Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacıya arsa payı değil daire satışı vadedildiğini, satış vaadi sözleşmesinde kat irtifakının kurulmasından sonra devir işleminin yapılacağının belirtildiğini, taşınmazda kat irtifakı kurulmadığı gibi, davacıya satışı vadedilen dairenin arsa payının belli olmadığını ve belirlenebileceği bir kriter olmadığını, davacı ile müvekkili arasında resmi şekil şartına uygun usulünce düzenlenmiş bir sözleşme olmadığından müvekkilinin arsa payı devir yükümlülüğünün bulunmadığını ve arsa payının devrinin de mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebinde bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu ve satış vaadi sözleşmesinin mülkiyetin nakli için elverişli bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

    Mahkemece, davanın kabulü ile, taraflar arasındaki...Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi başlıklı AD01-0486 nolu 24/05/2015 tarihli, 13.725,00-TL miktarlı sözleşmenin iptaline, bu sözleşme sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığına, bu sözleşme sebebiyle davacının ödediği anlaşılan 13.725,00-TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 11/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin iptali, sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapunun dava tarihinden önce 13.07.2015 tarihinde davacıya verildiği görülmüştür....

      Dosyanın incelenmesinden; ecrimisil istemine konu taşınmazın restoran ve kafe olarak kullanılmak üzere 1.11.1995-1.11.2000 dönemi için davalı idarece davacıya kiralandığı, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünde; kira dönemi sonunda herhangi bir tebligata gerek kalmadan kiracının taşınmazı tahliye edileceği, aksi halde 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi uyarınca tahliyesinin sağlanacağının kurala bağlandığı ve bu hususun taraflarca kabul edildiği, dördüncü yılın kira bedeli nedeniyle taraflar arasında uyuşmazlık çıkması üzerine , Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünce, kiracının belirlenen kirayı ödemek istememesi halinde 2886 sayılı Kanunun 62. maddesi uyarınca sözleşmenin fesh edilmesinin istenildiği, … Defterdarlığınca da … Mal Müdürlüğüne bu yönde işlem yapmasının bildirdiği, kira sözleşmesinin feshedildiğinin 3.3.2000 tarihli, 471 sayılı işlemle bildirilmesinden sonra davacının bu kira sözleşmesinin tespiti, müdahalenin men-i ve muarazanın önlenmesi için ......

        Davalı, davacıların bakiye bedeli zamanında ödemediklerini ve satış vaadi sözleşmesinin 25.12.2002 tarihli ihtarname ile feshedildiğini savunmuş, birleştirilen davada ise, satış vaadi sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada ise, satış vaadi sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile elatmanın önlenmesi isteminin reddine, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı-davacı ...’ın tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2- Davacı- davalılar ... ve ... temyiz itirazlarına gelince; Davacılar dava konusu bağımsız bölümleri davalı ile yaptıkları 12.02.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak kullanmaktadırlar....

          Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır" şeklinde düzenleme getirilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler doğrultusunda Yargıtayın istikrar kazanan emsal içtihatları da; "önalım hakkının, payın üçüncü kişiye satılması halinde kullanılabileceği, mülga 743 Sayılı Kanun ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda öngörülen azami (mülga 743 Sayılı Yasada 10 yıl, halen yürürlükte olan 4721 Sayılı Yasada 2 yıl) hak düşürücü sürenin satış tarihinden başlayacağı; satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılan tescil davası sonucu pay iktisabının da bir nevi satış olup, mahkeme ilamının satış akdi yerini aldığı; tescil ilamının kesinleşmesi ile mülkiyet hakkı iktisap edildiğinden şuf'a hakkının bu tarihte doğduğu ve azami hak düşürücü sürenin başlangıcının tescil ilamının kesinleşme tarihi olduğu" yönündedir....

