Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca TBK.'nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı) somut olayda, davacı vekalet sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmediğini, davalının özen borcunu yerine getirmediğini, bu nedenle doğan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek alacak isteminde bulunmaktadır....

    Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Davacı, davalılar ile Noterliği’nde 24.06.2004 günü düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalılara murisleri ...’den intikal edecek 4 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümdeki paylarının satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiği halde tapudan devir yapılmadığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiştir. Davalılar, davacının dayandığı sözleşmenin yükleniciyle inşaat yapılması amacıyla düzenlendiğini düşündüklerini, satış vaadi sözleşmesi olduğunu bilmediklerini, sözleşmenin hile ile düzenlendiğini, gabinin de söz konusu olduğunu, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gibi hile ile düzenlendiği, gabin de bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

      Ön ödemeli konut satış sözleşmesi,6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. (2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır. (3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz." şeklihde düzenlenmiştir. Ön ödemeli konut satış sözleşmesinin şekil şartı 6502 s.TKHK.nun 41.m.sinde;"Madde 41 (1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....

      'nın resmi internet sitesinin müşterilerine verdiklerin fiyat listelerinde kesin sipariş verilmesi halinde ifa tarihinde yürürlükte olacak azami satış fiyat listesindeki fiyatlar geçerli olacaktır. Bu nedenle aracın azami anahtar teslim satış fiyatı değişebilecektir şeklinde aydınlatma metninin bulunduğunu araç siparişi verilen ve kapora yatırına her müştekiye bu bilgilendirmenin yapıldığını, satış sözleşmesinde de bu ibarenin bulunduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Büyükçekmece ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2022 tarihli, ... esas, ... karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememizin ... esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, araç satış sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat davasıdır. Büyükçekmece .......

        Noterliği'nin 21.04.2006 tarih ve ... yevmiye sayılı Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshini talep ve dava etmiştir. Karşı davada davalı vekili, sözleşmeye konu binanın yapımına mücbir sebepler nedeniyle başlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

          Noterliği'nin 21.04.2006 tarih ve 21633 yevmiye sayılı Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshini talep ve dava etmiştir. Karşı davada davalı vekili, sözleşmeye konu binanın yapımına mücbir sebepler nedeniyle başlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

            Yukarıda da belirtildiği üzere satış vaadine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin davalarda elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....

            GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Müştekinin 06/11/2019 tarihli dilekçesinde ve aynı tarihli beyanında, arsasını iki daire karşılığında şüphelilere verdiğini, bu hususa ilişkin olarak sözleşme yapıldığını, ancak söz konusu dairelerin kendisine verilmediğini, şüphelilerin sözleşmeye konu daireleri vermeden ortadan kaybolduklarını, önceden planlı bir şekilde kandırıldığını, formalite gereği sözleşme imzalandığını, bu suretle dolandırıldığını,tapu müdürlüğüne başvurduğunda ise bir şekilde kendisinden satış için vekaletname alınarak taşınmazının şüpheliler arasında devredildiğini öğrendiğini belirterek şikayetçi olduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde "taraflar arasındaki uyuşmazlığın satış veya satış vaadi sözleşmesinde edimin ifa edilmemesinden veya eksik yada ayıplı ifa edilmesinden kaynaklandığı, bu durumun ceza soruşturmasına değil fakat hukuk davasına konu olabileceği, zira sözleşmenin kurulduğu sırada şüphelinin söylediği nitelikli yalan ve/veya senaryolaştırdığı...

              Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin bu özelliğinden dolayı borçlunun temerrüdü halinde alacaklının haklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 106. maddesinin somut olaya uygulanması gerekir. Anılan hüküm uyarınca satış vaadi borçlusu temerrüde düşmüşse vaad alacaklısı olan alacaklının (davacının) yasadan kaynaklanan üç ayrı seçimlik hakkı vardır. Bunlar; aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkı (BK m. 106/1), aynen ifayı reddederek ademi ifa sebebiyle müspet zararın tazminini isteme hakkı (BK m. 106/11), akdin feshi ve menfi zararın istenmesi (BK m. 106/III) hakkıdır....

                Diğer yandan, davalıların davadışı mirasçılarla müşterek malik bulundukları taşınmazlarda satış vaadi borçlusu davalıların murislerinin terekesi üzerinde elbirliği mülkiyet (iştirakli) halinde malik oldukları,davacıların 3 kişi konumunda olduğu, hal böyle olunca yukarıda yazılı nedenlerle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından eibirliği birliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceğinden dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin de dolmadığı sabit olduğundan davalı yanın bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Nevar ki; Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır....

                UYAP Entegrasyonu