Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu mal varlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur. Görüldüğü gibi, sebepsiz zenginleşme, ikincil (talî) niteliktedir ve mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Başka bir anlatımla aynı olayda, aynî haktan (istihkak davası), zilyetlikten, sözleşmeden, sözleşme benzeri hukukî ilişkiden veya haksız fiilden kaynaklanan bir talebin ileri sürülmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulu'nun 09/12/2021 tarihli ve *** K. sayılı kararında da değinilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşme ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, eksik tüketilen fark faturasının ihtirazi kayıtla ödendiği ve bedelin faiziyle istirdatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, yetki ve husumet itirazlarında bulunmuş, tahakkukun doğru hesaplandığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, davacının eksik tüketim faturasından sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. HGK'nun 05/12/1984 tarih ve 1982/13-387 esas, 1984/997 karar sayılı kararı ile herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin idare tarafından BK'nın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır....
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın İİK'nun 72/6 ve 7. fıkralarında düzenlenen istirdat davası olup (1) yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, icra müdürlüğünce verilen cevapta takip konusu borcun bittiği ve en son ödemenin 25.12.2007 tarihinde yapıldığı, son ödeme tarihi ile davanın açıldığı 11.05.2009 tarihi arasında İİK'nun 75/7 maddesinde öngörülen (1) yıllık hak düşürücü süresinin geçmiş olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılardan Ltd. Şti vekilince temyiz edilmiştir. Dava, icra takibinde taraf olmayan davacının hakedişleri üzerine haciz konularak tahsil edilen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak faizi ile tahsili istemine ilişkindir....
İcra Müdürlüğü'nün 18.03.2016 tarihli kararının iptaline karar verildiğini, anılan mahkeme kararında, şikayetin, ödenen tutarın iadesinin açılacak bir istirdat yahut sebepsiz zenginleşme davasında ileri sürülebileceği gerekçesi ile kabul edildiğini, söz konusu kararda Yargıtay 12....
Bu durumda; davacı 3. şahsın yaptığı ödeme ile takip borçlusu borcundan kurtulmuş ve sebepsiz zenginleşmiştir fakat takip dosyasının alacaklısı da aynı şekilde alacağını takipte borçlu konumunda olmayan 3. bir şahıstan almış bulunmaktadır. Takip alacaklısının takip alacağını, borçlu olmayan bir 3. şahıstan alması da onun açısından sebepsiz zenginleşme sayılmak durumundadır. Zira 6098 sayılı TBK'nın 77/1. Maddesine göre sebepsiz zenginleşen kişi, maddenin ifadesine göre aynen " Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen " olarak tanımlanmıştır. Takip alacaklısı borçların nispiliği kuralı çerçevesinde borcunu borçludan almak durumundadır. Borçlu olmayan 3. bir şahsın haciz tazyiki altında takip borcunu ödemesiyle takip alacaklısının alacağını tahsili de haklı bir sebep olmaksızın başkasının (ödemeyi yapan 3. şahsın) malvarlığından zenginleşme sayılmalıdır. (Yargıtay 19....
Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, müvekkili şirket tarafından borçlu olmamasına rağmen müvekkilince ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemenin hukuki nitelendirmede hataya düştüğünü, müvekkilini istirdat davası olarak nitelendirilmesi gerektiğine dair herhangi bir beyanının bulunmadığını, mahkeme kararında müvekkilinin borçlu sıfatının olmadığı, istirdat davasının takip borçlusu tarafından alacaklıya karşı açılabilecek bir dava olduğu değerlendirilmiş ise de hukuki niteliğin istirdat davası olmayıp sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu, müvekkili şirketin 17.09.2021 tarihi itibariyle daha önce davalı tarafa yapmış olduğu ödemenin sebepsiz zenginleşmeyi teşkil ettiğini öğrendiğini ve bu davayı açtığını, daha önceden icra takibinin iptaline dair icra hukuk mahkemesinde dava açıldığını, 18.04.2019 tarihinde davacı tarafa ödeme yapıldığını, icra takibinin iptaline yönelik dava açıldığını...
Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca istirdat davası koşullarının oluştuğu durumlarda, dava sebepsiz zenginleşme olarak görülemez, davaya istirdat davası olarak bakılması gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/17619 Esas, 2017/3930 Karar; 2015/1355 Esas, 2015/11705 Karar; 2016/3867 Esas, 2016/15577 Karar) Davacı taraf taleplerinin sebepsiz zenginleşme kapsamında itirazın iptali olduğunu ileri sürmüş ise de HMK 33/1 maddesi gereğince hukuki tasnifi yapmak hakimin görevi olduğundan ve istirdat davasının koşullarının oluşması halinde davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiğinden, mahkemenin davayı istirdat davası olarak nitelendirmesinde hukuka aykırılık mevcut değildir. İstirdat davaları, İİK 72/7. maddesi gereğince ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bir sene içinde, açılması gerekip, yasa maddesinde belirtilen süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğu gibi, istirdat davasında yasada belirtildiği gibi umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurulması gerekmektedir....
Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca istirdat davası koşullarının oluştuğu durumlarda, dava sebepsiz zenginleşme olarak görülemez, davaya istirdat davası olarak bakılması gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/17619 Esas, 2017/3930 Karar; 2015/1355 Esas, 2015/11705 Karar; 2016/3867 Esas, 2016/15577 Karar) Davacı taraf taleplerinin sebepsiz zenginleşme kapsamında itirazın iptali olduğunu ileri sürmüş ise de HMK 33/1 maddesi gereğince hukuki tasnifi yapmak hakimin görevi olduğundan ve istirdat davasının koşullarının oluşması halinde davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiğinden, mahkemenin davayı istirdat davası olarak nitelendirmesinde hukuka aykırılık mevcut değildir. İstirdat davaları, İİK 72/7. maddesi gereğince ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bir sene içinde, açılması gerekip, yasa maddesinde belirtilen süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğu gibi, istirdat davasında yasada belirtildiği gibi umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurulması gerekmektedir....
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için, bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır....