Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"Borçlar Yasası'nın 96. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için alacaklının bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuskusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.)....

    İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasındaki satış sözleşmesinin temlik hükümleri gereğince geçerli olduğu, yüklenici...A.Ş tarafından sözleşmenin kararlaştırılan tarihte ifa edilmediği, Meram Belediyesi ile ...arasında sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedilmesi neticesi ifasının da mümkün olmadığı, davacı tarafından da sözleşmeden dönüldüğü, yüklenici...... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, ... aleyhine Konya 1....

      Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında barter ilişkisi bulunduğu, 961,70 TL tutarındaki davacı faturası dışında tüm faturaların ve davalı tarafından yapılan tüm ödemelerin her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, defter kayıtları arasındaki farklılığın davalı yanın barter kapsamında fatura tutarlarının %50'lik kısmı olan 96.859,68 TL'yi hesaplarına davacıyı borçlandıracak şekilde kaydetmesinden kaynaklandığı 30.04.2009 tarihli protokolün 4,5,6. maddesi uyarınca davacı satıcının soyut alacağını barter havuzuna karşı ileri sürebilmesi için gerekli olan barter çekini düzenleme yükümlülüğünün davalı alıcıya ait olup, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayamadığından davalının borca aykırı davrandığının kabulü ile barter çeki düzenlemeyen hallerde barter sözleşmesinin ifa edilememesine bağlı olarak satış sözleşmesinin ayakta tutulması ile barter çeki düzenlemeyen davalı alıcının satış sözleşmesinden doğan semen borcunu ödemesi gerektiği...

        İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında kararlaştırılan tekne satış sözleşmesinin feshedilmesinden kaynaklı olarak uğranılan zararın denkleştirici adalet ilkesi kapsamında hesaplanarak davalıdan tahsili istemine ilişkindir....

        Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Müspet zarara ilişkin tazminat isteminin dayanağı Türk Borçlar Kanunu'nun 112. maddesidir. Buradaki borcun nedeni yüklenicinin taahhüdünü ihlal etmesidir....

        Bir bakıma denilebilir ki, temlik işleminin öğrenildiği ana kadar temlik sözleşmesinin dışında olan ve işlemin tarafı olmayan arsa sahibi temlik işleminden haberdar olunca temlik işleminin tarafı olur ve arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan haklarını ona karşı (üçüncü kişiye) ileri sürer hale gelir ve ifa isteğini reddedebilir. Örneğin, karşılıklı borç yükleyen ... sözleşmesinden kaynaklanan borç kısmen veya tamamen yüklenici tarafından yerine getirilmeden yüklenici şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmiş ve üçüncü kişi ifa istemişse arsa sahibi yüklenicinin öncelikli borcunun varlığını bildirerek temlik yoluyla kazanılan borcunu ifadan kaçınabilir. Burada BK m.81 borçluya (arsa sahibine) ödemezlik defini kullanma yetkisini vermektedir....

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunun resmi şekilde yapılması gereken devremülk satış sözleşmesinin iptali olup, talebin bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ödenmesi talebine ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince yetkisizlik kararı verildiğini, ancak davacı taraf olarak tapu iptali ve tescil taleplerinin bulunmadığını, mahkemenin sözleşmenin iptaline karar verip, bedelin iadesine hüküm kurmasının yeterli olduğunu, karşı taraf isterse yeni dava veya karşı dava açıp, sözleşme iptal edildiğinden gayrimenkulün tapusunu isteyebileceğini, ancak karşı tarafın böyle bir talebi olmamasına rağmen mahkeme tarafından taleple bağlı kalınması gerekirken, talepten fazlaya hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, devremülk satış sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir....

          Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Satış vaadi sözleşmesinde, sözleşmenin herhangi bir nedenle aynen ifa edilememesi sonucu, vaat alacaklısının zarara uğrayacağı açıktır. TBK’nın 112. Maddesi “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” hükmünü içerir. Buna göre vaat borçlusunun, vaat alacaklısının zararını tazmin etmesi gerekir. Vaat borçlusunun sorumlu olmasının nedeni sözleşmeyle yükümlendiği taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akde dayanır. Buna “akdi tazminat”, sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denir....

            Davalılar satış vaadi sözleşmesinin vekil aracılığı ile yapıldığını, vekilin görevini kötüye kullandığını, gerçekte satış olmadığını, kaldı ki vekile dayanak vekaletname ile annelerinden kendilerine intikal edecek hisselerin devrine dair yetki vermediklerini, sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan 2 no’lu bağımsız bölüm ile ilgili temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

              Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

                UYAP Entegrasyonu