tarih ve ... sayılı Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararı uyarınca davacının üyesi bulunduğu sendika temsilcisinin karar aşamasında Disiplin Kurulu'nda yer alması ve oy kullanması gerekirken sendika temsilcisine oy hakkı tanınmadan toplanan Disiplin Kurulunca alınan dava konusu kararın şekil yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Disiplin Kurulu kararının iptaline ve verilen iptal kararı esasa ilişkin bir iptal kararı olmadığından ve davalı idarece, davacının üyesi bulunduğu sendika temsilcisinin de oy kullanacağı Disiplin Kurulunca yeniden karar alındıktan sonra ortaya çıkacak durumdan sonra davacının tazminat istemi hakkında karar verilebileceğinden davacının tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anılan kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20/05/2019 tarih, E:2014/8469, K:2019/4804 sayılı kararıyla; İdare Mahkemesince verilen kararda davacının ......
Anılan maddede yapı denetim kuruluşlarının ortak ve yetkililerine yönelik denetim faaliyetinin durdurulması yaptırımın uygulanabileceğine ilişkin bir hükme yer verilmediği görülmektedir. Nitekim maddede 23/04/2015 tarihli, 29335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Kanunun 32. maddesi ile yapılan değişiklik ile yeni iş almaktan men cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortaklarının, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortaklarının ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamayacağı ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamayacağı düzenlenerek bu konuya açıklık getirilmiştir....
İdare Mahkemesince; dava konusu denetim faaliyetinin bir yıl süre ile yasaklanması işleminin 4708 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca tesis edildiği, söz konusu maddede 23.04.2015 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde yapılan değişiklik ile yapı denetim şirketlerinde görev yapan denetçi mimar ve mühendislerin denetim faaliyetinin yasaklanabileceğine yönelik bir hükme yer verilmediği, denetim görevinin yerine getirilmemesi halinde bazı istisnalar haricinde öncelikle idari para cezasının uygulanacağının öngörüldüğü, her ne kadar dava konusu işlem 6645 sayılı Kanundan önce 06.02.2015 tarihinde tesis edilmiş ise de, cezai yaptırımlara ilişkin mevzuatta yapılan değişikliklerden lehe olan hükümlerin ilgililer hakkında uygulanması gerektiği, davacının iddia edildiği gibi 4708 sayılı Kanunun 2. maddesinin (a) ve (c) fıkrasını ihlal etmesi halinde dahi 23.04.2015 tarihinden itibaren 4708 sayılı Kanun kapsamında doğrudan faaliyetinin durdurulması yaptırımının uygulanamayacağı idarece eylemin...
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü: HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle, 1. Temyiz isteminin reddine, 2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının ONANMASINA, 3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutar ile kullanılmayan ... TL yürütmenin durdurulması harcının Mahkeme tarafından iadesine, 4. Kesin olarak, 15/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İstinaf mahkemesince, protokol hükümlerine göre sözleşme süresinde şirketin faaliyet yürüttüğü işletmenin satılması, faaliyetinin durdurulması veya işletmenin başkasına kiraya verilmesi halinde davalının ...'e 300.000,00 (üçyüzbin) lira ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının şirketteki hissesini devir etmesi halinde bu hükmün uygulanacağının kararlaştırılmadığı, bu nedenle davalının hissesini devretmesi nedeniyle davacının cezai şartı talep edemeyeceği, davacının kâr payına ilişkin talebi de olmadığı, talebin cezai şarta ilişkin olmakla davanın 300.000,00 TL yönünden de reddi gerekirken bu kısım yönünden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilerek davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir....
Şti.’nin faaliyetinin, ...’nın 28/12/2005 tarihli kararı ile 6 ay süre ile geçici olarak durdurulduğu ve sorumluluğu altında devam etmekte olan işlerle ilgili yapı sahibinin başka bir yapı denetim kuruluşu ile sözleşme yapılıncaya kadar inşaatların devamına izin verilmeyeceği hususunun belirtildiği, anılan belediye tarafından yapı kullanma izin belgesinin 15/01/2009 tarihinde verildiği gözetildiğinde her ne kadar mahkemece suç tarihi 13/11/2006 olarak kabul edilmiş ise de, yapı denetim şirketinin faaliyetlerinin durdurulması ile yapı kullanma izin belgesi verilmesi arasında geçen sürede yapının denetiminin başka bir şirket tarafından devam ettirilip ettirilmediği ve şirketin faaliyetinin durdurulması sonrasında sanıkların yapı ile ilgili bir eylemlerinin bulunup bulunmadığının tespitinden, ayrıca şirket çalışanı olan sanıkların hangi tarihler arasında söz konusu şirkette çalıştıklarının SGK’dan sorulmasından sonra suç tarihlerinin kesin olarak saptanması ile sanıkların hukuki durumlarının...
parselinde kayıtlı taşınmaz üzerinde akaryakıt ve lpg istasyonu olarak faaliyet göstermekte iken 16/01/2014 -19/01/2016 tarihleri arasında faaliyetinin durdurulması üzerine uğranıldığı ileri sürülen zararlarına karşılık olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ... gün ve E: ..., K: ......
Gerekçe: 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 28. maddesinin altıncı fıkrasında, sendikaların, gelirlerini, bu Kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamayacağı ve bağışlayamayacağı hususu belirtilmiştir. 6356 sayılı Kanun'un 8. maddesinde, sendika tüzüklerinde, sendika yöneticilerinin ücretleri ile ilgili usul ve esasların yer alması gerektiği belirtildikten sonra, aynı Kanun'un 11. maddesinde, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi konusundaki görev ve yetkinin genel kurulda olduğu ifade edilmiştir. Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir....
Sendikalar hukukunda tüzel kişiliğin sadece sendika genel merkezlerine ait olması ve sendika şubelerinin tüzel kişiliğinin bulunmaması sebebiyle, sendika şubelerine dava yöneltilemeyeceği ifade edilebilir ise de, şube genel kurulunun iptali davaları söz konusu olduğunda konuya ihtiyatla yaklaşmakta zaruret bulunmaktadır. Nitekim sendika şubelerinin anılan davada taraf olarak yer almaması, şubelerin haklarını yeterince savunamama sonucuna yol açabilmekte ve bu durum da 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde ifade edilen hukuki dinlenilme hakkının ihlali neticesini doğurmaktadır. Şu halde, şube genel kurulunun iptali davalarında, sendika genel merkezi ile sendika şubesi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve davanın, sendika genel merkezi yanında ilgili sendika şubesine de yöneltilmesi gerektiği kabul edilmelidir....
DAVA KONUSU : İş (Sendika Yetkisinin Tespiti İstemli) KARAR : İlk derece mahkemesince 10/08/2021 tarihinde davacı tarafın talebi üzerine davaya esas uyuşmazlık konusu uyarınca tedbir talebinin HMK m. 389 vd....