            Asansör Ltd.Şti.nin devamı niteliğinde olduğunu, satış ile mülkiyetin 3.şahıs müvekkiline geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı ... Dünyası Ltd.Şti.davaya cevap vermemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalılardan ... Ltd.Şti.ile yaptığı finansal kiralama sözleşmesinin İzmir 21.Noterliği Özel Siciline tescil edildiği, böylece üçüncü kişilerin finansal kiralamaya konu mal üzerinde aynı hak taleplerinin, kiraya veren davacıya karşı ileri sürülmesinin olanaklı olmadığı, davalı ... Ltd.Şti.nin üçüncü kişinin iyiniyetinden bahsetmesinin mümkün olmadığı, diğer davalıların da sözkonusu malların bu şekilde icra kanalıyla satılmasında elbirliğiyle hareket ederek davacıyı zarara uğrattıkları, her üç davalının da davacıya ait menkul malların kiracı olan ... Ltd.Şti.nde bulunması gerekirken, icra kanalıyla davalı ......

              Alacaklı tarafından borçlu T4 hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde mülkiyeti borçlu adına kayıtlı olan 34 XX 107 plaka sayılıcı araca 10/05/2021 tarihinde haciz konulduğu, davacının 08/10/2020 tarihli noterde düzenlenen mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi uyarınca alıcının (borçlunun) ödemeleri yapmayarak temerrüte düşmesi nedeni ile mülkiyetin geçmediğinden bahisle istihkak iddiasında bulunduğu görülmektedir. Ereğli (Zonguldak) 2. Noterliğinin 08/10/2020 tarihli, 9148 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde hazırlanan satış sözleşmesinin incelenmesinde, satıcının davacı T1 alıcının takip borçlusu T4 olduğu, Mahkemece sorulması üzerine ilgili noterlikten verilen cevapta sözleşme konusu işlemin özel sicil defterine kayıt ve tescil edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır....

              Asliye Hukuk Mahkemesinde 2006/181 Esas numaralı mülkiyetin tespiti davası açtığını, mülkiyetin tespiti davasında sulhname değerlendirilerek 880 nolu parselin mülkiyetinin ... adına tespit edildiğini, avukat ...’nın Avukatlık yasasına aykırı davrandığı gibi, geçersiz sulh sözleşmesi ile aleyhe ve fakat davalı lehine tespit kararı verdirdiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle sulhnamenin iptaline, ... adına tespitli bulunan ... ... İlçesi ... Köyünde kain 880 nolu parseldeki davalı üzerine olan mülkiyetin iptaline, kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, dava sırasında vefat etmesi nedeni ile mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir....

                Mahkemece davacıların dayanağı olan satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali tescil ve müdahalenin önlenmesi davalarına ilişkin olarak verilen kararların kesinleştiği, dava konusu taşınmazların davalılara ait olduğunun kesinlik kazandığını gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; dava konusu 317 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin satış vaadi alıcılarından ...’ın dosya içerisindeki veraset belgesine göre mirasçıları ... ve ... davada davacı olarak yer almamıştır. Bu kişiler yönünden taraf teşkili tam olarak sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

                  in 29.07.2013 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 250.000 TL bedel karşılığında aynı parseller üzerindeki miras hak ve hisselerini davacıya sattıklarını ve en son 09.04.2014 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...'in 30.000TL bedel karşılığında davacıya aynı parselleri sattığını ancak şimdiye kadar iştirak halinde mülkiyet olması nedeniyle ... iptal ve tescil istenemediğini, ancak dava tarihi itibari ile iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüşmesi nedeni ile satış vaatlerine ayrı ayrı konu edilen 10337 ada 2 parsel, 10344 ada 1 parsel, 10510 ada 1 parsel, 6305 ada 1 parsel, 8872 ada 1 parsel, 7360 ada 1 parsel, 5719 ada 1 ve 2 sayılı parsel ile 73 parsel sayılı taşınmazlarda davalılara ait hisselerin iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Davalılar vekili ... cevap dilekçesinde; davayı kabul ettiğini beyan etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu