Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, davalıların murisine ait taşınmazı noter satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, tapu devrinin yapılmadığını, açtığı tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek taşınmazın sözleşme tarihindeki ... değeri tespit edilerek faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinde gösterilen bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar varilmiş, hüküm davacı tarafınadan temyiz edilmiştir. Davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen 4.9.2001 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi resmi biçimde yapıldığı için geçerlidir.Davacı sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı uğradığı ... zararı davalılardan isteyebilir. Davacı talebinde taşınmazın sözleşme tarihindeki ... değerinin tespit edilerek ödetilmesini istemiştir. HUMK'nun 74.maddeye göre talebi ile bağlıdır....

    Toplanan delillere gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı kalmamış olup, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde davalı murisi Hülya Havancı’nın payının satışı vadedilmiş değildir. Doğrudan inşa edilecek binada Hülya Havancı’nın payına düşecek dairenin satışı vadedilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2001 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle geçerli sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı davacının gerçek değer talep etmesi mümkün ise de mahkemece davacının talebine bağlı kalarak hüküm kurulduğunun anlaşılmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 22.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verild...

      Ön ödemeli konut satış sözleşmesi,6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. (2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır. (3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz." şeklihde düzenlenmiştir. Ön ödemeli konut satış sözleşmesinin şekil şartı 6502 s.TKHK.nun 41.m.sinde;"Madde 41 (1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....

      Noterliği' nin 01.05.2001 tarih ve 02995 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesine ilişkin, anılan Noterliğin 2001 ve 2003 yıllan arasındaki işlemleri ile ilgili olarak noterlik ve çalışanlar hakkında ciddi bir "usulsüzlük" iddiası bulunduğunu ve işbu iddiaya binaen yapılan soruşturmalar ve kovuşturmalar olduğunu, bu soruşturma ve kovuşturmaların henüz sonuçlanmamış olması, usulsüzlük iddialarının halihazırda giderilmemiş olması sebebiyle dava konusu olan ilgili noterlikçe düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğinin en temelinden etkileyecek olan bu iddiaların altında bir işlem yapmanın sağlıklı olmayacağının açıkça ortada olduğunu, bir diğer yandan dava konusu satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği görünen tarihte dava konusu taşınmaz olan 1946 numaralı parselin mülkiyetine ilişkin hukuki ihtilafların bulunduğunu, işbu ihtilaflı taşınmazın satış vaadine konu edilmesi işleminin hukuki geçerliliğinin irdelenmesi gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği 01.05.2001...

      Uyuşmazlık ve hüküm * paylı mülkiyete tabi taşınmazla ilgili, paydaşlar arasında yapılan, taşınmazın bakım ve ince işlerinin yapımına ilişkin sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan alacak istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay * 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay * 13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.09.2008 (Salı)...

        ün satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, adına isabet edecek payın taksiminin mümkün bulunmadığını, bu durumda ifa imkansızlığı nedeniyle davacının tescil talep edemeyeceğini, davacı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın ifraz ve parselasyon işlemi yapılamadığından satış vaadi sözleşmesinin geçersiz hale geldiği, bu nedenle tapu iptali ve tescilin bu aşamada mümkün olmadığı, satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği, davalılardan paydaş ...'a ait ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

          Borcun ifa edilmemesi borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder. Bu durumda borçlu ya borcu ifa imkanını kendi kusuru sonucu kaybetmiştir ya borcu ifa imkanına sahip olduğu halde haklı bir sebep bulunmaksızın ifadan tüm olarak kaçınmaktadır veya ifa etmiştir ama bu ifası noksandır, ayıplıdır ya da borçlu ifada kusurlu olarak gecikmiştir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu "kusurlu" kabul edilir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri muaccel borcun ifa edilmemesi sonuçlarını düzenlemektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin herhangi bir nedenle ifa edilmemesi sonucu vaat alacaklısı alacağını kısmen veya tamamen elde edemez. Dolayısıyla ifa yokluğu nedeniyle zarara uğrar. Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri uyarınca alacaklının zararının tazmini gerekir....

            Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde, vaat borçlusu olan taraf ileride yapılacak asıl sözleşmeyle sözleşme konusu taşınmazın zilyetlik ve mülkiyetini vaat alacaklısına devredecek olan gerçek veya tüzel kişi ya da kişilerdir. Vaat borçlusunun satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Ne var ki, ferağa icbar davasının açıldığı tarihte taşınmaza kayden malik olmalıdır. Aksi takdirde, dayanılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağından söz edilemez. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Dayanak sözleşmelerde bahsedilen 8313 m2 yüzölçümündeki 330 ada 616 sayılı parsel tapuda davalı şirket adına değil, ... ve ... ... adına paylı olarak kayıtlıdır. Başka bir deyişle şirket, davanın açıldığı tarihte taşınmazın maliki olmadığından, davacılar ifa olanağı bulunmayan sözleşmeye dayanarak mülkiyet aktarımı isteminde bulunamaz....

              Noterliği'nin 14962 yevmiye nolu 08.05.2018 tarihli sözleşmesi ile yeni bir düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığını, ikinci kez noterde düzenlenen sözleşme ile tarafların iradesinin dava konusu ilk adi yazılı şekilde düzenledikleri kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi yönünde birleştiğinin kabulü gerekeceği için dava konusu sözleşmenin hüküm ifade etmemesi konusunda tarafların anlaştıklarının görüldüğünü, bu nedenle davacı arsa payı sahibinin dava konusu ilk adi yazılı şekilde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini talep etmesini gerektirecek hukuki bir neden bulunmadığını, davacı tarafın sözleşmenin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklanan mahrum kalınan kar ile zararların tazminini talep ettiğini, tarafların ikinci kez noterde kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlemeleri nedeni ile iradelerinin dava konusu ilk adi yazılı şekilde düzenledikleri kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi yönünde...

              UYAP Entegrasyonu