Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE Dava, satış sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı ödenen paranın geri iadesi istemine ilişkindir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz....

    Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olaya gelince; satış vaadi sözleşmesiyle davalıların murisi ... dava konusu taşınmazdaki murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat etmiş olup, tapu kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın 345/9726 hissesinde ... murisi ... mirasçılarının elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

      Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Uyuşmazlığa gelince; satış vaadi sözleşmesi ile davalı taraf 11 parsel sayılı taşınmazdaki murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat etmiş olup, ... kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın 18/32 hissesinde muris ... mirasçılarının elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığından, erken açılmış bir dava söz konusu olduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

        Zira, kiralayan, önce otel için yatırım izni alacak, kiracısı olan davacıyı Milli Emlak Müdürlüğüne bildirecek, bundan sonra kiracı olan davacı kiralanan yerde açık içki satışı için izin alacaktır. Dosya kapsamından kiralayan davalının otel için yatırım izni aldığı, ancak kiracısı olan davacıyı Milli Emlak Müdürlüğüne bildirmediği sabittir. Her ne kadar davalı ... karşı davacı kiralayan davacıya gönderdiği ihtarlarında kiralananın teslimi için kiracı davacının içki satışı izni alması gerektiğini bildirmişsede, B.K.nun 81 maddesi hükmünce öncelikle borç kendisine ait olduğundan kendi borcunu ifa etmeden karşı taraftan borcunu ifa etmesini isteyemez. Kaldi ki; kiralanan restoran-bar kiracı davacıya teslim edilmeden ondan içki satış izni alması beklenemez. Buraya kadar yapılan açıklamalarda görüleceği üzere, öncelikli borç kiralayana ait iken yerine getirilmemiş, kiralanan yerde içki satış izni alınması için kiralananın teslimi gerektiği halde teslim de yapılmamıştır....

          Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

            MAHKEMESİ Dava, hizmet sözleşmesine konu işin özenle ifa edilmemesinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. ....02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun ....maddesiyle ... Yasasının ....maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının ... ....... Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle ... ....... Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve devre mülkün teslim edilmemesinden kaynaklı cezai şart istemiyle eldeki davayı açmıştır....

                Şirketi ile davalı arasındaki sözleşmenin son sayfasında davalı firmanın kaşesinin mevcut olduğu, davacı ve davalı arasında 24/06/2014 tarihinde Kemal Bey Teknesi Satış Sözleşmesi düzenlendiği, aynı tarihte dava dışı ... firması nezdinde protokol imzalanarak bunun barter işlemine konu edildiği, anılan işleme ilişkin belgelerdeki hiç bir imzaya itiraz söz konusu olmadığından tarafların hür iradeleri ile karar verdiklerinin kabul edilmesi gerektiği, davacının 39.000 USD tutarındaki barter çekini Kemal Bey Teknesi Satış Sözleşmesinin 3. maddesi gereğince davalının ... nezdindeki hesabına 26/06/2014 tarihinde alacak kaydettirdiği, satış sözleşmesi gereği teknenin teslim tarihinin 04/07/2014 olarak belirlendiği ve bu tarihe kadar bedelin davalı hesabında blokede tutulduğu, davalının tekneyi teslim etmemesi nedeniyle gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine davacının ilamsız icra takibi başlattığı, takibe itiraz edilmesi nedeniyle davanın açıldığı, faiz hesaplamalarında 23/09/2014 tarihinin...

                  Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/14132 Esas, 2019/6133 Karar sayılı ilamı) Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için satış vaadine konu gayrimenkulün sözleşmede belirtilmesinde zorunluluk bulunmamaktadır. Taşınmazların belirli veya belirlenebilir olması gerekli ve yeterlidir....

                  Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

                  UYAP Entegrasyonu