Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacının taahhüt ettiği sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi sebebiyle ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin iki ortaklı bir limited şirket olup ortaklardan birisinin şirketten çıkarılmasının o şirketin infisahı sonucunu doğuracağı, dolayısıyla iki ortaklı bir limited şirkette bir ortağın alacağı karar ile diğer ortağı şirket ortaklığından çıkarmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 21.02.2011 tarihli kararın yoklukla malul olduğunun tespiti ile iptaline, kararın ilanına, imza sirkülerinin düzenlenmesine dair kararın iptali için ... 1 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/790 esas sayılı dosyasında yargılama devam ettiğinden imza sirkülerinin geçersizliğine ilişkin talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

    Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde, şirket mütemerrit ortağa karşı icra takibinde bulunabilir ve sermaye borcu ile birlikte temerrüt faizinin de tahsili yoluna gidebilir. Sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda şirketin başvurabileceği ikinci yol, “ıskat” işlemine başvurma gibi yasal yollar mevcut olup anılan sebepler davanın tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

      Noterden yapılan adi ortaklık sözleşmesinde taraflarca 50.000 er TL dan toplam 100.000 TL sermaye konulduğu belirtilmiştir.Yani sözleşmede her bir dava tarafınca 50.000 er TL sermaye konulduğu açıkça belirtilmiştir.Davalı tarafça çekilen ihtarnamede ise davacının sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmediği ileri sürülerek adi ortaklığı feshettiği bildirilmiştir....

      Raporda da belirtildiği gibi limeted şirket ortağının taahhüt etmiş olduğu sermaye bedelini ödememiş olması hali TTK'da açıkça düzenlenmemiş, bu hususta Anonim Şirketlerle ilgili düzenlenen maddelerin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. (TTK 585.Maddesi) Pay bedelinin ifa borcu ve ifa etmemenin sonuçları TTK 480, 481, 482, 483. Maddesine düzenlenmiştir. TTK'nın 480. Maddesinde " Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez. Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir. Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır....

        Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi ile; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir....

        İyileştirme projesinde erteleme talebinde bulunan şirketlere ayni sermaye konulacağı belirtilmiş, bazı şirketlerdeki hisseler ve bazı taşınmazların ayni sermaye olarak konulması için genel kurul kararı alınmıştır. Ayni sermaye olarak konulan taşınmazlar üzerinde ipotekler vardır. Taşınmazların anonim şirketlere ayni sermaye olarak konulmasına engel yoktur (TTK. M 139.). Ancak bu taşınmazların ipotekli olması halinde taşınmazın değerinin hangi oranda sermaye olarak dikkate alınacağı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. İpotekli taşınmazın ayni sermaye olarak konulması halinde ipotek bedeli ayni sermaye değerinden indirilerek bakiye değer iyileştirme projesi yönünden ayni sermaye olarak kabul edilmelidir (11. H.D. 24/01/1994, 2908/320)....

          Şti’ne aktardığını, şirketin mal varlığının vergi borçlarını ödeyemediği iddiasının gerçek dışı olduğunu ve dava konusu ödemelerin yapıldığı tarihlerde şirketlerin mal varlığının bu borçları karşılayacak durumda olduğunu, kamu borçlarını kendi malvarlığından ödediğini iddia eden davacının, ödediği bu bedelleri şirketlerden tahsil yoluna gitmeden, doğrudan müvekkilinden talep etmesinin yasal dayanağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı ortağın sorumluluğunun yalnız sermaye payıyla sınırlı olduğu ve davalının da sermaye taahhüdü borcunun olmadığı, davacının dava dışı limited şirketlere ait vergi borcuna karşılık ödediği bedelin şirketlerden tahsili yoluna gidilmesine rağmen tahsilinin mümkün olmaması halinde ortaklardan istenebileceği, ancak vergi borçlarının şirketten tahsili yoluna gidilmeden davacı tarafça ödendiğinin anlaşıldığı, ayrıca ödeme tarihlerinde de şirketlerin mali durumunun müsait...

            Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK 394. maddesi gereğince sermaye artırımı sonucu kanunen yeni pay alma hakkına haiz olanların esas sermayedeki paylarıyla orantılı olmak üzere asıl pay sahipleri olmasına, yeni pay alma hakkının asıl payın semeresi olmayıp asıl payın bir genişlemesi (uzantısı) ve onun bir parçası olmasına (E.Moroğlu, Anonim Ortaklarda Esas Sermaye Artırımı, 2....

              Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- İncelenen dava dosyasında, iptali istenen ödeme emrinin, dava dışı ... şirketinin 2003/7-2005/3 dönemleri arası prim borcuna ilişkin olduğu, davacının söz konusu şirkette 1997-2008 yılları arasında 7/30 oranında hissedar olduğu, 23.10.1996 tarihinden itibaren 5 yıllığına dava dışı Hikmet Dığrar’ ın şirket müdürü olarak atandığı, bunun dışında şirket müdürlüğü açısından dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, mahkemece, ödeme emrindeki 2004/6 dönemine kadar olan kısmın zamanaşımına uğradığından bahisle iptaline, 2004/7-2005/3 dönemine ilişkin dönemler yönünden...

                , el konulan badem içlerinin toplam değerinin el koyma tarihi ile tasfiye tarihi arasındaki yasal faizi olarak hesaplanan 10.284.33 TL’nin, badem içlerinin tasfiye satış bedeli ile tasfiye tarihindeki piyasa satış fiyatı arasındaki farka ilişkin olarak hesaplanan 32.248.98 TL'nin el koyma tarihinden itibaren işleticek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede, el konulan badem içlerinin......

                  UYAP Entegrasyonu