Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapuya şerh verilerek güçlendirilmiş olunsa bile, satış vaadi sözleşmeleri asıl akit (satım akti) olmadığından, satış vaadi sözleşmesinin varlığı ileri sürülerek ön alım (şuf’a) hakkı kullanılamaz. Mahkemece yapılan bu açıklamalar dikkate alınarak, müdahilin ön alım hakkı iddiasıyla açtığı mülkiyetin hükmen tescili isteminin reddi doğrudur. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre müdahilin bütün, davalı ...’ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dosyada yer alan satış vaadi sözleşmesine konu 1315 sayılı parsele ait tapu kayıt örneğinden; davalı ...’ın taşınmazda 2750/32644 payı olduğu görülmektedir. 1315 sayılı parsel imar uygulaması sonucu başkaca parsellere ifraz edilmiştir....

    Mahkemece, Davanın KABULÜNE, Taraflar arasında tanzim olunan 29/10/2014 tarihli devre mülk satış vaadi sözleşmesinin iptali ile sözleşme nedeniyle verilen senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 29.10.2014 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, taraflar arasında 29.10.2014 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, davacının süresinde cayma bildiriminde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

      Mahkemece, Davanın KABULÜNE, 23/04/2014 tarihli İD02064 sözleşme nolu devremülk satış vaadi sözleşmesinin FESHİNE, Söz konusu sözleşme nedeniyle davacıdan alınan senetlerin İPTALİ ile, davacıya iadesine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 23.04.2014 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, taraflar arasında 23.04.2014 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, davacının süresinde cayma bildiriminde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Mahkemece, Davanın KABULÜNE, Taraflar arasında tanzim olunan 25/10/2015 tarihli devre mülk satış vaadi sözleşmesinin iptali ile sözleşme nedeniyle verilen senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 25.10.2015 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, taraflar arasında 25.10.2014 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, davacının süresinde cayma bildiriminde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

          Ayrıca, ... gerçekte satış yapılmadığı halde satış yapılmış gibi gösterilen ...'deki bu yazlığın tapusunu yine ...'a kredi aldıktan sonra ilk fırsatta bedelsiz iade edecektir.) ... ... köycivarı 9/64 arsa paylı, B blok 2 nolu bağımsız bölüm” ifadelerini içerdiği anlaşılmaktadır. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar....

            e vesayeten ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/06/2008 gününde verilen dilekçe ile mülkiyetin tespiti, araç kaydının iptali ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescilin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davaya konu aracın vesayet altındaki kısıtlı tarafından satın alındığını ancak resmi satışın davalı adına yapıldığını, bu nedenle araç mülkiyetinin gerçekte davacıya ait olduğunun tespiti, davalı adına olan trafik kaydının iptali ile davacı adına tesciline hükmedilmesini talep etmiştir....

              Mahkemece, taraflar arasında yapılan harici taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, bu nedenle tarafların birbirlerinden aldıklarını iade yükümlülüğü altında bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, takibin asıl alacak olan 56.778,90 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 56.778,90 TL nin % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2012/10507-21353 2-Taraflar arasında düzenlenen 6.6.2007 tarihli harici sözleşme ile davalı’nın kendisine ait 4 no’lu daireyi davacıya sattığı, satış bedeli olan 26.500....

                Davalı vaad borçlusu, satış vaadi sözleşmesinin alacağın teminatı olmak üzere yapıldığını ve geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Yargılamalar sırasında ..., satış vaadi sözleşmesinin kendisine ait borcun teminatını teşkil etmek üzere düzenlendiğini ileri sürerek davaya müdahil olarak katılmış , satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile davanın reddini istemiştir. Mahkemece, müdahale talebinin reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ile müdahil temyiz etmiştir....

                  Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen 2007/472 ve 2007/485 esaslarda kayıtlı davaların kabulü ile 09.03.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir. Hükmü, asıl davanın davacısı birleşen davaların davalısı ... ... temyiz etmiştir. Bilindiği üzere, kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri taşınmaz malların satımına ilişkin değil, ileride satış işlemi yapılmasına dair sözleşmelerdendir. Sözleşmenin vaat borçlusu olan tarafı edimini yerine getirmezse Türk Medeni Kanununun 716. maddesinden yararlanacak olan vaat alacaklısı mülkiyetin tescilini dava yoluyla isteyebilir. Asıl davada dayanılan 09.03.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesi şekil koşullarına uyularak yapıldığından hüküm ve sonuç meydana getirir. Kuşkusuz, satış vaadi sözleşmesinin de muvazaalı olarak yapıldığı ileri sürülebilir. Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır....

                    Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin iptali, şerhin terkini ikinci kademede tasarrufun iptali istemlerine ilişkidir. Davacı vekili, davalı ...’nın 15/02/2011 tarihinde .... 3. Noterliğinde 02618 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 284 Ada 1 parsel nolu taşınmazda bulunan 2/8 oranındaki payını davacıya satmayı vaadettiğini, taraflar arasında düzenlenen bu sözleşmenin imzalandıktan sonra 22/03/2011 tarihinde tapuya şerh edildiğini, ancak davalının davacının tüm taleplerine rağmen dava konusu taşınmazdaki payını davacı adına tescile yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Birleştirilen .....ahkemesinin 2015/154 Esas sayılı dosyasında davacılar ..... vekili, davalılar arasında düzenlenmiş ........

                      UYAP Entegrasyonu