Tapu kaydından ve dosya kapsamından satış vaadi sözleşmesinin 1994 tarihinde düzenlendiği, kök muris Hafize'nin miras hissesinin intikalinin 15/01/2009 tarihinde gerçekleştiği, intikal sırasında satış vaadi borçlusu Ali Haydar'ın vefat etmiş olması nedeni ile adına intikal yapılmayıp doğrudan mirasçıları adına intikal yapıldığı, bu şekilde satış vaadi sözleşmesindeki iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüşmesi koşulunun gerçekleştiği ve ifa imkanının doğduğu, dolayısıyla davacının sözleşmenin ifasını yani tapu tescilini talep hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak İDM'ce yanılgılı olarak iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu yönde davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olup kararın kaldırılması gerekmiştir....
-TL asıl alacak 1.398,37.-TL (01.04.2015-14.07.2016 tarihleri arasında %10,5 değişen oranlarda ticari reoskont-avans faizi ) olmak üzere 13.490,37.-TL alacak için girişilmiş icra takibi olduğu görülmüştür. Bilirkişi ... ... havale tarihli raporunda sonuç olarak; davacı alıcının talebinin satıcının kullanım bedeli ve tazminat hakları dikkate alınarak belirlenmesi gerekeceği, davacı taraf kullanım beledi ( satılan davalı yeddin de kaldığı süre için uygun kira tespit ile) tazminat ve karşı tarafça yapılan icra masraflarını vs. mahsup ederek alacak talebinde bulunmaya hakkı olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır. Eldeki dava mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesinin feshi nedeniyle sebepsiz zenginleşilen miktarın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen Antalya ......
Davalı, davacıların dava dışı yüklenici ile akdettikleri satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydına şerh düşülmediğini, ancak kendisinin alacaklı sıfatı ile dava-dışı yüklenici şirket aleyhine yürüttüğü haczin 28.12.2007 tarihinde tapu kaydına işlendiğini, gerek satış vaadi sözleşmesinin gerekse icra takip dosyasının borçlusu olan yüklenici şirketin taşınmazdaki payına iptal - tescil davasından önce haciz konulduğunu, çekişmeli payları 18.09.2008 tarihinde, İ.İ.K.’nun 134. maddesi uyarınca cebri ihale yoluyla kazandığı mülkiyet hakkının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacıların dayandığı mahkeme ilamlarının kesinleşme tarihinden önce kesinlik kazanan cebri ihale yoluyla davalı tarafından iktisap edildiği, T.M.K.’nun 705/2. maddesindeki düzenleme karşısında cebri ihale sonucunda mülkiyetin tescilden önce kazanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 18.09.2012 gün ve 2012/7521-10421 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalılardan bir kısmının vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemenin, 29.12.2006 tarihli satışa konu taşınmazın dava konusu taşınmaz olmadığı gerekçesine dayalı davanın reddine ilişkin kararı, dairemizin 10.05.2007 tarihli ve 2007/3203-5370 sayılı ilamı ile son tapu kaydının mahkemece re’sen araştırılarak bulunması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur....
Açıklanan nedenlerle mahkemece, davaya konu satış vaadi sözleşmesinin düzenlenme tarihinin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi ile getirilen sınırlamaların yürürlüğe girdiği 09.02.2007 tarihinden önce olduğu, kanunun geriye yürümeyeceği gerekçesiyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu belirtilerek anılan parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 16.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkeme, yargılama sırasında satıcı davacı tarafından sunulan mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesinin, alıcının yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescil edilip edilmediğini kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Dairemizce sözleşmenin düzenlendiği Bakırköy 29. Noterliğine müzekkere yazılarak mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesinin alıcının yerleşim noterliğine sicile kaydedilmek üzere gönderilip gönderilmediği sorulmuş , Bakırköy 29. Noterliği tarafından sözleşmenin alıcının yerleşim yerinde bulunan Gaziosmanpaşa 3. Noterliğinin 12.12.2016 tarih ve 24959 yevmiye numarasında belirtilen mülkiyeti sicil defterinin 229.sayfasında 2016/126 sıra numarası ile tescil edildiği şeklinde cevap verilerek, cevap ekinde Gaziosmanpaşa 3. Noterliği'nin tescil bildirim yazısının sureti gönderilmiştir....
Aynı yasanın 283. maddesi gereğince davanın sabit olması halinde, 3. şahıs adına oluşturulan kaydın iptaline gerek olmadan dava konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanımak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi gerekir. Somut olayda takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere, satış işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, mülkiyetin intikali sonucunu doğuracak biçimde davalı 3. kişi üzerindeki kaydın iptali ile borçlu davalı ... adına tesciline biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinde hükmün HUMK'nun 438/411. madde uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasında yer alan "... İlçesi, ......
Gerçekten, kaynağını Borçlar Kanununun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin varlığı vaad borçlusunun mülkiyeti devir borcundan kaçınması halinde, vaad alacaklısına Türk Medeni Kanununun 716.maddesine dayanarak mülkiyetin hükmen tescilini talep yetkisi tanır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hükmünce on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaad edilen taşınmaz, sözleşme ile (somut olayda olduğu gibi) veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaad alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma” kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Mahkemece, ortaya konan bu saptamaların gözetilmesi suretiyle davanın kabul edilmesinde yasaya aykırılık yoktur....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin eski yöneticilerince, finansal kiralamaya konu olan... plakalı aracın finansal kiralama sözleşmesinin süresi dolmadan kati satış sözleşmesi ile 100 TL bedelle davalıya satıldığını, araç satışının müvekkili şirketin faaliyet alanı dışında olduğunu, söz konusu satış işleminin geçersiz olduğunu ileri sürerek, finansal kiralamaya konu araca ilişkin yapılan kati satış sözleşmesinin iptali ile ... plakalı aracın mülkiyetinin müvekkili şirket adına tespitine, aracın mülkiyetinin davalı tarafından üçüncü şahsa devri halinde, yapılan satışın geçersizliğinin tespiti ile aracın tespit edilecek rayiç bedelinin şimdilik 10.000,00 TL'sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.02.2004 gününde verilen dilekçe ile mülkiyetin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.03.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 5552 ada 2 parsel sayılı taşınmazda dava dışı Yakutiye Belediyesine ait payın bedelini ödemesi karşılığı davalının yapmakta olduğu binalardan üçüncü kat 14 numaralı bağımsız bölümün adına tescilinin kararlaştırıldığını, edimini yerine getirdiği halde davalının adı geçen taşınmazı üçüncü kişilere devretmeye hazırlandığından ihtiyati tedbir kararı verilerek mülkiyetin tespiti ile adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....