Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davaya dayanak gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde özetle; ... 3. Noterliğinin 31.10.1986 tarih ve 31017 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde, davalı ... ile kendi adına asaleten ve ... adına vekaleten ...’in “…murisleri ... oğlu, ...’in vefatı ile kendilerine intikal edecek olan ..., Merkez, ... köyünde 326, 496, 497 parsel numaralı taşınmazlardaki hisselerini…” ; ... 1. Noterliğinin 29.02.1988 tarih ve 14832 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde, ... adına vekaleten ...’in “...müvekkilinin murisi ... oğlu, ...’in vefatı ile diğer vereseler yanında müvekkiline de intikali lazım gelen ..., Merkez, ... (...) köyündeki 329, 330, 331 parsel numaralı taşınmazlardaki hak ve hisselerinin tamamını…” ; ... 3....

    Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına İlave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Eğer satış vaad edilen taşınmaz tapusunda temliki tasarrufu engelleyen kayıt varsa veya 3194 sayılı İmar Kanunun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde satış vaadinde bulunulmuşsa veyahutta vaade konu taşınmaz bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olmuşsa bu gibi hallerde de sözleşmenin İfa olanağının varlığından söz edilemez. Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanununun 1009 maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi mümkündür ki; böylece, sözleşme alacaklısı, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürebilme olanağını kazanır....

      Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Somut olayda, dava konusu ... 1. Noterliğinin 11.12.1996 tarihli ve 19307 yevmiye no'lu düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin üçüncü sayfasında, taşınmazın zilyetliğinin vaat alacaklısına devredildiği belirtildiğinden zamanaşımı savunması ve bu yöndeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca, mahkemece bedelin ödenmediği kabul edilmiş ise de davalı tarafça bu yönde bir iddia ileri sürülmemiştir. Kaldı ki satış vaadi sözleşmesinin üçüncü sayfasında satış bedelinin tamamının tahsil edildiği belirtilmiştir....

        borçlusu olan bir kısım davalıların murisi Fatma (Cengiz) Kümet'in 56/6144'er; yine satış vaadi borçluları olan ...'...

          Mahkemece, davacı ...’in açmış olduğu davanın açılmamış sayılmasına, 105 ve 33 sayılı parseller hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine, davacı ...’in açmış olduğu davanın kabulüne, 40 parsel sayılı taşınmazın malikleri arasında bulunan satış vaadi borçluları adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, diğer satış vaadi alacaklıları tarafından açılan davanın ise reddine dair verilen karar Dairemizce özetle, “...Dosyada mevcut mirasçılık belgesine göre ... oğlu ...’un mirasçıları arasında bulunan ..., davacı ...’e 40 sayılı parseldeki payı ile ilgili olarak satış vaadinde bulunmamıştır. Davalı ... ise bu kişinin mirasçısıdır. Dolayısıyla, satış vaadi borçlusu olmayan kişi adına olan payın satış vaadinde bulunulmuş gibi davacı adına tescili doğru değildir...” gerekçesi ile bozulmuştur....

            Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Gerçekten Borçlar Kanununun 213 ve ön sözleşmeye ilişkin 22.madde hükmünce taşınmaz mülkiyetini nakletme özelliğinden dolayı taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin geçerliliği resmi şekilde yapılması koşuluna bağlıdır. Yasadaki resmi senetten maksat yasaların yetkili kıldığı memur tarafından usulüne uygun tanzim ve tasdik edilmiş senettir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerini düzenleyecek olan resmi memur ise 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60.maddesi hükmünce kuşkusuz noterliktir. Zira, anılan yasanın 60. maddesi 3.bendinde noterlerin görevleri arasında “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak” da bulunmaktadır....

              Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı ... iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....

                Noterliğinin 01/08/2001 tarihli ... yevmiye no'lu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesini arsa sahibi sıfatı ile imzaladığını; sözleşmeye göre davalının yapılacak olan A, B, C bloklarının tamamı ile H Blok üçüncü katta 4 adet, ikinci katın güney cephesinde 3 adet olmak üzere toplam 7 adet bağımsız bölümde hak sahibi olduğunu, davalının H Blok 2 kattaki 2 adet bağımsız bölümü ... 5. Noterliğinin 18/10/2001 tarih 7416 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile....'e satmayı vaat ve taahhüt ettiğini; ....'in de ... 5. Noterliğinin 08/11/2002 tarih ... yevmiye no'lu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile aynı bölümleri müvekkiline satmayı vaat ve taahhüt ettiğini, müvekkilinin tapuların verilmesi için ...'...

                  Diğer taraftan, tapuda şerhe ilişkin bir hüküm olmasa da satış vaadi sözleşmesine dayanan taraf sonradan kayda malik olan kişinin kötüniyetli olduğunu kanıtlamak suretiyle her zaman satış vaadi sözleşmesine dayanarak dava açabilir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davacı, davalı gerçek kişilerin murisi Hatice Türe'den 15.02.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 188 parsel sayılı taşınmazdaki hisselerini satın almış ve sözleşme 18.02.2002 tarihinde tapuya şerh edilmiştir. Bu şerh 5 yıl geçmesine rağmen maliki tarafından terkin talebinde bulunulmadığı için tapu kaydında halen görünmektedir. Bu haliyle davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin borçlusu Hatice Türe'nin mirasçıları tarafından 17.12.2008 tarihinde tapudan davalı S.S. Doğankent Turkuaz Villaları Konut Yapı Kooperatifine satılmıştır. Davalı kooperatif satış vaadi sözleşmesine konu payı satış vaadi şerhini görerek satın almıştır....

                    Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz. Somut olayda; davacı tarafından ... dışındaki davalıların kardeş oldukları, davacının satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakkını bertaraf etmek kastiyle ve kötüniyetle birlikte hareket ettikleri ileri sürülmüştür. Davalılardan ... satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesinden sonraki bir tarihte ve tapu sicilindeki satış vaadi şerhini de görerek dava konusu taşınmazı 27.06.2005 tarihinde tapudan satış yoluyla devralmıştır. Davalı ..., ... 5....

                      UYAP Entegrasyonu