Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili 2005/295 Esas sayılı dava dilekçesinde; müvekkilinin imzaladığı 04.09.2000 tarihli sözleşme ile davalı ...’e ait daireyi satın aldığını, satış bedeli olarak kararlaştırılan 18.000 TL den 8.000 TL sinin davalıya ödendiğini ve dairenin zilyetliğinin teslim alınarak içerisinde çeşitli imalatlar yaptırıldığını, ancak davalının mülkiyetin devrine yanaşmadığı gibi müvekkili aleyhine açtığı tahliye davasının kabul edildiğini ve müvekkili lehine satış bedeli ödeninceye kadar hapis hakkı tanındığını ileri sürerek; dairenin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline, olmadığı takdirde satış bedeli olarak ödenilen 8.000 TL ile imalatlar bedeli olan 6.000 TL nin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihinde ulaştığı değerin tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 18.10.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep edilen alacağın...
Mahkeme tarafından davalı yüklenici .... nin davacı ile adi şekilde yapmış olduğu satış sözleşmesinin şahsi hakkın devri mahiyetinde olduğu, yasalar gereği bunun bir gayrimenkul satış sözleşmesi olmadığı, gayrimenkul satış sözleşmesi için gerek medeni kanun gerekse tapu kanunundaki şekli şartların yerine getirilmemiş olduğu anlaşıldığı belirtilerek 10.10.2013 tarihli sözleşmenin adi şekilde yapıldığından geçerli olmadığı belirtilmiş ise de arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda açıklık yoksa da bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı ....Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın .......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davaya konu 1 parsel sayılı taşınmazı izale-i şuyu satış dosyasında satın aldığını, ihalenin kesinleştiğini, ilgili tapu sicil müdürlüğünün taşınmazda maliye hazinesinin de payı olması nedeniyle tescilin yapılmayacağını bildirdiğini, oysa mülkiyetin ihale ile kendisine geçtiğini, hukuka aykırı olarak kararın infazı ve tapuya tescilden kaçınıldığını ileri sürerek, mülkiyetin tespiti ile taşınmazın tapuda adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
DELİLLER : Tapu kaydı, ihtarname, satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, yapı ruhsatı, delil listeler sunulan ve toplanan deliller. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesinin halen yürürlükte ve geçerli olduğunun tespiti ile tapu iptali ve ayıptan ari tescil istemine ilişkindir. Davacının istemi tapu iptali ve ayıptan ari tescil olup uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olduğu kuşkusuzdur. Tapu iptali ve tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin davalarda dava değeri dava konusu taşınmazın dava değerindeki gerçek değeridir....
Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır hükmünü içerdiği; Maddenin ilk cümlesi, mülkiyetin kazanılmasının tescille olacağını belirtmekte ise de son cümleden, tescilin, malikin tasarruf hakkı bakımından gerekli olduğu, bir başka deyişle, somut olaydaki gibi, akit tablosu düzenlenip imzalanan resmi satış sözleşme merasiminin tamamlanması sonucunda mülkiyetin kazanılmış olacağı, tapuya yazımın, ancak 3. kişiler bakımından bildirici mahiyette olduğu, tapuda düzenlenen resmi satış senedinin bu yönüyle satış vaadi sözleşmesinden ayrı bir özellik taşıdığı, satış vaadi sözleşmesi ileride taşınmazın devrini talep hakkı doğuran borçlandırıcı bir işlem iken, tapudaki satış senedinin tasarrufi bir işlem olduğu, aksinin, resmi satış senedi ile satış vaadi sözleşmesinin aynı hukukî kıymette olduğunun kabulü anlamına geleceği, bu nedenle, davacının 11/01/1990 tarih ve 102 sayılı satış işlemi ile mülkiyeti kazandığı, ardından...
Davacılar vekili istinaf dilekçesiyle, Tavas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/198 Esas 2001/320 Karar sayılı ferağ icbar davasına ait karar incelendiğinde görüleceği üzere müvekkillerinin satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ümidin yitirilmesinin söz konusu olmadığını, kararın gerekçesinin sadece mülkiyetin iştirak halinde olması nedeniyle reddedildiğini, taşınmazın satılması, kamulaştırılması veya tapudan mülkiyetin terkin edilmesi gibi umudun müvekkiller tarafından mutlak anlamda tamamen yitirilmesi halinin gerçekleşmediğini, zamanaşımı süresinin henüz işlemeye başlamadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava satış vaadine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, taşınmazın 22/A çalışmaları ile 489 ada 33 parsel numarasını aldığı ve Mestan Gügün adına kayıtlı olduğu görülmüştür....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; harici satış sözleşmesi ile satın alınan 14 nolu dairenin bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline ilişkin bulunmaktadır. Mahkemece, bu çerçevede bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yanlış nitelendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bundan ayrı, taraflar arasında geçersiz de olsa, bir sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, uygulanacak zamanaşımı süresi BK.nun 125.maddesi (TBK. M.146) gereği 10 yıldır. Bu süre, davacının açtığı mülkiyetin tespiti ve tescil davasının kesinleştiği tarihte başlayacağından, davalının zamanaşımı def’i de yerinde değildir. İşin esasına girilerek sonucu dairesinde bir karar verilmelidir....
Mahkemece satış sözleşmesinin iptaline karar verilmesi doğru ise de, ancak mülkiyetin davacıya geçtiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, idari bir işlem olan Aracın davacı adına tesciline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi uyarınca kararın aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....
Değerlendirme 1.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2.Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK’nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. 3.Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.11.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılardan ... davayı kabul etmiş, davalı ..., ... ve ... davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir....