Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıdan aldığı borca karşılık banka havalesi yolu ile 06.02.2008 tarihinde 21.000 TL., 08.02.2008 tarihinde 5.000 TL.olmak suretiyle davalı hesabına ödediğini, ancak davalı şirketin bu borca karşılık aldığı teminat senetlerini doldurarak mükerrer tahsilat amaçlı icra takibine konu ettiğini, müvekkili tarafından fazladan ödenen 22.638.62 TL.nin sebepsiz zenginleşme nedeni ile iadesinin gerektiğini belirterek 22.638.62 TL.nin ödeme tarihi olan 08.02.2008 tarihinden başlayarak reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın sebepsiz zenginleşme davası olmayıp, istirdat davası olduğu, davanın ise zamanaşımına uğradığını, bir yıllık sürede açılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....

    Davalı takip alacaklısı olup, takip hukuku sınırları içerisinde alacağı için başlatmış olduğu icra takibi neticesinde alacağına karşılık yaptığı haciz işlemlerinden dolayı sebepsiz zenginleşmesi söz konusu değildir. Burada sebepsiz zenginleşen ödeme ile borcundan kurtulan dava dışı takip borçlusu olduğundan, davacı tarafından ancak dava dışı gerçek borçluya karşı sebepsiz zenginleşme davası açılabilecek olup, davalının bu davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın HMK.114/1-d ve 115/2. maddeleri gereği pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu kabul edilmekte olup, davalı, davacının sözleşmeye aykırı olarak kaçak ve usulsüz elektrik kullandığını ileri sürmekte, davacı ise, usulsüz işleminin bulunmadığını, kendisinden haksız para tahsil edildiğini, bir başka deyişle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirtmektedir. Öncelikle olaya sebepsiz zenginleşme ile ilgili yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde bakılacak olursa; Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinde, "borçlu olmadığı şeyi ihtizariyla veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Oysa somut olayda davacı, borçlu olmadığı değil, davalı tarafından tahakkuk ettirilen borç miktarını ödediği açık ve belirgindir. Öte yandan, davalı tarafından düzenlenen 02.07.2007 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında davacıya ait elektriğin kesildiği ve mühürlendiği de belirtilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme iddiasından kaynaklanmasına ve mahkemece davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası şeklinde nitelendirilmiş bulunmasına göre dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 05.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı ... adına kayıtlı ve diğer davalı ... tarafından sigortalanan aracın kaza geçirmesi nedeniyle önce dava dışı ...'e, sonra da davacıya haricen satıldığı ve aracın davacının elinde bulunduğu sırada davalı ...'ün borcundan dolayı haczedilerek davacıdan alındığı anlaşılmaktadır. Davada, dava konusu araca davacı tarafından yapılan zorunlu ve faydalı masraf bedeli talep edilmektedir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi zarar değil, alacaklının (davacının) malvarlığında meydana gelen eksilmedir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır....

            nun 77-82.maddelerinde) göre sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. 22.02.1991 gün, 1990/1 E.- 1991/1 K.sayılı YİBK'nda da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. ....... Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi; dava tarihinden önce yapılan imalatlar nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu imalatın yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez....

              nun 77- 82. maddeleri gereğince, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, taraflar karşılıklı olarak, ancak verdiklerini geri alma hakkına sahiptirler. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Buna göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Dava konusu para, davacıya ait bir para olmayıp dava dışı işverene aittir....

              Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istirdat talepli davaların ticari dava olmadığı, sebepsiz zenginleşme TBK'nun 77 - 82 maddeleri arasında düzenlendiği, davanın TTK'nun 4. Maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davalının tacir olduğu, ancak davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı, davaya bakma görevinin genel yetkili mahkeme olan asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Merci tayini için Dairemize gelen dosyanın incelenmesinde; 6102 sayılı TTK 'nun 6335 sayılı kanununla değişik 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup, aynı kanunun 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi ise ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği, 5/3 maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, trafikte davalı adına kayıtlı aracı 2007 mayıs ayında 11.500 TL bedelle satın ve teslim aldığını, aracın devrinin verilmediği gibi 3.4.2010 tarihli hacizli yakalama çıkması nedeniyle polis marifetiyle zaptolunduğunu, aracın üzerinde satış tarihinde pek çok takyidatın bulunduğunu, satışın resmi olarak yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu bildirerek ödediği satış bedeli 11.500 TL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece halen araç üzerinde takyidat bulunmaması ve davalının devir için vekaletname vermesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

                  Geçerli bir sebebe dayanmaksızın zenginleşme koşullarının gerçekleşmesi yeter. Ayrıca işlem ehliyeti veya sorumluluk ehliyeti aranmaz. Hak ehliyetine sahip olmak sebepsiz zenginleşme ilişkisinde taraf olmaya yeterlidir. Bu özellik, sebepsiz zenginleşme kurumunun denkleştirici adaleti sağlama işlevinin sonucudur. Burada önem taşıyan sadece haksız değer kaymalarının telafi edilmesidir (Prof. Dr.Turgut Öz, Sebepsiz Zenginleşme, 1990 . İst.). Bu durumda kredi sözleşmesinin imzalandığı sırada borçlunun fiil ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığına göre sözleşmenin geçerli olduğundan söz edilemez. Geçersiz sözleşmelerde ise herkes aldığını geri vermekle yükümlüdür. O halde mahkemece, davanın BK.nun 61-66 md.lerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hükümleri esas alınmak suretiyle araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu