Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/261 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen şirket ortağı ...'nın şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesinin de doğru olmadığını, sonuç olarak şirketin feshi istemiyle açılan davanın reddine, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/252 Esas sayılı şirket müdürünün azli istemiyle açılan davanın kabulü ile şirket müdürünün müdürlükten azline ilişkin ve Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/261 Esas sayılı davacı şirket ortağı ...'nın ortaklıktan çıkarılması davasının reddine ilişkin mahkeme kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

    Yargılama aşamasında alınan 24/05/2021 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; Sermaye artırımını gerektiren şartların varlığı dava dosyasındaki bilgi, belge ve delillerden tespit edilemediğini, 27.04.2018 tarihinden sonra davalı şirket'in şirket kanuni temsilcisi ...'e 26.801.005,02-TL borçlandırılma sebebi tespit edilememiş, belgesine rastlanılamadığını, söz konusu borca ilişkin muhasebe kayıtlarında faiz tahakkuku da görülmediğini, buna göre; sermaye artırımında ...'in davalı şirketten alacaklarından mahsubu yoluyla sermaye taahhüdü kabul edilirken, diğer ortak ...'ın nakdi sermaye koyma zorunluluğu getirilmesinin gerekçesi de tespit edilememiştir. Kaldı ki, sermaye artışının şirketin banka kredi borçları, SGK borçları, vergi borçları, ticari borçları nedeniyle zorunlu olduğunun iddia edildiği ancak sermaye artış kararında ...'...

      Yargılama aşamasında alınan 24/05/2021 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; Sermaye artırımını gerektiren şartların varlığı dava dosyasındaki bilgi, belge ve delillerden tespit edilemediğini, 27.04.2018 tarihinden sonra davalı şirket'in şirket kanuni temsilcisi Askeri Nergiz'e 26.801.005,02- TL borçlandırılma sebebi tespit edilememiş, belgesine rastlanılamadığını, söz konusu borca ilişkin muhasebe kayıtlarında faiz tahakkuku da görülmediğini, buna göre; sermaye artırımında Askeri Nergiz'in davalı şirketten alacaklarından mahsubu yoluyla sermaye taahhüdü kabul edilirken, diğer ortak T1'ın nakdi sermaye koyma zorunluluğu getirilmesinin gerekçesi de tespit edilememiştir....

      da pay oranına göre kendi payına düşen ve sermaye artırımının tescilinden önce ödemiş olduğu kısım dışında kalan bakiye sermaye payı borcunu olağanüstü genel kurul kararında öngörülen 24 aylık süre içinde yerine getirmediğini, yerine getirilmemiş olan işbu sermaye koyma borcu için müvekkil şirket tarafından Küçükçekmece ... İcra Dairesinin ..... Esas sayılı dosyası ile ..... aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibi başlatılmasını takiben, .....'ın vefat etmiş olduğunun tespitinin ardından, ilgili icra müdürlüğünden yasal mirasçıların tespiti için verilen yetki çerçevesinde yapılan başvuru neticesinde Ankara .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 06/01/2022 tarihli, ..... Esas ve .... Karar sayılı kararı ile muris .....'ın mirasçılarının ...., ....., ....., ....., ..... ve .... olduğunun tespit edildiğini, veraset ilamının alınmasını takiben, bahse konu mirasçıların Küçükçekmece .... İcra Dairesinin ........

        Her ne kadar davacının daha başlangıçta 30.000,00-TL bir sermaye koyma borcu bulunduğu belirlenmiş olup, alınan bilirkişi raporlarında bu taahhüdün en son 07.05.2019 tarihli ek raporda avans faiziyle birlikte 50.724,15-TL’ye ulaştığı belirlenmiş olup, davalı karşı davacı şirketin bu payın ödenmesine ilişkin davada ayrıca bir talebi bulunmadığı, ayrı bir dava konusu olabileceği yani şirketin isterse ayrı bir dava bu sermaye koyma taahhüdünü davalı karşı davacıdan isteme hakkına sahip olduğu belirlenmekle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle; A-)Davacı Karşı Davalı ...’in davalı ... Ltd. Şti.’ne açmış olduğu asıl davanın şirket feshinin şartları oluşmadığından şirket feshi ve kayyım atanmasına ilişkin davanın kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, B-)Davalı - Karşı Davacı ... Ltd....

