Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava,satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Davacı, 4.6.1996 tarihinde noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalılardan ......

    Noterliğinde 01.03.2000 davalı ... ile de aynı noterde 03.04.2000 tarihinde düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca 24 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiğini tapu kaydının devredilmediğini ileri sürerek, payların adına tescilini istemiştir. Davalılar, satış vaadi sözleşmesinde gösterilen bedelin ödenmediğini, sözleşmenin iptali için dava açtıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

      Kat 15 no'lu bağımsız bölümü satın ve teslim aldığını ileri sürmüş, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın güncel değerinin tazminat olarak tahsilini istemiştir. Birleştirilen 2013/781 E. sayılı dosyada davacılar ..., ..., ... vekili 24.10.2013 tarihli dilekçeleriyle yüklenici şirketten davacı ...'in 06.12.2012 tarih 30445 yevmiye no'lu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile C blok 10. kat 10 no'lu, yine ...'ın 09.03.2013 tarih 21295 yevmiye no'lu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile A blok 8. kat 15 nolu bağımsız bölümü satın aldıklarını, yine davacı ...'ın 29.03.2013 tarih 06802 yevmiye no'lu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile B blok 2. kat 4 no'lu bölümü satın ve teslim aldığını ileri sürmüş tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde noter satış vaadi sözleşmelerinde ödenen bedelleri faizi ile tahsilini istemiştir....

        Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. 1086 sayılı HUMK’nun 290. maddesinde, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte olan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı HUMK’nun “İmzası ikrar veya mahkemece onun olduğuna hükmolunan gayriresmi senet tarihi imza eden ile mirasçıları hakkında muteber olup üçüncü kimseler haklarında hüküm ifade etmez” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacı 17.10.1991 günlü satış vaadi sözleşmesine dayanarak çekişme konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir. Davalılar, aynı tarihli adi yazılı sözleşme ile satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğini yitirdiğini savunmuşlardır....

          Mahkemece, "...borç altına giren satım vaadi borçlusunun sözleşmede imzasının bulunmadığı, imzanın geçerlilik şartı olduğu ve kanunen emredici hüküm niteliğinde olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki mevcut sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığı ve batıl olduğu, batıl bir sözleşmeye dayanılarak tarafların birbirlerini edimlerini yerine getirmeye zorlayamayacağı.." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davaya dayanak 19.11.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçlusu davalı ... el yazısı ile isminin altını imzalamıştır. Sözleşmedeki imza noter huzurda atılmış olup geçerlidir. Mahkemenin imzanın bulunmadığına dair gerekçesi doğru görülmemiştir. Diğer taraftan davalı satış bedelinin kendisine ödenmediğini savunmuştur. Satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan bedelin ödendiğinin vaad alacaklısı tarafından kanıtlanması gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 06/05/2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 27/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.06.2015 gününde verilen dilekçe ile satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, 2. kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir....

                Şöyle ki; dosya arasında mevcut tapu kayıt maliki ...’ın mirasçılık belgesinin tetkikinde davacı ...’ın muris ... oğlu ...’ın oğlu olduğu ve mirasçılık sıfatının bulunduğu, satış vaadi sözleşmesi ile payını satmayı vaadeden davalılar murisi ...’ın da muris ... oğlu olduğu ve mirasçılık sıfatı bulunduğu anlaşıldığından; davacı ve davalıların kök muris ...’dan gelen mirasçılık ilişkisi bulunmaktadır; dolayısıyla elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında sözleşmenin yapılmış olması nedeni ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı mevcuttur. Bu durumda mahkemece; dava konusu 1633 ve 1635 parsel sayılı taşınmazlarda ...’dan satış vaadi sözleşmesi akidi ...’a intikal edecek payın hesaplattırılarak davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                  Somut olayda; davalı idare tarafından dava dışı Halil Yılmaz'a Üsküdar Selamiali Mahallesi 252 ada 33 parsel sayılı taşınmaz üzerinde gecekondusu bulunduğundan 03/07/1984 tarih 43 no ile 142m² lik yer tahsis edildiği ve tapu sicil müdürlüğünce tahsis belgesi düzenlendiği, dava dışı Halil Yılmaz'ın tapu tahsis belgesine dayalı şahsi hakkını düzenleme şeklinde tapu tahsis belgeli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı Hüseyin Tepeci'ye satmayı vaat ettiği, Hüseyin Tepeci'nin de noterde düzenlenen 15/02/2005 tarih ve 05342 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile temlik aldığı tapu tahsis belgesine dayalı şahsi hakkını davacıya satmayı vaat ettiği satış bedelinin nakden ve tamamen ödendiği sabittir....

                  Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek taşınmaz bedelinin tahsili taleplerine ilişkindir. Davalılar, sözleşmenin teminat amaçlı olarak düzenlendiğini, gerçek iradeyi yansıtmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, taşınmazın bedeli 300.000,00 YTL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu