İstinaf Nedenleri Davalı vekili, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, hukuki yarar, taraf sıfatı ve hak düşürücü süre itirazlarının dikkate alınmadığı ve değerlendirilmediği, davacı tarafından sebepsiz zenginleşme davası açıldığı, istirdat davası açılmadığı iddia edilse de, sebepsiz zenginleşme davasını ortada bir icra takibi veya cebri icra tehdidi olmamasına rağmen, ödeme yapan kişilerin açabileceği, davacının kambiyo senetlerine mahsus takip dosyasına istinaden ödenen paranın iadesini istediğinden, sebepsiz zenginleşme davası açamayacağı, istirdat davasının da hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davacı hakkında genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesine dayalı bir icra takibinin hiçbir zaman yapılmadığı, menfi tespit davasında verilen ilamın genel kredi sözleşmesine istinaden gönderilen ihtarnameden kaynaklı olarak davacının bir borcunun bulunmadığına ilişkin olduğu, mahkemece sanki takibe konu senede ilişkin olarak...
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıdan aldığı borca karşılık banka havalesi yolu ile 06.02.2008 tarihinde 21.000 TL., 08.02.2008 tarihinde 5.000 TL.olmak suretiyle davalı hesabına ödediğini, ancak davalı şirketin bu borca karşılık aldığı teminat senetlerini doldurarak mükerrer tahsilat amaçlı icra takibine konu ettiğini, müvekkili tarafından fazladan ödenen 22.638.62 TL.nin sebepsiz zenginleşme nedeni ile iadesinin gerektiğini belirterek 22.638.62 TL.nin ödeme tarihi olan 08.02.2008 tarihinden başlayarak reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın sebepsiz zenginleşme davası olmayıp, istirdat davası olduğu, davanın ise zamanaşımına uğradığını, bir yıllık sürede açılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....
Taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu kabul edilmekte olup, davalı, davacının sözleşmeye aykırı olarak kaçak ve usulsüz elektrik kullandığını ileri sürmekte, davacı ise, usulsüz işleminin bulunmadığını, kendisinden haksız para tahsil edildiğini, bir başka deyişle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirtmektedir. Öncelikle olaya sebepsiz zenginleşme ile ilgili yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde bakılacak olursa; Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinde, "borçlu olmadığı şeyi ihtizariyla veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Oysa somut olayda davacı, borçlu olmadığı değil, davalı tarafından tahakkuk ettirilen borç miktarını ödediği açık ve belirgindir. Öte yandan, davalı tarafından düzenlenen 02.07.2007 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında davacıya ait elektriğin kesildiği ve mühürlendiği de belirtilmiştir....
Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde, davanın sebepsiz zenginleşme nedenine dayanılarak açıldığını ve İİK'nun 72/7. maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, TBK'nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılacak davada, sebepsiz zenginleşmeye konu olan borcun ödenmesinde herhangi bir zorlayıcı durum mevcut olmadığı halde, istirdat davasında davacının, hakkında icra takibi yapılması nedeniyle isteği dışında ödeme yapması gerekir. Her iki dava türünde de, davalının sebepsiz olarak zenginleşmesi hukuki nedenine dayanılarak dava açılmaktaysa da, İİK'nun 72/7. maddesinde düzenlenen istirdat davası, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davaların özel bir görünümü olup, icra baskısı altında yapılan ödemelerle ilgili İİK'nun 72/7. maddesinde tanımlanan istirdat davası açılması gerekir. (Örnek Yargıtay 11....
Her ne kadar davacı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak isteminde bulunmuş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 33.maddede belirtildiği üzere olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan davanın İİK 72/7 maddesine dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/7 maddesinde "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." hükmü bulunmaktadır. Madde metninde de anlaşılacağı üzere istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğindedir ve mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir....
Mahkemece, davacının ıslah yolu ile sebepsiz zenginleşme iddiasını ileri sürmüş ise de; davacının dayanabileceği icra ödemesi nedeniyle hukuki sebebin İİK 72 de düzenlenen istirdat davası olduğu, bu nedenle sebepsiz zenginleşmeye ilişkin ıslah talebinin mahkemece göz önüne alınmadığı gerekçesiyle , davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davacı tarafça, istinaf karar harcını yatırmadığı anlaşılmakla Dairemizin 09/12/2020 tarihli kararı ile bu eksikliğin ikmalini sağlamak üzere, dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi üzerine eksik harcın yatırıldığı anlaşılmıştır....
Her ne kadar davacı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak isteminde bulunmuş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 33.maddede belirtildiği üzere olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan davanın İİK 72/7 maddesine dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/7 maddesinde "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." hükmü bulunmaktadır. Madde metninde de anlaşılacağı üzere istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğindedir ve mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir....
G E R E K Ç E: İstirdat talepli davada, ilk derece mahkemesince, menfi tespit ve istirdat davasının icra takibinin borçlusu tarafından açılması gerektiği, davacılık sıfatının takip borçlusuna ait olduğu, borcu ödeyen 3.kişi davacının, takip alacaklısına karşı istirdat davası açamayacağı, yapılan ödemelerin alacaklı yönünden borca mahsuben yapılmış sayılacağı, takip alacaklısının sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olamayacağı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istirdat talepli davaların ticari dava olmadığı, sebepsiz zenginleşme TBK'nun 77 - 82 maddeleri arasında düzenlendiği, davanın TTK'nun 4. Maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davalının tacir olduğu, ancak davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı, davaya bakma görevinin genel yetkili mahkeme olan asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Merci tayini için Dairemize gelen dosyanın incelenmesinde; 6102 sayılı TTK 'nun 6335 sayılı kanununla değişik 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup, aynı kanunun 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi ise ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği, 5/3 maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir....
Madde kapsamında açıldığı, davacıların icra takibinde borçlu bulunmamaları nedeniyle, borçlu tarafından açılabilecek bu davada davacıların aktif husumetinin bulunmadığı, davacıların ancak borçluya karşı genel mahkemede sebepsiz zenginleşme veya menfi tespit davası açabilecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Maddi vakıaların anlatımı taraflara ait olup, hukuki nitelendirmeyi yapma görevinin hakime ait olduğu, mahkemece davanın İİK'nun 72.maddesine dayalı olarak açılmış menfi tespit ve istirdat davası olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğu kanaatine varılmıştır. İstirdat davası esasen sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanan bir eda davası olup İİK 72/7 maddesinde düzenlendiğinden, davanın icra takibine dayanması dava şartıdır. Bununla birlikte, 6100 Sayılı HMK 106....