Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLER : Tapu Kaydı, Belediye İmar Dosyası, Satış Sözleşmesi, Yetki Belgesi, Her türlü Delil DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde satış bedelinin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahlisi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı celp edilmiş olup 5 nolu bağımsız bölümün davalı T4 adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....

Mahkemece, davalılar Tapu Sicil Müdürlüğü ve ... aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı ... aleyhine açılan ifrazen tescil talebinin reddine, müşterek mülkiyet hükümlerine göre tapu iptal ve tescil talebinin kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, 495 parsel sayılı taşınmazın ... hissesine isabet eden tapu kaydının iptaline, 2000/42740 payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hükmü davalılardan Tapu Sicil Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir. Davacı yanın dayandığı, ... 2. Noterliğince tanzim olunan 17.12.2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine göre, ... Köyü, ... mevkiinde bulunan 495 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazda 11/20 pay sahibi olan ..., taşınmazdaki payına karşılık gelen miktardan 1000 m2.lik bölümü davacıya satmayı vaad etmiş ve bedelini peşin olarak almıştır. Dosya kapsamındaki, ......

    Bölge Adliye Mahkemesi’nin 05.07.2021 tarihli “kaldırma kararının” “Bozma” olarak nitelendirilmesi bu aşamada sonuca etkili görülmemiştir. 3-Dosya incelendiğinde; Borçlu/şikayetçi ...’in sair fesih nedenlerinin yanı sıra, satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği, İlk Derece mahkemesince, satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği, Karara karşı ihale alıcısı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesin’ce ihale alıcısının istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve yerine, davanın reddi ile davacılar aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir....

      Şikayete konu ..., 1130 parsel sayılı taşınmazın muhammen bedeli 6.975,00 TL olup, birinci açık artırmada 12.600,00 TL'ye satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, şikayetçinin, icra mahkemesine verdiği dilekçesinde, taşınmazın kıymetinin düşük olduğuna ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece, ..., 1130 parsel sayılı taşınmaza yönelik ihalenin feshi isteminin bu nedenle reddi gerekirken işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış olup, sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmüştür....

        -YTL.yi araç bedeli olarak kabul ettiği, davacının bu bedel üzerinde ödeme yaptığını kanıtlayamadığı, davacı tarafın aracın kullanılmamasından doğan zarar ile ilgili talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davalı ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, diğer davalı ... hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davaya konu ve harici satış sözleşmesine özellikleri yazılı aracın davacıda olup olmadığı, davacıda ise birlikte ifa kuralı gereği iade edilmesi gerektiği hususu gözden kaçırılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

          aleyhine 13.07.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davada tapu iptali, tescil talebinin reddine tazminat talebinin kabulüne, birleşen davanın kabulüne dair verilen 22.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı davalı ... ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava 06.04.2006 ve 24.04.2006 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine dayanılarak tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise tazminat alacağı istemine ilişkindir. Davalılardan ..., 1586 ada 3 sayılı parselde 65/401 pay sahibi ...’in kendisi dışında başkaca mirasçısı da bulunduğunu, elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğundan sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığını, kararlaştırılan bedelin eksik ödendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur....

            - K A R A R - Davacı vekili dava dışı borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde üst sıraya alınan davalı bankanın haczinin düştüğünü, yasal süre içinde satış talebinde bulunan ve cüz’i miktarda avans yatıran davalının satışa yönelik başka hiçbir işlem yapmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili yasal süre içinde satış isteyerek avans yatırdıklarını, ancak satış taleplerinin aracın fiili haczi yapılmadığından icra müdürlüğünce ertelendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesi'nce davalı yanca bedeli paylaşıma konu aracın haczedildiği ve yasal süre geçmeden 19.09.2003 günü satış talep edilerek gerekli avansın yatırıldığı, fiilen haciz yapılmadığından satış talebinin reddine karar verildiği, bu nedenle davalı haczinin düşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Hukuk Dairesi'nin 20.02.2023 tarih ve 2023/566 E. 2023/393 K sayılı kararı ile istinaf başvurusunun İİK’nın 365/3 maddesi gereği reddedildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince temyiz talebinin de reddine karar verildiği, bu kez son kararın temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 2004 sayılı İİK'nın 363/1. maddesi ile aynı Kanunun bazı maddelerinde (m. 134/4, m. 97/5, m. 36/5 gibi), istinaf yoluna başvurulamayacak İcra mahkemesi kararları sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesince verilen (satış talebinin reddine dair memur işleminin iptali talebinin reddine ilişkin) karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğundan, İİK’nın 365/3. maddesi gereğince istinaf isteminin reddi kararı doğru olup, anılan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin son kararının onanması gerekmiştir....

                Somut olayda, icra mahkemesinin 2014/68-187 E-K sayılı ve 25.09.2014 tarihli kararı satışın durdurulması talebine ilişkin olup, İİK'nun 363. maddesinde sayılan temyizi kabil kararlardan olmadığından mahkemece alacaklının temyiz talebinin bu nedenle reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, temyiz isteminin reddine dair aynı mahkemenin 27.01.2015 tarihli ek kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. L.B....

                  CEVAP Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz üzerine 17.03.2016 tarihinde konulan haczin devamında bir yıl içerisinde satış talebinde bulunulduğu ve satış avansının yatırıldığını bu nedenle müvekkilinin satış isteme ve haciz sürelerinde hak kaybına uğradığından bahsedilemeyeceğini, ayrıca dava konusu taşınmaza ilişkin satış talebi yapılmadan ve satış avansı yatırılmadan önce davacının bu taşınmaz üzerinde malik olmadığını, bu nedenle iddialarının yersiz olduğunu, davacının muhammen bedele, satış ilanına veya tebligatlara ilişkin itirazının da bulunmadığını belirterek eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmayan davacının şikayetinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

                    UYAP Entegrasyonu