Mahkemece, davacının faize ilişkin talebinin reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması, HUMK'nun 436/2 maddesi hükmü gereğidir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraflar arasındaki satış/ devir vaadi sözleşmesi adi şekilde yapıldığından geçersiz olduğu, bu nedenle davalının irade fesadına ilişkin savunmasına itibar edilmeyeceği, geçersiz sözleşme gereği herkesin verdiğini iade etmesi gerektiği, bu nedenle davacı tarafından ödenen 107.000.000 YTL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, davacının işlemiş faiz talebinin reddine, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyizine gelince, davacı davalıya gönderdiği 19/04/2007 tarihli ihtarnamede, ihtarnamenin tebliğinden itibaren beş gün içinde sözleşme gereğinin yerine getirilmesini, aksi halde ödenen paranın faizi ile birlikte ödenmesini istemiştir....
Davacının fazla çalışma ücreti talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. 3-Davacı vekili davalı işverenin düzenli olarak üç ayda bir prim ödemesi yaptığını ileri sürerken davalı ise çok istisnai olarak davalı işverenin takdiri mahiyetinde prim ödemesinin zaman zaman yapıldığını beyan etmiştir. Tanıkların primin konusunda belirleyici beyanları yoktur. Davacı tanıklarından bir tanesi satış kotasına bağlı olarak prim ödendiğini beyan ederken primin şartlarına ilişkin başta iş sözleşmesi gibi yazılı belge bulunmamaktadır. Bordrolar incelendiğinde davacıya tüm çalışma döneminde Haziran ve Kasım/2010 bordrolarında prim ödemesi gözükmektedir. Gelinen noktada davacı tarafından primin şartları ve bunun düzenli bir ödeme olduğu yöntemince ispat edilememiştir. Bu sebeple davacının prim talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda, şikayetçilerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararları yoktur. İlk Derece Mahkemesince, yukarıda bahsi geçen taşınmaz yönünden istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçiler aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir....
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde yer alan iddiaların hiçbirisinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, ... sayılı Kurul kararının 1. maddesinin Kuruma bildirilen net satış tutarlarındaki farklılıklardan kaynaklı düzeltme neticesinde uygulanan idari yaptırımın miktarına ilişkin olduğu ve ... sayılı Kurul kararının 3. maddesinin esasına yönelik bir değişiklik içermediği, idari para cezası oranlarının da aynı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/549 E. sayılı dosyasından yapılan keşif sırasında bilirkişiler taşınmazı incelerken, muhdesatları ile birlikte gördüklerinden taşınmaz bedelini de buna göre tespit ettiklerini, ilgili bilirkişi raporunda taşınmazın zemin + yapı değeri 1.861.333,52 TL, zemin + yapının asgari levazım değerinin ise 1.781.208,85 TL olabileceğinin tespit edildiğini, söz konusu davada mahkemece; ortaklığın satış sureti ile giderilmesine, satıştan elde edilecek gelirin davalıların tapu kaydındaki ve veraset ilamındaki payları doğrultusunda paylaştırılmasına, satış memuru olarak Beykoz İcra Müdürlüğünün atanmasına karar verildiğini, mahkemece verilen karar neticesinde davalı hissedarlar tarafından Beykoz İcra Müdürlüğünün 2022/2 Esas sayılı satış dosyası üzerinden satış işlemlerine başlandığını, mahkemede açılan işbu muhdesatın aidiyeti davasında müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu, nitekim satışına karar verilen taşınmazın üzerinde yer alan muhdesata ilişkin müvekkilinin mülkiyet...
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, protokolde satışı yapılacak tüp sayısı konusunda bir düzenleme yer almadığı, davacının kar mahrumiyeti talebinin yerinde görülmediği, birinci protokolde yer alan katkı payının da ikinci protokol ile kaldırılmış olduğu, bu nedenle davacının katkı payına ilişkin talebinin reddine, davacının davalıya kiralamış olduğu araçlardan....
Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise; istemi reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, kamu düzenine aykırılık oluşturduğundan süresiz şikayete tâbidir. Süresi içinde yapılmış olan satış talebi, alacaklı tarafından bir defa geri alınabilir. Bu durumda, satış talebini geri alan alacaklı ancak, haciz tarihinden itibaren kalan satış isteme süresi içinde yeniden satış isteyebilir (Prof. Dr...., İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.608). İİK 59. maddesi uyarınca bir işlemin yapılmasını isteyen alacaklı o işlemin yapılması için gerekli masrafı avansı olarak peşin olarak yatırmak zorundadır. Somut olayda, şikayete konu menkul üzerine 11/12/2014 tarihinde haciz konulduğu ve alacaklı tarafından 11/06/2015 tarihinde 1.000,00 TL satış avansı yatırılarak aynı tarihte mahcuz menkulün satışının talep edildiği görülmektedir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; satış ilanının borçluya 25.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun en geç bu tarihte satış ilanından haberdar olduğu, bu tarihten itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde satış ilanına yönelik şikayette bulunulmadığı, bu nedenle satış ilanında taşınmaz niteliklerinin hatalı ve eksik olarak gösterildiği, açık arttırma ilanında mahkemede alınan raporun taşınmazın değeri dışında dikkate alınmadığı hususlarının fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceği, borçlunun tüm taşınmazlara ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi isteminin aynı anda ve tek bir icra dosyası ile talep edilebilmesi gerektiği iddiasının ihalenin feshi davasında ileri sürülemeyeceği, satış ilanının elektronik ortamda ihaleden 1 aydan daha öncesinde yapıldığı, satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin %50'si ile satış ve paylaştırma giderini karşıladığı, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıllık...
olmadığı, gayrimenkulün satış ilanının elektronik ortamda ihaleden 1 aydan daha öncesinde yapıldığı, satış bedelinin gayrimenkulün muhammen değerinin %50'si ile satış ve paylaştırma giderinin üzerinde olduğu, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıllık yasal süre içerisinde satışın gerçekleştirildiği gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir....