Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkeme kararının infazı için satış memuru görevlendirilmesi gerekli ise de, 'satış memuru olarak yazı işleri müdürünün görevlendirilmesi' ibaresi yeterli olup, isim belirtilmesi gerekmemektedir. Mahkemece, ortaklığın 'umuma açık' satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekirken, satış yönteminin 'umuma açık' olduğunun belirtilmemesi, taşınır mal niteliğindeki traktörün satış bedelinden 27,70TL maktu harcın tarafların kabulleri dahilinde eşit oranda alınmasına karar verilmesi gerekirken, maktu harç yerine % 011,38 oranında harca hükmedilmesi ile satış için yazı işleri müdürünün görevlendirilmesi ibaresi gerekli ve yeterli iken, yazı işleri müdürünün ismen gösterilmesi doğru görülmemiş ise de, belirtilen hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

    Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir....

      Hükmün bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre bir kısım davalılar vekilinin, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki itirazları yerinde görülmediğinden, reddi gerekmiştir. 2- Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir....

        Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının, satış bedeli, harç ve yargılama giderlerinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a) Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b) Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c) Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedeli, harç ve yargılama giderlerinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Mahkeme kararının infazı için satış memuru görevlendirilmesi gerekli olmakla, bu görevlendirme yapılırken isim belirtilmemesi gerekmektedir....

          Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına; satış bedeli üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının da yine bu oranlara göre paydaşlardan tahsiline karar verilmesi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz hem paylı hem de elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan, mahkemece satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak taraflara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, hüküm sonucunda satış bedelinin sadece tapu kaydında belirtilen hisseler oranında taraflara paylaştırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır....

            Davacı bu davasında 1.4.2006 tarihli anlaşma uyarınca bakiye kalan satış bedelinin tahsilini istemektedir.Satış bedelinin ödendiğini ispat yükü davalıda olup bu savunmasını yasal delillerle kanıtlamak zorundadır.Davalı savunmasını ispat için yazılı bir delil ibraz edememiştir,Resmi akit tablosundaki 2000 YTL satış bedelinin ödendiğinin kabul edilmesi bakiye kalan ve ihtilafa konu edilen 31000 Ytl nin ödendiğini göstermez.Kaldı ki satış sözleşmesinde açıkça bakiye bedelin kat irtifak tapusunun satışı yapılınca bankadan kredi alınınca ödeneceği kararlaştırılmasına ve davacının da bir hafta sonra bankadan kredi çekip taşınmazın rehin altına alınmasına ve davalının da savunmasında geçen ödemeyi banka havaleleri ile yaptığını savunmasına karşın ödeme ile ilgili yazılı bir delil ibraz edemediğinden bakiye satış bedeli açısından iddiasını ispat edemeyen davalının satış bedelini davacıya vermekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir....

              Ayıp nedeni ile satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak metod", "nispi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Nisbi metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır....

                Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında düzenlenmiş ve dava dayanağı olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi 21.06.2004 tarihlidir. Eldeki dava 23.06.2014 tarihinde açılmıştır. 10 yıllık zamanaşımı süresi olan 21.06.2014 tarihi Cumartesi gününe denk gelmektedir....

                  Hükümde, satışın şekli gösterilmemiş, satış bedelinin masraflar düşüldükten sonra tarafların mirasçılarına dağıtılmasına, satış bedeli üzerinden alınacak harcın veraset ilamına göre alınacağına karar verilmiştir. Mahkemece, satışın genel açık artırma suretiyle yapılacağının belirtilmesi, satış bedelinin taraflara tapu kaydındaki payları oranında dağıtılacağına ve satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 harcın satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda taraflardan tahsiline karar verilmesi gerekirken belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                    Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmeli, bu sürelerden sonra ise, satış talebini reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tâbidir. Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekir (..., İcra El Kitabı,s.520). Somut olayda, taşınmaza icra dosyasından 19.9.2013 tarihinde haciz şerhinin konulduğu görülmekle beraber, hacizden sonra, 02.5.2014 ve 10.12.2015 tarihinde 2 kez satış talebinde bulunulmuş ise de, bunların hiç birisinde satış masrafı yatırılmadığının anlaşılması karşısında bu taleplerin usulüne uygun bir satış talebi olarak kabulü mümkün değildir....

                      UYAP Entegrasyonu