Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaldı ki davacının sermaye payını ödeyip ödemediği, harcamalara katılıp katılmadığı da yöntemine uygun olarak araştırılıp incelenmediği gibi, adi ortaklıkta ortaklardan birinin sermaye koyma borcunu yerine getirmediği, yine harcamalara katılması gerekirken katılmadığı sabit olsa dahi bu hususlar, ortaklığın tasfiyesine engel değil, ancak tasfiye sırasında gözetilmesi gereken durumlar olarak değerlendirilmelidir. Aynı şekilde mahkemece verilecek süre sonunda yönetici ortak tarafından ortaklık defterlerinin ve hesap listesinin verilmemiş olması da, ancak yönetici ortağın hesap vermekten kaçındığına ilişkin hukuki sonuç doğuracaktır. O halde davada ortaklığın tasfiyesine ilişkin olarak da hüküm kurulması gereklidir....

    Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şirkete el konulma tarihi itibariyle şirketin aktif ve pasifleri üzerinde yapılmış bir inceleme ve tespitin olmadığı, apel ödemesinin yapılmamasından doğan zararın el koyma tarihi itibariyle tespit edilemediği ve el koyma tarihi itibariyle şirket zararının doğduğunun net bir şekilde kanıtlanamadığı, kaldı ki incelemeye tabi tutulan defter kayıtlarına göre şirket ortaklarının sermaye taahhüt borçlarını yasal süresi içerisinde ödedikleri, el koyma tarihi itibariyle kasa sayımının ve tespitinin yapılmadığı, davacı tarafça tutulmuş bir tutanağın da bulunmadığı, devir teslim tutanağının olmaması ayrıca sayım tutanağının bulunmaması nedenleriyle açığın tam olarak kim tarafından ve ne zaman yapıldığının belirlenemediği, zararın varlığının tespit edilmediği ve buna bağlı olarak da davalıların sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davalılardan Mehmet Uzan davadan önce öldüğü için bu davalı açısından karar verilmesine yer olmadığına,...

      Somut olayda davacının tedbiren durdurulmasını talep ettiği davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından alınan 08/02/2022 tarihli kararında şirket yönetim kurulunun 01/02/2022 tarih 9 sayılı kararı ile sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen T1 şirket ortaklığından ıskatını genel kurula sunulmasına ilişkin karar olduğu, 01/02/2022 tarihli yönetim kurulu kararının ise 01/11/2021 tarihli genel kurul kararına istinaden alındığı, yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna yönelik yaklaşık ispatın sağlanamadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Somut olayda davacının tedbiren durdurulmasını talep ettiği davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından alınan 08/02/2022 tarihli kararında şirket yönetim kurulunun 01/02/2022 tarih ... sayılı kararı ile sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ...'ın şirket ortaklığından ıskatını genel kurula sunulmasına ilişkin karar olduğu, 01/02/2022 tarihli yönetim kurulu kararının ise 01/11/2021 tarihli genel kurul kararına istinaden alındığı, yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna yönelik yaklaşık ispatın sağlanamadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının iptaline karar verilmesini istediği 41585 takip kartı numaralı ödeme emrinin 2010/8-2012/6.aylarına ilişkin prim, damga, idari para cezası ve işsizlik sigortası primi borcuna ilişkin olduğu, ödeme emrine ilişkin tebligatın 12.02.2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının 28.07.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı ile dava dışı borçlu ... Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketinde müdür olarak görevlendirildiği, dava dışı şirket ortaklarından ...'nun 30.01.2015 tarihli müracaatı ile dava dışı şirket borcunun yapılandırılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır....

          olarak şirkete ait 4 adet nama yazılı hisseyi 1973 yılında müvekkiline devrettiğini, bu devre ilişkin bilgi ve belgelerin davalı şirkete gönderilmesi suretiyle müvekkilinin şirkete ortak olduğunu, sonraki süreçte davalı şirketçe, müvekkilinin yapılan sermaye artırımı dolayısıyla rüçhan hakkını kullanarak şirkette olan payını artırabileceği hususunda bilgilendirildiğini ve bunun üzerine müvekkilinin rüçhan hakkını kullanarak şirkette bulunan ortaklık payını bedelli olarak artırdığını ve buna ilişkin olarak makbuz aldığını, davalı şirketin, ortağı olan müvekkiline bu zamana kadar kar payı ödemediğini ve müvekkilinin şirketteki ortaklık pay durumu hakkında bilgilendirilmediğini, bu hususta yapılan müracaatlara da cevap alınamadığını, son olarak davalı şirkete bu hususları belirtir ihtarname gönderdiklerini ancak müspet bir cevap alamadıklarını ileri sürerek davacı müvekkiline ait kurucu hisselerin davalı şirket bünyesinde kayda alınarak gerekli tescil işlemlerinin yapılıp yapılmadığı, 1955...

            DAVA :Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ :04/12/2019 KARAR TARİHİ :26/05/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :08/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkette ½ pay ile ortak olup şirketin diğer ortağı da yine 172 pay sahibi olan diğer davalı ... olduğunu, davacının İran uyruklu diğer ortağın ise Arnavut asıllı olduğunu, Irak’ta şal ticareti yapan davacının Türkiye’de üretim yapma arzusu üzerine davalı şirketin kurulduğu, ancak ortak sermaye ile kurulması kararlaştırıldığı halde davacının kendi üzerine düşen sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, ve şirketin bütün nakit finasmanlarının müvekkili tarafından karşılandığını, şirketin sermaye koyma borcunun ve üretim için gerekli olan tüm nakit finansmanının davacı tarafından karşılandığı, bunun sonucunda müvekkilinin...

              İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı vekilinin feragate ilişkin dilekçesinin 6100 sayılı HMK'nun 307. Ve 309. Maddelerine göre davadan feragat olarak kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacı vekilinin hakkın özüne dokunmayan ve hakkın özüne ilişkin bir feragat beyanı içermeyen beyanı ile 6100 sayılı HMK'nun 123....

              .: Hisse Adedi:500 adet,Ayni Sermaye:0-TL, Nakdi Ser¬maye: 50.000.00-TL,Toplam Sermaye:50.000.00-TL olmak üzere, ortak ...: Hisse Adedi:500 adet,Ayni Sermaye:0-TL, Nakdi Ser¬maye: 50.000.00-TL,Toplam Sermaye:50.000.00-TL olmak üzere , ortak ......

                Mahkememizin bu kararının da temyizen incelenmesi neticesinde; ------ sayılı ilamı ile özetle; '' Bozma kararı sonrası alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda, davacılaradan ----aktifinde kayıtlı bulunan ---- hisselerini satış kârı ile ---- sattığı ancak bu işlemle ilgili kayyım onayı alınmadığı gibi satışa ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yine ---- sermaye artışı yaparak,------ sermaye artışının bir kısmını borcuna istinaden, kalan kısmını aynı şirket adına sermaye taahhüdü olarak defterlerine kaydettiği, bu işlemler ile ilgili de kayyım onayı alınmadığı gibi işleme ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yapılan bu işlemlerin şirketlerin borca batıklık durumunu değiştirebileceği beyan edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu