Bundan dolayı da taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tarafları "vaat alacaklısı" ve "vaat borçlusu" olarak ifade edilmektedir. 4. Öte yandan, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde amaç ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme (yeni bir sözleşme yapma) taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akit ise taşınmaz mal satımıdır. O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satım sözleşmesinde objektif bakımdan esaslı nokta olarak tarafların adları veya temsilci ya da vekillerinin kimlikleri, satım konusu taşınmaz ve nitelikleri, semen ve hukuki sebebin resmi şekilde düzenlenecek senette yer alması gerekir. 5. Satış vaadi sözleşmeleri ile ileride yapılacak asıl satım sözleşmesinin kurulması borcu altına girilir....
Kat 35 nolu bağımsız bölümde davacı adına kayıtlı 1/36'şar hissenin tapusunun iptali ile iptal edilen bu hisselerin davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Taraflar arasındaki 04.09.2011 tarihli 3 adet devremülk satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazlara ilişkin tapuların farklı tarihlerde davacıya verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, devri gerçekleştirilen tapunun, yapı kullanma izin belgesi olup olmadığı araştırılmaksızın devremülk satışına konu 04.09.2011 hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi 634 sayılı kat mülkiyetinin 57 ve 65. maddeleri ve TMK'nın 780 ve 781. maddelerine uygun olarak resmi şekilde düzenlenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmuştur....
Dayanılan 20.05.1985 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin vaad alacaklısı davacı, vaad borçluları ise ..., ..., ... ve ...’dır. Bu sözleşmede vaad borçluları olan ... 902/97760, ..., Sani ve ... 395’er/97760 hisse olmak üzere toplam 2087/97760 hisseyi «bakiye hisse uhdelerinde kalmak koşuluyla» 556/97760 payı ... ...’e, 498/97760 payı ... Balkan’a, 550/97760 payı ... ...’ya, 483/97760 payı ise davacı ...’ya satış vaadinde bulunmuştur. Görülüyor ki; davacı sadece satış vaadi borçlularından olan Sani’den değil, bunun dışında 483/97760 paya tamamlanacak şekilde ..., ./.. ... ve ...’den de pay satın almıştır. Davacı vaad alacaklısının satın aldığı pay tüm vaad borçlularına ait taşınmazlardaki hisselerde aranmalıdır. Bu bakımdan mahkemece 20.05.1985 günlü satış vaadi sözleşmesinin tek vaad borçlusu davalılardan ... gibi bu kişiye ait payın iptali ile davacı adına tescili doğru olmamıştır....
Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleşik dava; vekaletnamenin kötüye kullanılması suretiyle düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali, aksi taktirde tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davacı taraf tanıklarının taşınmazın 2006 yılında..... tarafından ...'e satıldığı beyan edildiği bu beyanlara davacı tarafın itiraz etmediği, bu durumda davaya konu edilen satış vaadi sözleşmesinin ..... vekaleten sözleşmeyi imzalayan ... ile davacı ...'in gerçek iradelerini yansıtmadığını, haricen satın alındığı iddia edilen taşınmazın devrini temine yönelik olduğu ve muvazaalı olduğu ve satış bedelinin de ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.05.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar ... ve ... davayı kabul etmişlerdir. Davalılar ..., ... ve ... satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olarak düzenlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece, dava konusu taşınmazın elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği ortaklığı çözülmeden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile ... iptali ve tescil isteminin reddine, davacının talebi ile bağlı kalınarak ....000TL'nin davalılardan tahsiline karar karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. ...-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin fazlaya dair haklarını saklı tutarak talep ettiği ....000 TL tazminatı ıslah yolu ile arttırdığına ilişkin bir dilekçesi bulunmadığından bu konudaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. ...-Sözleşme konusunun belirlenebilirliği ilkesine göre dava konusu taşınmazın satışı vaat edilen bölümünün belirlenebilir olması gerekir. Somut olayda; 03.....2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılar .... ... ..., ... ... ve ... ... tarafından davacı ...'...
ın vefatından sonra dava konusu 335 parsel üzerinde muris ... mirasçıları ... ve ... adına tescil edildiğini, satış işleminin gerçek olmadığını, muvazaalı olduğunu, bu vekaletnamenin kötüye kullanılmak suretiyle vekil ... ile davacı arasında yapılan tüm satış işlemleri ve satış vaadi sözleşmesi işlemlerinin iş birliği içinde danışıklı olarak gerçekleştirildiğini, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı taraf satış vaadi sözleşmesinin iptali için ayrıca dava açmış, ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/224 Esas, 2013/177 Karar sayılı ilamı ile; hukuki yarara ilişkin dava şartı bulunmadığından davalarının reddine karar verilmiştir. Mahkemece; davaya konu ... ....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; karşı dava satış vaadi sözleşmesinin ehliyetsizlik iddiasına dayalı iptali istemine ilişkin olup, asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş, hükmü karşı dava davacıları temyiz etmiştir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sözleşmenin iptali hususu değerlendirilmesi gerekir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 24.01.2014 tarihli ve 2014/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı eldeki davada daha önce aynı satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti talep yetkisi kazandığı, 5 sayılı parsel dışında 3, 8 ve 9 sayılı parsellerdeki davalı ...’ın satış vaadi sözleşmesine konu ettiği payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Başka bir deyişle, 25.3.2002 günlü satış vaadi sözleşmesinin 1577 ada 5, 3, 8 ve 9 parselleri ihtiva ettiği ileri sürülmektedir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma, özellikle bilirkişi raporu yetersiz olduğu gibi kurulan hüküm de infaza elverişli değildir. Uyuşmazlığın çözümü için 25.3.2002 günlü satış vaadi sözleşmesinin konusu olan 5, 3, 8 ve 9 sayılı parsellerdeki davalı ... payının ne olduğu duraksamasız saptanmalı, diğer davalıların durumu tartışılarak bunun sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince, devre mülk sözleşmesinin 4077 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa Kapsamında kaldığını belirterek görevsizlik yönünde karar vermiştir....