olmadığından ve sözkonusu sigorta sözleşmesine dayanılarak talep edilen rücu tazminat davasında davacı ... ile davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından tüketici işleminden bahsetmek mümkün olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 tarih ve 37 E. - 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan kasko poliçesinden kaynaklanan rücu alacağı isteminden ibarettir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 17.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 17.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu