Elbirliği ortaklarının birbirine yaptıkları satış vaadi sözleşmelerinde ise sözleşmenin ifa olanağı vardır. Somut olayda; dava konusu taşınmaz tapuda tarafların kök miras bırakanı ... adına kayıtlıdır. Dosya içinde bulunan veraset ilamlarının incelenmesinden, tapu maliki ...'nun hem satış vaadi sözleşmelerinin alacaklısı olan davacı ...'nın hem de satış vaadi sözleşmelerinin borçluları olan ... ve ...'nun murisi olduğu anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi, satış vaadi borçluları ile vaat alacaklısı tapu kayıt maliki ...'nun mirasçıları olup davacı ve davalılar taşınmaza elbirliği halinde maliktirler. Taraflar taşınmaza elbirliği halinde malik olduklarından, elbirliği ortaklığı bozulmadan ...'dan satıcı iştirakçi ... ve ...'ya intikal eden payın alıcı iştirakçi olan davacı ...'nın payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Bu durumda mahkemece; satış vaadi sözleşmelerinin borçluları olan ... ve ...'nun, muris ...'...
Her ne kadar davacı vekili tarafından satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçluları tarafından murislerinden gelen veya gelecek hisselerin de satışlarının müvekkiline vaad edildiği belirtilerek belirtilen hisselerin iptali talebinde bulunulmuş ise de; satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçluları tarafından gayrimenkuldeki hak ve hisselerinin tamamının satışının vaat edildiği, satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçluları tarafından murislerden gelecek paylara ilişkin vaatte bulunulmadığı, satış vaadi tarihinde satış vaadi borçluları adlarına kayıtlı hisselerin Gaziosmanpaşa 2....
Davalılar, satış vaadi sözleşmesindeki edimin yerine getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacının dayanağı 24.10.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesinde, satış vaadinde bulunan davalılar ... mirasçıları “ .... Köyü, 226 parsel sayılı taşınmazda Muris...dan kendilerine intikal eden veya edecek olan hisselerin” alıcısı davacıya satıldğı yazılıdır. Satış vaadi sözleşmesinde davalılar ...mirasçıları davacıya sadece kendilerine murisleri...'dan intikal edecek hisselerin satışını vaat etmişler, “murisleri ..'ya muris evvellerinden intikal edecek hisselerin” satışını vaat etmemişlerdir. Dava konusu 226 parsel sayılı taşınmazda, vaat borçlusu davalılara, murisleri ...dan intikal eden 60/720 hisseyi ise 08.05.2003 tarihinde davacının eşi ...'e devrettikleri ... kaydından anlaşılmaktadır....
sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil ve satış vaadi sözleşmesinin iptali isteğine ilişkindir....
na 04.03.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satışını vaad etmiştir. ... ... ise kendisine satışı vaad edilen yukarıda belirtilen taşınmaz hisselerini 13.03.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışını vaad etmiştir. Satış vaadi sözleşmelerine konu taşınmazların bir bölümü imar uygulaması ile imar parseli haline gelmiştir. Davalılar murisi ... ... dava konusu parsellerde, murisi babasından intikal eden ve ... ... aldığı hisseleri mevcut olup, satış vaadi sözleşmesi ile sadece ... ... satın alınan hisselerin satışı vaad edilmiştir. İmar uygulamaları öncesi mevcut olan satış vaadi şerhlerinin imar uygulaması ile hangi parsellere ne oranda ve hangi hisselere devredildiğini dosyadaki tapu kayıtları ile denetlemek mümkün değildir. Yargılama sırasında iki ayrı bilirkişi görüşüne başvurulmuş, ikinci rapor hükme esas alınmıştır....
Asıl davada anılan satış vaadi sözleşmesi uyarınca tapu iptali ve tescil, tescilin olmaması halinde satış vaadi sebebiyle davalılardan 650,00 tazminatın tahsili, karşı davada 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin feshedilmiş olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi, birleşen 1992/136 Esas sayılı davada 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptali ve birleşen 2000/182 Esas sayılı davada ise 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesinin, satış vaadinde bulunan ...’in imzasının sahte olması ve hukuki ehliyetinin bulunmaması sebebiyle iptali talep edilmiş, birleşen 1991/652 Esas sayılı davada ise 18.09.1987 tarihli “Satış vaadi sözleşmesi” uyarınca tapu iptali ve tescil isteminde bulunulmuştur.Asıl dava, karşılık dava ve birleşen davalara dayanak teşkil eden gerek 14.05.1980 gerekse 18.09.1987 tarihli sözleşmeler taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri olup, taraflar arasında eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmamaktadır....
Ancak, satış vaadi sözleşmesine dayanan tarafın (davacının), satış vaadinde bulunan kişiye (...’e) ve sonrasında davalıya taşınmazı temlik eden satış vaadi borçlusunun kızı ...’a karşı da satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğini kanıtlaması gerekeceğinden ... ve ...’un da davada yer alması gerekmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece davacıya adı geçen kişilere karşı da dava açması için uygun bir süre verilmeli, açılırsa o dava görülmekte olan bu dava dosyası ile birleştirilmeli, satış vaadi borçlusu ve taşınmazı devrettiği ...’un HMK’nın 27. maddesi uyarınca savunma ve delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, taraf teşkili tam olarak sağlanmadan davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Bu nedenle, taşınmaz satış vadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de sözleşme sırasında satış vaadi borçlusunun taşınmazın maliki olması gerekmez. Çünkü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride o taşınmaz malın mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. Bu nedenle ifanın talep edildiği tarihte taşınmazın satış vaadi borçlusunun mülkiyetinde olup olmadığına bakmak gerekir. Taşınmaz mülkiyeti satış vaadi borçlusunda ise ferağa icbar davası kabul edilmelidir. Somut olayda; Dava konusu 1618, 1619, 1620 ve 1621 parsel sayılı taşınmazların satışı ... tarafından 29.3.2000 sözleşmeyle İşçimenler AŞ.'ye vaadolunmuş, daha sonra şirket İşçimenler Anonim Şirketine bu sözleşme ile satışını vaad aldığı taşınmazları 8.2.2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacı Hayrettin Karasu’ya temlik etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 24.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 28.08.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve pay tescili istemine ilişkindir. Karşı davada ise; satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 28.08.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir....
Başka bir deyişle, satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerh edilmekle lehine şerh konan kişi satış vaadi sözleşmesi ile edindiği kişisel hakkı güçlendirir ve bu şerhle kazandığı hakkını sonraki maliklere karşı da ileri sürebilir. Somut olayda; davacıların dayanak 18.11.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne 24.11.1998 tarihinde şerh edilmiş, asli müdahil lehine konulan ipotek şerhi 20.8.2001 tarihinde tapu kütüğüne işlenmiştir. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi sırasında 17.4.2003 tarihli “Gayrimenkul açık artırma şartnamesi ve tutanağı “ başlıklı ihale tutanağında dava konusu taşınmazın ... lehine olan 24. 11.1998 tarihli satış vaadi şerhi ile yükümlü olarak satışa çıkarılacağı ilan edilmiş , asli müdahil 3.6.2003 tarihinde taşınmazı şerhle yükümlü olarak satın aldığından 25 .6.2003 tarihinde ... adına tescil edilmiş ve satış vaadi şerhi de korunmuştur....