adresinin yazmadığını, takip dayanağı senedin tamamının müvekkili tarafından doldurulmadığını, senet metninde tahrifat yapıldığını, senedin vade tarihinin davalı alacaklı tarafça müvekkilinin iradesine aykırı olarak doldurulduğunu, senedin orjinalinde vade tarihinin bulunmadığını, takip dayanağı senetteki alacağın zamanaşımına uğradığını, senedin teminat senedi olduğunu, senedin sol tarafında teminat senedi yazdığını, müvekkilinin kendisine ait olan taşınmazda davalı alacaklı lehine ipotek tesis ettiğini, takip dayanağı senedin ve tanzim tarihi ipotek tesis tarihinin 16/08/2018 olduğunu, müvekkilinin kendisine ait taşınmazda davalı lehine ipotek tesis tarihte bu taşınmazın üzerinde banka ipoteği bulunduğunu bu nedenle davalı tarafa ekstra teminat senedi vermek zorunda kaldığını, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılabilmesi için öncelikle takip dayanağı senedin kambiyo senedi olması gerektiğini, kambiyo senedinin zorunlu unsurlarını taşımayan bir senet ile kambiyo senetlerine...
Davalı vekili; taraflar arasında 02.08.2006 tarihli borç ikrarı ve ödeme planı protokolün imzalandığını ve dava konusu senedin de bu protokol uyarınca müvekkiline verildiğini, ancak davacının borcunun tamamını ödeyememesi üzerine taraflar arasında bu kez 22.04.2009 tarihli ''borç yapılandırma ve ödeme sözleşmesi'' imzalandığını ve bu sözleşmenin 3. maddesi uyarınca dava konusu senedin de içinde olduğu ve 02.08.2006 tarihli protokolle müvekkiline verilen senetlerin teminat senedi olarak kabul edilip, borcun ödenmesi halinde davacıya iade edileceğinin kararlaştırıldığını, yine aynı maddede müvekkilinin bu maddeye aykırı bir davranış içinde bulunması halinde zararların karşılanması amacıyla müvekkilinin 100.000-TL bedelli teminat senedi verdiğini, bu teminat senedinin davacıda olduğunu, dava konusu senedin iadesinin sözleşme bedelinin ödenmesi şartına bağlandığını, müvekkilinin halen alacağını alamadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur....
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; senedin teminat senedi olmayıp borç senedi olduğunu, mahkemece takip dayanağı senedin kambiyo senedi olarak değerlendirilerek karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiasına dayalı borca itiraz davasıdır. Adana 3.Genel İcra Dairesinin 2023/77521 esas (Adana 7....
Davalı vekili, takip konusu senedin teminat senedi olmadığını, müvekkilinin senedi davacıya verdiği borç para karşılığında aldığını belirterek davanın reddine ve %40 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, dava konusu senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare olmadığı gibi taraflar arasında bu senedin teminat senedi olduğunu gösterir bir anlaşmanın olmadığı, davacının senedin teminat senedi olduğunu ya da anlaşmaya aykırı doldurduğunu, hukuken geçerli ispat vasıtaları ile ispat edemediği, ayrıca yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, senedin teminat senedi olmadığı, davacının bu senedin davalının eline nasıl geçtiğini bilemediğini beyan ederek dava dışı ...A.Ş.ye bu senedi verdiğini belirttiği, tanık olarak dinlenilen ...A.Ş.yetkilisine göre davacının dava dışı şirkete teminat amaçlı verdiği bononun davalı ...’ye yetkili olduğuna dair vekaletnamenin ibrazı ile iade edildiğini, tarafların ortak iş yaptıklarını ve davacının davalıya borcu olduğu, senedin bu nedenle verildiğinin anlaşıldığı, senede karşı ispat yükünün davacıda olduğu, borçlu olmadığını aynı değerde yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği ve davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı vekili, davaya cevabında dava konusu senedin “nakden” düzenlendiğini savunmuş ise de, davalı asil Cumhuriyet Savcılığı’ndaki hazırlık ifadesinde senedin teminat olarak verildiğini beyan etmiştir....
(Yargıtay HGK'nın ----- Sayılı ve 17.11.2022 tarihli kararı) Davacı takibe konu bononun teminat amacıyla verildiği bu nedenle davalıya borçlu olmadıklarını ileri sürmüş, davalı taraf ise, senedin teminat senedi niteliğinde olmadığını savunmuştur. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine yazılacak olan "teminattır" ibaresi dahi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. "teminat senedidir," "devredilemez", "ciro edilemez", ibareleri de tek başına geçersiz olup, hiç yazılmamış kabul edilir. Aynı yönde (Yargıtay ----Hukuk Dairesi’nin----- sayılı ilamı), bir senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169, 169/a maddeleri uyarınca takibe konu senedin teminat senedi olduğu ve ödeme tarihinin sonradan doldurulduğu iddiasıyla borca ve faize itiraz istemine ilişkindir. Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiası, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanmalıdır. Buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir. (Yargıtay HGK'nun 06/03/2013 tarihli 2012/12- 768 Esas 2013/312 Karar sayılı kararı) Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 687/1. maddesi gereğince, keşideci borçlu, lehtara ve cirantalara karşı ileri sürebileceği şahsi def'ilerini, iyiniyetli hamile karşı ileri süremez....
de bu ön sözleşmedeki ifadeler tam olarak davaya konu senedi tanımlamamakta olduğunu, ön sözleşmede tanımlanan teminat senedi ile davaya konu senedin yalnızca bedeli uyuşmakta olduğunu, onun haricinde senet düzenlenme tarihi, keşideci, lehtar ve düzenlenme yeri gibi hususlar ön sözleşmede açıklanmadığını, bu sebeple ön sözleşmede bahsi geçen teminat senedinin huzurdaki davaya konu senet olduğu hususu muaallak kaldığını, dolayısıyla bahsi geçen "Ön Sözleşme" başlıklı sözleşme davaya konu senedin teminat senedi olduğu hususunda yazılı delil niteliğine sahip olmadığını, senedin teminat senedi olup olmadığı hususu keşideci ile lehtar arasındaki bir mesele olduğunu, bu mesele hukuken keşidecinin yalnızca lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi def'i niteliğinde olduğunu, şahsi def'ilerin üçüncü kişi konumundaki cirantaya karşı ileri sürülebilmesi, ancak ve ancak üçüncü kişinin kötü niyet taşıdığının ispatı halinde mümkün olduğunu, davacı tarafça müvekkilinin borçlunun zararına kötü niyetle hareket...
senedi olduğunu ve teminat senedinde belirtilen şartın yerine gelmediğini iddia etmiş olduğunu, oysa ki; ortada teminat senedi olmadığını, bilindiği üzere bir senedin teminat senedi olarak kabulü için, senet üzerinde sadece teminat senedi ibaresinin yer alıyor olmasının yeterli olmadığını, bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiğini, senet üzerinde, senedin teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik bir açıklama yer almasının tek başına bononun/çekin geçerliliğini etkilemeyeceğinin kabul edilmekte olduğunu, dava konusu takibe konu edilen senedin borç ikrarı içermemesi halinde hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin de mümkün olmadığını, nitekim ihtiyati haciz kararı veren Bakırköy .......
düzenlenen araç kiralama sözleşmesinde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı, davacının senedin teminat senedi olduğunu ispat edemediği, davacının açıkça da yemin deliline de dayanmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....