Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamına sunulu bilgi ve belgelerden davanın ''TBK kapsamında sebepsiz zenginleşme nedeni ile iade (istirdat) davası'' olarak hukuken vasıflandırılması sonucu davacının ödemede bulunduğu alacağın iadesine dair davada sübjektif hakka ilişkin aktif husumetinin varlığı kabul edilmelidir. Davanın aktif husumet yokluğundan reddine ilişkin karar doğru olmamıştır...'' gerekçelerine yer verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/606 Esas 2021/662 Karar sayılı ilamında aynen; ''...Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit ve istirdat davası olarak nitelendirilerek, davacının genel hükümlere göre takip borçlusuna karşı sebepsiz zenginleşme davası açması gerektiğinden bahisle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Oysa, maddi olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HUMK.nun 76.maddesi)....

    Dosya kapsamına sunulu bilgi ve belgelerden davanın ''TBK kapsamında sebepsiz zenginleşme nedeni ile iade (istirdat) davası'' olarak hukuken vasıflandırılması sonucu davacının ödemede bulunduğu alacağın iadesine dair davada sübjektif hakka ilişkin aktif husumetinin varlığı kabul edilmelidir. Davanın aktif husumet yokluğundan reddine ilişkin karar doğru olmamıştır...'' gerekçelerine yer verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/606 Esas 2021/662 Karar sayılı ilamında aynen; ''...Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit ve istirdat davası olarak nitelendirilerek, davacının genel hükümlere göre takip borçlusuna karşı sebepsiz zenginleşme davası açması gerektiğinden bahisle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Oysa, maddi olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HUMK.nun 76.maddesi)....

      . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 3 adet proforma fatura ile elektrik malzemesi satıp teslim ettiğini, ancak davalının mal bedelinin 7.100.00 YTL ödediğini, 10.000.00 YTL sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, bu miktarın davalı aleyhine yapılan takip tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, BK.nun 66.maddesine göre davacının 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme davasını açması gerektiği, davacının faturaya bağlı alacakları için açtığı itirazın iptali davasının kabulüne ilişkin kararın Yargıtay’ca bozulduğunu, müvekkili tarafından açılan menfi tespit ve istirdat davasının bu dava ile birleştirildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur....

        Nolu ilamı) Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; "Aynen Geri Verme İlkesi"ne göre düzenlenmiştir....

        Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise, tam aksine, kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir....

          nın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, bu durumda dava konusu çekten dolayı davacı şirketin borçlu olduğu hususunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı,davalının çek bedelini tahsil etmiş olmasının davalı yararına sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu fakat davalının,çekteki keşideci imzasının şirket temsilcisine ait olup olmadığını tespit edebilecek durumda olmaması nedeniyle kötüniyetli olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, şirket yetkilisi tarafından imzalanmayan çek nedeniyle tahsil edilen paranın iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu olan çek icra takibi sonucunda tahsil edilmediğinden İİK.nun 72.maddesine göre açılmış bir istirdat davası değil, B.K.nun 61 (TBK 77).maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan istirdat davasıdır....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın konusu itibariyle sebepsiz zenginleşme değil menfi tespit- ödeme olan kısmı için istirdat davası olduğunu, davacı yanın, banka kredi sözleşmesindeki kefalet ilişkisine dayanmakta olduğundan bahisle davanın borca ve kefalet ilişkisine ilişkin menfi tespit davası olduğunu, istirdata dönüşen menfi tespit davasında davanın ödemeden sonra 1 yıllık süre içerisinde açılması gerektiğinden bahisle hem zaman aşımı hem de hak düşürücü süre yönünden itiraz ettiklerini , Bursa 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/783 esas sayılı dava dosyası ile eldeki davanın konusunun aynı olmasından bahisle birleştirme talebinde bulunduğunu ancak davacı tarafın 2017/783 Esas sayılı davada davasını ispat edemediğinin yargılama safhasında ispat edemediğini ve bu davayı işbu davayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine açmış olduklarını , bu sebeple derdestlik itirazında bulunduklarını, davanın daha önce açılan dava ile aynı olması nedeniyle ve davayı açmada hukuki yarar...

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıdan aldığı borca karşılık banka havalesi yolu ile 06.02.2008 tarihinde 21.000 TL., 08.02.2008 tarihinde 5.000 TL.olmak suretiyle davalı hesabına ödediğini, ancak davalı şirketin bu borca karşılık aldığı teminat senetlerini doldurarak mükerrer tahsilat amaçlı icra takibine konu ettiğini, müvekkili tarafından fazladan ödenen 22.638.62 TL.nin sebepsiz zenginleşme nedeni ile iadesinin gerektiğini belirterek 22.638.62 TL.nin ödeme tarihi olan 08.02.2008 tarihinden başlayarak reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın sebepsiz zenginleşme davası olmayıp, istirdat davası olduğu, davanın ise zamanaşımına uğradığını, bir yıllık sürede açılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....

                Taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu kabul edilmekte olup, davalı, davacının sözleşmeye aykırı olarak kaçak ve usulsüz elektrik kullandığını ileri sürmekte, davacı ise, usulsüz işleminin bulunmadığını, kendisinden haksız para tahsil edildiğini, bir başka deyişle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirtmektedir. Öncelikle olaya sebepsiz zenginleşme ile ilgili yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde bakılacak olursa; Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinde, "borçlu olmadığı şeyi ihtizariyla veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Oysa somut olayda davacı, borçlu olmadığı değil, davalı tarafından tahakkuk ettirilen borç miktarını ödediği açık ve belirgindir. Öte yandan, davalı tarafından düzenlenen 02.07.2007 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında davacıya ait elektriğin kesildiği ve mühürlendiği de belirtilmiştir....

                  Her ne kadar davacı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak isteminde bulunmuş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 33.maddede belirtildiği üzere olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan davanın İİK 72/7 maddesine dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/7 maddesinde "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." hükmü bulunmaktadır. Madde metninde de anlaşılacağı üzere istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğindedir ve mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu