Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda; satış vaadi sözleşmesi ve ek satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın tapu kaydında arsa vasfında olmasına rağmen davalı banka tarafından şube lokali olarak kullanıldığı, 27.06.2007 tarihli ek satış vaadi sözleşmesinin ikinci bendinde satış vaadine konu taşınmazda sözleşme bitiminden sonra 32 ay boyunca davacı tarafından davalı bankaya kiralama hakkı verildiği, 32 aylık süreden sonraki 5 yıl içinde her 2 tarafın üzerinde anlaşacağı kira bedeli ile bankaya kiralama olanağı tanındığı görülmektedir....
Mahkemece, bozma kararına uyularak dava konusu 540 ve 542 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur. Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince somut olayda; bir kısım davalılar vekili davaya cevabında dava konusu taşınmazla ilgili muhdesat iddiasında bulunmuş, mahkemece 08.07.2014 tarihli duruşma ara kararı ile davalı vekiline bir kısım davalıların aidiyet iddiaları nedeniyle mülkiyetin tespiti davası açılıp açılmayacağı hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmesine karar verilmiş, bir kısım davalılar vekili 30.09.2014 tarihli duruşmada evin bir bölümünün ve ağaçların ...'a ait olduğu hususunda tanık beyanlarına itibar edilmesini ayrıca mülkiyetin tespiti davası açmayacaklarını beyan etmiş, mahkemece bu beyana ilişkin vekilin imzasının alınmadığı görülmüştür....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden (6098 sayılı TBK m. 29) alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi (6098 sayılı TBK m. 237) ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin gerçekte taşınmaz mülkiyetinin ileride devredilmesi amacıyla değil alacağın teminatı olmak üzere yapılması halinde geçersiz olan bu sözleşmeye dayanarak mülkiyetin nakli talep edilemez....
Bu durumda, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali davası, hukuken geçersizliğinin tespiti niteliğindedir. Hem cebri tescil ve hem de sözleşmenin iptali davaları aynı satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Satış vaadi sözleşmesinin iptali davasında verilecek hüküm eldeki davayı etkileyeceğinden bu davanın bekletici mesele kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 20.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin geçerli olması için bu iki koşulun da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi genel olarak, alıcıya teslim edilmiş olmasına rağmen, satılan şeyin mülkiyetini, belli bir şartın gerçekleşmesine kadar alıcıda saklı tutan bir sözleşme türü olup, taşınırlarda mülkiyetin intikalinin teslimle gerçekleşeceği kuralının bir istisnasıdır. Somut dava bu kapsamda ele alındığında; taraflar arasında davaya konu aracın satışına ilişkin olarak İzmir 34. Noterliği'nin 09/08/2018 tarih, 50916 yevmiye nolu düzenleme şeklinde mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu sözleşme incelenmekle, Türk Medeni Kanunu'nun 764. Maddesinde öngörülen şekil şartlarını taşımakta olup, geçerli bir mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesi mevcuttur....
Bu sözleşmede, eser sözleşmesinin konusu olan inşaat yapma edimi ile taşınmaz satım sözleşmesindeki mülkiyetin nakli borcu bir araya gelmektedir. Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut bulunmamaktadır....
Noterliği'nin 26/02/2014 tarih 05407 yevmiye no ile düzenleme şeklinde mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satışın yapıldığı ve yapılan sözleşme noterliğe ait Mülkiyet Muhafaza Kaydıyla Satış Tescil Defterine kaydedildiği Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden davacı tarafından aleyhine açılan sözleşmenin iptali davası sonunda sözleşmenin iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği davacı ile davalılardan T15 arasında yapılan Adana 6....
Hemen belirtmek gerekir ki, gerek 1.4.1974 günlü ve ½ sayılı, gerekse 16.03.1990 günlü, ½ Sayılı İnançları Birleştirme Kararlarında açıkça vurgulandığı üzere üzere muris mavazaası “ Bir kimsenin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu'nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu olarak tanımlanmaktadır.” Gerçekten de tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi biçimde yapılması Medeni Kanunun 634. Borçlar Yasası'nın 213. maddesi, ve Tapu Yasası'nın 26. maddesi hükmü gereğidir....
Noterliğinin 20/09/2005 tarih, 68029 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığını, dava konusu satış vaadi sözleşmesinde, satış vaadinde bulunan vekil T6'nın sözleşmeye konu gayrimenkulü, "Mehmet Kavala'nın vefatı nedeniyle diğer mirasçılarla birlikte bana intikal etmesi lazım gelen..." olarak beyan ettiğini, oysa T6'nın vekil olduğunu, kendisine gayrimenkul intikalinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin Mehmet Kavala taşınmaz hissesi için verilmiş bir vekaletnamesinin de olmadığını, müvekkilinin Mehmet Kavala'nın mirasçısı olmadığını, bu nedenle dava konusu gayrimenkuller üzerinde Mehmet Kavala'dan gelen mirasçılık hak ve hisselerinin satış vaadi sözleşmesinin konusu olamayacağını ve tapuda devrinin de söz konusu olamayacağını, müvekkilinin T6'ya vermiş olduğu vekaletname ile böyle bir satış vaadi sözleşmesinin yapılamayacağını, yapılan satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin satış vaadi sözleşmesi sebebiyle hiçbir bedel almadığını, müvekkilinin T6'ya...
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; taraflar arasındaki "Düzenleme Şeklinde Mülkiyetin Saklı Tutulması Kaydıyla Satış Sözleşmesi"nden kaynaklanan araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Trafik sicil kaydının iptali ve davacı adına tescili işlemleri idari nitelikte olmakla birlikte dosya içeriğinden; davacının dava açmaktaki amacının, mülkiyetin kendisine ait olduğu iddiası ile davalı adına oluşturulan trafik sicil kaydının iptali ve araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek taraflar arasında mülkiyet uyuşmazlığının kanıtlanması durumunda sicildeki kaydın iptali ile tescile karar verilmeden mülkiyetin tespitine yönelik karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır....