Mahkemece, davacının satış sözleşmesinin iptali talebi ile manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu'nun 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıptan sorumluluk hükümlerinden kaynaklanmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki satış sözleşmesinin iptali, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
İcra Müdürlüğünün 2019/16386 esas sayılı dosyasından verildiğinden bu nedenle satışın iptali talebinin de esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra hukuk mahkemesinden istenebileceğinden ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nin 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut uyuşmazlıkta; satış işlemi, satıcı veya alıcı tarafından noter aracılığı ile davacıya bildirilmemiş olup bu nedenle davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır....
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak ... iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut olayda; davalının dava konusu taşınmazda pay satın aldığı tarih 26.04.2012, davacının dava açma tarihi ise 12.05.2014'tür. Dosya kapsamında davacıya yapılmış bir ihtar bulunmadığı, TMK 733. Maddesinde belirlenen iki yıllık hak düşürücü sürenin de dolduğu anlaşılmaktadır....
Davalı ..., dava konusu taşınmazın özel şahıslara ait olduğunu, davacı tarafça inşaatın tamamlandığına dair herhangi bir delil olmadığını, satışın yasalara aykırı yapıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre taraf vekillerinin aşağıda yazılı nedenler dışındaki tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, tapu iptali tescil mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir. Yasal düzenlemeye uygun taşınmaz satışı bulunmadığı ve tescili istenen taşınmazın özel kişilere ait olması nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminin reddi yerinde görülmüştür. Ancak terditli talep olan tazminat istemi konusunda verilen kararın dayandığı bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ... ile boşanma aşamasında oldukları, anılan davalının müvekkilinden mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak 01.02.2011 tarihinde davalı ...'a devrettiğini belirterek, bu muvazaalı satışın iptali istemiştir. Davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, muvazaalı satışın olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve tazminat ... ile ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.11.2009 gün ve 501/444 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, dava konusu 4876 parselin 31.01.2002 tarihli satış sözleşmesiyle vekiledeni tarafından satın alındığını ve satış bedelinin satıcıya ödendiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın emsal bedelinin davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Davalı-Karşı Davacı alacaklı vekili, davanın süresinde açılmadığını, satışın mal kaçırma amacıyla yapıldığını belirterek istihkak davasının reddini, karşı dava olarak davacıyla borçlu arasındaki araç satışına ilişkin tasarrufun iptalini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; dava konusu aracın 27.8.2009 tarihli hacizden önce satın alındığı, davacı ile borçlu arasında ticari ilişki olduğu, borçlunun aracı satmadan önce davacıya borç bakiyesinin bulunduğu gerekçesiyle davacının istihkak davasının kabulüyle araç üze- rindeki haczin kaldırılmasına, davacının tazminat talebinin reddine satışın borçlunun alacaklılara zarar verme amacıyla hareket ettiği, satışın alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapılmış danışıklı işlemlerden olduğuna ilişkin kanaat oluşmadığından tasarrufun iptaline ilişkin karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı 3.kişi ve davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı, istihkak davasına karşı aracın davacıya satışının iptali için dava açmış bulunduğuna göre İİK.nun 277. vd.maddeleri hükümlerine göre satışın iptali gerekip gerekmediği hakkında tarafların göstereceği deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön incelenmeksizin istihkak davasının kabulüne karşı davanın yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı 3.kişi vekilinin temyizine gelince; Kısa karar ile gerekçeli karar birbirinden farklı olup gerekçeli karar ile davacı 3.kişi aleyhine durum yaratıldığından davacının temyizi süresinde sayılmış ancak bozma neden ve şekline göre davacı 3.kişi vekilinin temyizinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....