Netice itibariyle anılan düzenleme gereği şirket yönetim kurulu üyelerinin kendi ibrasında oy kullanmaları mümkün olmayıp dava dışı ortak ve yönetim kurulu üyesi ...’ın kendi ibrasında oy kullanması kanunun emredici hükümlerine aykırı olup Genel Kurul da alınan (5) no.lu karar bu nedenle yerinde olmadığından iptali gerekmektedir. Davalı şirket ortağı ...'...
İptali talep edilen genel kurulda alınan 3 nolu kararın 2014 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun, bağımsız dış denetim raporunun ve denetçi raporunun okunması ve oylanmasına; 4 nolu kararın 2014 yılına ait bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına, 5 nolu kararın yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin ibrasına, 6 nolu kararın 2014 yılı faaliyetleri sonucu oluşan karın dağıtımına, 7 nolu kararın yönetim kurulunca seçilen bağımsız denetim firmasının seçimine, 8 nolu kararın yönetim kurulu üyelerine 2.000 TL'den 20.000 TL'ye kadar huzur haklarının yönetim kurulu kararıyla belirlenecek miktara göre verilmesi konusunda yönetime yetki verilmesine, 9 nolu kararın şirket sermayesini artırılmasına, 14 nolu kararın SPK mevzuatı kapsamında geri alım programının kabulüne, 15 nolu kararın SPK tarafından yayınlanan tebliğ uyarınca kar payı politikasında yapılan değişikliğin ortaklığa bildirilmesine, 16 nolu kararın TTK'nın 395 ve 396.maddeleri gereğince yönetim kurulu üyelerine...
Davalı şirket tarafından yapılan dava konusu genel kurulun 8 nci maddesiyle şirket sermayesinni artırılması kararı alınmıştır. 6102 sayılı TTK'nın 456 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü "Artırım, genel kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345 inci maddenin ikinci fıkrası uygulanır." şeklinde olup buna göre sermaye artırımı kararı üç ay içerisinde tescil ve ilan edilmedikçi geçersiz hâle gelecektir.Somut olayda da gündemin 8 nci maddesiyle alınan sermaye artırımına ilişkin karar üç ay içerisinde tescil ve ilan edilmediği için geçersiz hâle gelmiş olup ortada iptali gereken bir karar kalmadığından bu maddenin iptali istemi ile açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....
arasında yönetim kurulu üyeliği yapmış olan ... hakkında yönetim kurulu üyeliği sırasında gerçekleştirdiği iş ve işlemlere ilişkin şirket tarafından TTK 555....
Davalı vekili; 17.03.2003 tarihli genel kurul toplantısı ile ilgili davada sadece sermaye artışına ilişkin kararın iptal edildiğini, yönetim kurulunun seçimi, ibrası ve diğer hususlara ilişkin kararların geçerliliğini sürdürdüğünü, davacının 27.12.2006 tarihli genel kurul toplantısına karşı aynı nedenlerle açtığı davada ise mahkemece, yönetimin yetkili olduğuna ve kayyum atanmasına gerek bulunmadığına karar verildiğini, genel kurulun yasal çoğunlukla sermaye artırımı kararı aldığını, davacı dahil tüm ortakların artırım taahhütlerini yerine getirdiğini, şirketin sermaye yapısının sermaye artırımını zorunlu kıldığını, davacının amacının şirkete zarar vermek olduğunu, savunmuştur....
Öte yandan, davalı idare tarafından, Tebliğ'in "Sorumluluk" başlıklı 22. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin Tebliğ düzenlemelerine aykırılıktan sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiği, anılan kural çerçevesinde Şirketin Tebliğ kapsamındaki tüm işlemlerine ilişkin sorumluluğun yönetim kurulu üyelerine ait olduğu, Tebliğ'in ihlâline neden olan işlemlerin gerçekleştirilmesinden her bir yönetim kurulu üyesinin ayrı ayrı sorumlu olduğu, bu doğrultuda, mevzuata aykırı işlemlerin doğrudan davacı tarafından fiilen gerçekleştirilmesi ve hukuka aykırı kararda imzasının bulunması zorunluluğu olmaksızın yönetim kurulu üyelerinin tamamının 6362 sayılı Kanun'un 103. maddesi uyarınca ayrı ayrı sorumlulukları bulunduğu ileri sürülmüş ise de, ceza sorumluluğunun şahsiliği ile kusursuz suç ve ceza olmayacağına ilişkin genel hukuk ilkeleri uyarınca, yönetim kurulu üyeleri bakımından objektif sorumluluk öngören Tebliğ'in 22. maddesindeki kuralın, cezaî değil hukukî sorumluluğa yönelik olduğu ve bu şekilde...
İcra Müdürlüğünün 2017/34461 E sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, davalı takiplere itiraz ettiğini, takiplerin durduğunu, yapılan itirazların haksız olduğunu, dört farklı parselde kurulu olan fakat toplu yapıya geçilemeyen sitede. yıllardır birlikte yönetildiğini, oluşturulan genel kurul toplantılarında yönetim kuralları oluşturulduğunu, davalının da bu kurullara katılıp oy kullandığını, aidatların tahsili konusunda Oy verip ilgili kararları kabul ettiğini, denetçi ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, dört parsel üzerine kurulu bir site olsa da her parsele ait yönetim planının aynı olması ve tüm bağımsız bölümlerin aynı usul ve esaslara tabi olması, 107 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün ortak sosyal tesis olarak kullanılması amacıyla tüm parsellerin müşterek metali olarak tapuya tescil edilmiş olması ve sitenin mesken sahipleri tarafından alınan kararlar uyarınca evveliyatından itibaren genel hükümlere göre birlikte yönetilmesinin sile sahipleri arasında sözleşmese...
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.07.2011 tarih ve 2009/667-2011/361 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkillerinin hissedar oldukları şirketin 23.07.2009 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yaptığını, bu toplantıda alınan kararlardan 5 ve 6 nolu kararların iptal edilmesi gerektiğini, Yönetim Kurulu faaliyet raporu ile bilanço ve kâr zarar hesaplarının 21.04.2008 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında hukuka aykırı olarak yapılan ana sözleşme değişikliği sayesinde davalı şirket yönetim kurulu başkanı Yılmaz Korkmaz'ın, kendi isteği doğrultusunda oluşturduğu yönetim kurulu tarafından hazırlandığını ve yönetim kurulu tarafından usule...
DELİLLER : Tapu kaydı, Karar Defteri, Yönetim Planı, Bilirkişi incelemesi vs. v.s. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan kat malikleri kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu 29 maddesinde, kat malikleri kurulu, yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planında gösterilen zamanlarda, eğer böyle bir zaman gösterilmemişse, her takvim yılının ilk ayı içinde toplanır. (Ek cümle: 14/11/2007- 5711/14 md.) Toplu yapılarda ise kurullar, en geç iki yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim plânlarında gösterilen zamanlarda, böyle bir zaman gösterilmemişse, ikinci takvim yılının ilk ayı içinde toplanır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "Davalının genel kurulun yapılması kararının alındığı yönetim kurulu toplantıya çağrısının usulüne uygun olmadığı, zira genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin TTK 390 maddesi uyarınca yönetim kurulunun devredilmez yetkilerinden olduğu ve toplantı kararında yönetim kurulunda 5 kişi olmasına ve toplantının bu 5 kişiden 3'ünün katılımı ve en az ikisinin olumlu oyu ile karara bağlanması gerekirken, bu lazimeye uyulmadığından toplantıya çağrının usulüne uygun olmadığına kanaat getirilmiştir....