          "; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, "(1) Sermaye piyasası araçları, bu araçların ihracı, ihraççılar, halka arz edenler, sermaye piyasası faaliyetleri, sermaye piyasası kurumları, borsalar ile sermaye piyasası araçlarının işlem gördüğü diğer teşkilatlanmış piyasalar, piyasa işleticileri, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, merkezî takas kuruluşları, merkezî saklama kuruluşları, Merkezî Kayıt Kuruluşu ve Sermaye Piyasası Kurulu bu Kanun hükümlerine tabidir....

            "; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, "(1) Sermaye piyasası araçları, bu araçların ihracı, ihraççılar, halka arz edenler, sermaye piyasası faaliyetleri, sermaye piyasası kurumları, borsalar ile sermaye piyasası araçlarının işlem gördüğü diğer teşkilatlanmış piyasalar, piyasa işleticileri, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, merkezî takas kuruluşları, merkezî saklama kuruluşları, Merkezî Kayıt Kuruluşu ve Sermaye Piyasası Kurulu bu Kanun hükümlerine tabidir....

              Tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alındığı, bu kapsamda taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirildiği ayrıca aynı olaya ilişkin alınan raporlar arasında ihtilaf var ise bu ihtilafların giderildiği bir kusur raporunun hükme esas alınması gerektiği izahtan varestedir. Somut olaya geldiğimizde; mahkemece davalı tarafından yapılan dava dışı sigortalının maluliyet oranına ve kusur oranına ilişkin itirazının değerlendirilmediği gibi kusur raporu ve dava dışı sigortalının maluliyet oranına ilişkin çelişkinin giderilmediği görülmüştür. Mahkemece yapılması gereken iş; davalı tarafın dava dışı sigortalının maluliyet oranına ilişkin itirazının giderilerek, Van 2....

              Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinin 29.07.1998 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik halinde “Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar.” şeklindeki düzenlemede yer alan “ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan” ibaresi, 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değiştirilerek “şirketten tahsil imkânı bulunmayan” alacaklar ile sınırlandırılmış ve sonrasında da yeniden düzenlenen madde ile şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılması koşuluyla şirket ./.. ortaklarının, sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı, şirket ortağının şirketteki payını devretmesi durumunda payını devreden ve devir alan şahısların devir öncesine ait kamu alacaklarından müteselsilen...

                nitelikte olduğunu, aynı nedenle çoğunluğun bilanço onayı ve buna bağlı olarak oluşturduğu yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibrası, yönetim kurulu üyeleri ve denetçinin seçimine ilişkin 5 ve 7 nolu kararların da yasa ve ana sözleşme ile dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, sermaye artırımına ilişkin olarak çoğunlukla alınan 9 nolu genel kurul kararının da iptalinin gerektiğini, şirketin nakit sermaye gereksiniminin bulunmadığını, her ne kadar sermaye yedeklerinin nereden oluştuğu belli olmamasına karşın olağanüstü yedeklerden artırılan 600.000,00 TL dışındaki nakdi sermaye artırımının ortaklığın sermaye ihtiyacından çok azınlık pay sahiplerini zarara uğratma amacına yönelik alındığını ileri sürerek davalı şirketin 14/03/2011 tarihinde yapılan 2009 ve 2010 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 4, 5 (YK üyesi ... ve ... ile denetçi ...’nun ibrası dışında), 7 ve 9 nolu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılıkları...

                  UYAP Entegrasyonu