Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile sözleşmeden kaynaklanan borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin resmi şekil şartlarına uyuşmadığı için geçersiz olduğunu,4077 sayılı yasanın uygulanma olanağının bulunmadığını,davanın bu haliyle Tüketici Mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmesinin gerekli olmadığını,şekil şartlarına uyulup uyulmadığının Tüketici Mahkemesince tartışılması gerektiğini,uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile sözleşme nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin resmî şekil şartlarına uyuşmadığı için geçersiz olduğunu, 4077 sayılı Kanunun uygulanma olanağının bulunmadığını, davanın bu haliyle tüketici mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, devre mülk satış sözleşmesinin resmî şekilde düzenlenmesinin gerekli olmadığını, şekil şartlarına uyulup uyulmadığının tüketici mahkemesince tartışılması gerektiğini, uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile sözleşmeden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tüketici mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin resmî şekil şartlarına uyulmadığı için geçersiz olduğu, 4077 sayılı Kanunun uygulanma olanağının bulunmadığı, davanın bu haliyle tüketici mahkemesinin görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye ticaret mahkemesi tarafından ise, devre mülk satış sözleşmesinin resmî şekilde düzenlenmesinin gerekli olmadığı, şekil şartlarına uyulup uyulmadığının tüketici mahkemesince tartışılması gerektiği, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olarak açılan davada ... Tüketici Mahkemesi ve... 2....
Noterliğinde düzenlenen 18.08.1989 tarihli 60590 Yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden iptalini ve davalılar adına tescilini talep ettiğini, ne var ki eldeki davaya dayanak olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin 18.08.1989 tarihinde düzenlendiğini; Sözleşmenin tarihine bakıldığında, 31 yıl önce tarafların murisleri arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden iş bu tapu iptal tescil davasının açılmasının açıkça iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, zira taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imza tarihi olan 1989 yılından bu yana ifa olanağına engel teşkil eden herhangi bir durumun mevzu bahis olmadığını; Antalya 1....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali veya tenkis isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan babaları...’nun, davalılara ... plaka sayılı ticari taksiyi ve ticari plakasını diğer mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla muvazaalı olarak satış göstermek suretiyle 07.11.2002 tarihinde devrettiğini ileri sürerek ticari plaka satış sözleşmesinin ve trafik sicil kaydının muvazaa nedeniyle iptali ile miras payı oranında adına tesciline,olmadığı takdirde saklı payının tenkisine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, devrin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olmadığını, mirasbırakanın kendilerinin taksicilik yapacağını düşünerek, davacının da onayını alarak ticari taksiyi sattığını ayrıca tenkis isteği yönünden bir yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Davacı vekili 879 parsel sayılı taşınmazın 2303/7180 payının satışı konusunda 04.06.2002 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalının dava konusu taşınmazın 2303/7180 payını 40.000,00 TL bedelle davacıya satışını vaadettiğini, taşınmazı teslim alıp iyi niyetli olarak kullanmaya başladığını, taşınmazın üzerine yaptığı yapıların değerinin açıkca arazinin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalı vekili satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığını zaman aşımı süresinin dolduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, resmi şekilde yapılmayan satış sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın şekle aykırılıktan dolayı reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 9.8.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.7.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesi uyarınca satışı vaad edilen payların iptali ile davacı adına tescili istemi ile açılmıştır. Mahkemece sözleşmede belirtilen bedelin bir kısmının ödenmemesi nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davaya dayanak yapılan 8.1.1999 günlü satış vaadi sözleşmesi re'sen düzenlenmiş olup, hukuken hüküm ifade eder biçimde düzenlenmiştir....
Davalı, fesih iradesinin bir yıllık süre içinde bildirilmediğini, davacıya ait taşınmazı, noterde yapılan satış vaadi sözleşmesinden yaklaşık bir yıl önce 3.10.2002 tarihinde haricen düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile 54.000.000.000 TL bedelle satın aldığını, düşük vergi ödemek amacıyla sonradan noterde yapılan sözleşmede bedelin düşük gösterildiğini, olayda muzayaka hali bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, tanık beyanları ile satış değeri ve taşınmazın ... değeri arasındaki nisbetsizlik birlikte değerlendirildiğinde, satıcının içinde bulunduğu muzayaka halinden yararlanılarak satışın yapıldığı kabul edilerek, 1.9.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 1.9.2003 tarihli noterde yapılan düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesinden önce, 3.10.2002 tarihinde aynı taşınmazlar için haricen satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır....
tarafından yapılan satış sözleşmesi ile kendisine ait kimlik bilgilerini kullanan kişiye satılmış olduğunu, ancak motosikleti satın alanın kendisi olmadığını, durumdan motosikletin vergi borcu nedeniyle kendisine ödeme emri gönderilmesiyle haberdar olduğunu bildirerek motosikletin satış sözleşmenin iptali ile önceki maliki davalı adına tesciline ve maddi tazminat ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı .. , motosikletini satmak için internete ilan verdiğini, kendisini arayan ... isimli kişinin ... geldiğini ve noterde yaptıkları satış sözleşmesi ile motosikleti satın aldığını, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, motosikletin mülkiyetinin geçişini sağlayan noter satış sözleşmesinde yer alan alıcı imzasının davacı ......