Davacı vekili tarafından 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeni ile tazminat talep edilmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkiline sigortalı konutun bitişik dairenin terasından sızan sular nedeni ile hasar gördüğünü, 4.028,37 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı ...'in bitişik dairenin maliki, diğer davalı şirketin ise bitişik dairenin müteahhidi olarak zarardan sorumlu olduğunu açıklayıp ödenenin rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, zararı kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır....
Ancak, her ne kadar dava dilekçesinde "dairenin yaptırılarak teslimi, bu mümkün olmaz ise 10.000,00 YTL tazminat" şeklinde talepte bulunulmuş ise de; yargılama sırasında davacı tarafça açıklanan istemlerin esasen diğer üyelerin konutlarının tamamlanıp kendilerine teslim edildiği halde davacının konutunun yaptırılmadığı iddiasına dayalı olarak, davacının konutunun da yaptırılması ve teslimi, bu mümkün olmaz ise konutun bitirilmesi için gereken giderin davacıya ödenmesi şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davadaki istem, konutun tapusu ile birlikte mülkiyetinin davacıya teslimi değildir. Tahsis anlamında dairenin teslimidir. Terditli ikinci istem de konut bedeli yerine tazminat değil, konutun tamamlanması için gereken paranın ödenmesi istemidir. Bu durumda davadaki istem, esasen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. maddesi kapsamında olup, anılan hükme göre kooperatif ortaklarının kabul edilen esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler....
Açıklanan nedenlerle; dava konusu sigortalı konutun bulunduğu 8 katlı binada yer alan tüm konutlar için aynı gerekçelerle davacının tazminat talep ettiği ve her bir konuta ilişkin istemin farklı tahkim dosyasında incelendiği gözetilerek, dosyaların birbiri ile irtibatı da sağlanıp diğer dosyalarda alınmış raporların dosyaya kazandırılması ve binaya ait yapı ruhsatı- proje vs. belgelerin ilgili yerlerden temin edilmesinden sonra; konusunda uzman 1 jeoloji mühendisi, 1 inşaat mühendisi ve 1 sigorta hukukçusundan oluşan bilirkişi heyetinden (bina yıkım işleminin gerçekleştirilmemiş olması halinde yerinde inceleme de yapılarak), sigortalı konutun riskli ve ağır hasarlı olarak tespitine neden olan hasarlarının, davaya konu deprem olayının doğrudan etkisiyle mi yoksa binanın yapısal özellikleri (yapım eksiği) ile zaman içinde ortaya çıkan yapısal bozulmaları nedeniyle mi meydana geldiğinin tespiti, depremin doğrudan etkisiyle hasarın oluştuğunun saptanması halinde ZDS Genel Şartları ve ZDS poliçesi...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin hiç çalışmadığı, ortak konutun ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına karşı birden fazla kez hakaret ettiği, ortak konutun kilidini değiştirdiği, kadının ise erkeğe birden fazla kez hakaret ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ağır kusurlu olan erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Gerek TBK 58 ve gerekse de TMK 24`de, kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenilebileceği öngörülmüştür. Bu düzenlemeler, malvarlığına ilişkin zararları içermez. Şüphesiz, malvarlığına yönelik eylemler de, kişiyi az veya çok üzüntüye düşürebilir. Ancak, böyle bir nedenden kaynaklanan ihlaller, manevi tazminat yolu ile giderim kapsamında düşünülemez. Dolayısıyla somut olayda manevi tazminata hükmetme koşulları oluşmadığından, Mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, hizmet kusuru gerekçesi ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmüştür....
Açıklanan nedenlerle; davaya konu villada mevcut ve süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğu açık ayıplar nedeniyle, davacının, talep ettiği 39.365,08- TL 'nin, 10.000- TL sinin 23/11/2015 olan dava, bakiye 29.365,08- TL sinin 08/10/2019 olan ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı T4 den alınıp davacıya verilmesine; Davalılar T6 ve TMSF' nin, davaya konu sözleşmede taraf olmadığı dikkate alındığında, eldeki davada bu davalılara husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla, bu davalılar yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine; davacı tarafından, somut ihtilaf nedeniyle, kişilik haklarının zarara uğradığı ispat edilemediğinden, manevi tazminat talep etme koşulları oluşmadığı göz önüne alınarak, manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak, emsal İstanbul 19. Bölge Adliye Mahkemesi'nin 2019/2146 esas, 2022/772 karar, İstanbul 19. Bölge Adliye Mahkemesi'nin 2019/598 esas, 2022/221 karar, İstanbul 18....
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkili ile davalı kooperatif arasında 29.06.2004 tarihli “tahsis ve satış protokolü” yapıldığını, bu protokole göre müvekkilinin kooperatiften bedelini peşin ödeyerek bir daire satın aldığını, müvekkilinin edimini tam olarak yerine getirdiğini, protokolün b bendi gereğince konutun süresinde teslim edilmemesi halinde aylık kira bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, konutun halen teslim edilmediğini ileri sürerek, konutun teslim edilmesi gereken 29.06.2006 tarihinden 29.06.2009 tarihine kadar geçen üç yıllık süre için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 6.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile de tazminat taleplerini 11.771,89 TL'ye arttırmıştır....
Buna göre hasarın, sigortalı konutun bulunduğu binanın fena yapılmasından kaynaklandığı anlaşıldığından, hasar ile davalının sorumluluğu arasındaki illiyet bağı kesilmiştir. Zira, sigortalı konutun bulunduğu binadaki kaçak kanalizasyon bağlantısının yapılmaması veya yapılan bağlantının usulüne uygun olarak yapılması halinde, dava konusu hasarın meydana gelmeyeceği belirlenmiştir. Dolayısıyla, 818 sayılı BK'nun 58. maddesine göre, meydana gelen hasardan, davalı ... sorumlu tutulamaz. Bu nedenle, usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/10/2020 NUMARASI : 2020/21 ESAS - 2020/425 KARAR DAVA KONUSU : MALIN AYIPLI OLMASINDAN KAYNAKLANAN ALACAK KARAR : Denizli 4....