Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır....
Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nin 733. maddesi gereğince yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu 1/4 payın davalıya satış tarihi 17.09.2014 olup dava ise 23.01.2015 tarihinde açılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından davacıya noter aracılığıyla bildirilmediği anlaşıldığından, üç aylık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahsedilemez....
Dava, önalım hakkına konu payların iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yargılama gidenlerine ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Davacılar, 13.01.2012 ve 03.02.2012 günlü davalıya yapılan pay satışlarının iptali için önalım hakkına dayalı olarak dava açmıştır. Davalı, satışlardan sonra 07.02.2012 tarihinde keşide edilen ihtarname ile davacı paydaşlara satışın haber verildiğini, hisseleri ayni bedelle ferağ ve devredeceklerini bildirdiklerini, bu sebeple dava açılmasına sebbiyet vermediklerinden yargılama giderlerinden sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Mahkemece davanın kabulü ile payların iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş, davalının davacı paydaşlara ihtar göndermesi nedeni ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir....
Maddesi uyarınca borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceğini belirterek takibin durdurulmasına ve haczin kaldırılmasına, satışın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. SAVUNMA : Karşı taraf alacaklısı adına çıkarılan davetiyenin usulüne uygun tebliğine rağmen HMK'nın 128. Maddesi uyarınca davaya cevap vermeyerek davanın inkarına yönelmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince dosya içerisinde deliller uyarınca, şikayetçi takip borçlusunun talebi ile bağlı kalınarak takip dayanağı ilamda tapu iptali ve tescil koşulları irdelenerek terditli olarak talep edilen tazminata hükmedildiğinden dayanak ilam kesinleşmeden icra takibi başlatılamayacağını ve bu nedenle takibin durdurulması gerektiği, borçlu hakkında uygulanan hacizlerin kaldırılmasına, haczedilemezlik şikayeti ile satışın durdurulmasına yönelik talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dair karar verilmiştir....
E.K sayılı ilamı ile boşandıklarını, kararın boşanma yönünden kesinleşmiş olup, tazminatlar yönünden karar düzeltme aşamasında olduğunu, evlilikleri döneminde 2005 yılında davaya konu taşınmazın hissesini satın aldıklarını, boşanma dosyasında taşınmazın devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmediğini, boşanma davası sonrasında davalının tazminat alacaklarını berteraf etmek için taşınmazı kuzeni Bilal'e değerinin çok altında bir bedelle satış göstererek devir ettiğini, bir hafta sonrada davalının annesinin komşusu olan diğer davalı ...'ye muvazalı olarak satış gösterilip devir edildiğini, davalıların taşınmazın değerinin çok altında olması ve Kamuran'ın mal kaçırma amacının bilebilecek durumda olmaları nedeniyle satışın muvazalı olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile eski hale getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 733 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tapu iptali-tescil-önalım davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, onalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin süre yönünden reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Onalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Onalım hakkı, alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır....
Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK'nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı ... iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Geçerli bir sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığında 818 sayılı BK’nın 96 ve 106. maddeleri dikkate alınması gerekir. Somut olayda; Davacı noterden yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, taşınmazın üçüncü kişiye satıldığını, satışın muvazaalı olduğunu iddia ederek ... iptal ve tescil ikinci kademede tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı davalı ...'in kötüniyetli olduğunu satışın muvazalı olduğunu ispat edemediğinden mahkemece ... iptal ve tescil davasının ve davalı ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüştür. Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesi geçerlidir....
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil ile ikinci kademe tazminata ilişkin asıl dava ile; birleştirilen tapu iptali ve tescil, ikinci kademe tazminat ve bedel iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleştirilen tapu iptali ve tescili ile tazminat talebinin reddine, bedel iadesi talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın pasif husumet yokluğundan reddine, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Kararın Dairemizce bozulması üzerine; ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....