Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVALI CEVABININ ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir şartları oluşmamış olduğunu, ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, tedbir talep eden tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlendiğini, somut olayda yaklaşık ispat koşulu dahi gerçekleşmediğini, dava konusu yapılan haberde bahsi edilen olayın verme hakkının sınırları içerisinde kalınarak hukuka uygun yayın yapıldığını, yayınlanan haberin haber niteliğinde olduğu ve sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde kaldığını, dava konusu yapılan haber bir bütün olarak incelendiğinde baştan sona objektif olduğu, haber verme ve kamuyu aydınlatma niteliği taşıdığı, davacıların kişilik haklarına zarar vermeye ve onları kamuoyu önünde küçük düşürmeye yönelik herhangi bir kasıtla hareket edilmediğinin de anlaşılacağını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar...

    DAVALI CEVABININ ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir şartları oluşmamış olduğunu, ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, tedbir talep eden tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlendiğini, somut olayda yaklaşık ispat koşulu dahi gerçekleşmediğini, dava konusu yapılan haberde bahsi edilen olayın verme hakkının sınırları içerisinde kalınarak hukuka uygun yayın yapıldığını, yayınlanan haberin haber niteliğinde olduğu ve sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde kaldığını, dava konusu yapılan haber bir bütün olarak incelendiğinde baştan sona objektif olduğu, haber verme ve kamuyu aydınlatma niteliği taşıdığı, davacıların kişilik haklarına zarar vermeye ve onları kamuoyu önünde küçük düşürmeye yönelik herhangi bir kasıtla hareket edilmediğinin de anlaşılacağını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar...

    Gerçekleşen bu durum karşısında, davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davalı-davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 4-Davalı-davacı kadının dava dilekçesinde yer alan maddi tazminat talebi Türk Medeni Kanunu 174/1. maddesi kapsamında olup boşanma davasının eki niteliğindedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma- Ziynet ve Takı Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, maddi tazminatın reddi, manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakalarının miktarı, takı alacağı talebi ile ilgili karar verilmemesi yönünden, davalı erkek tarafından ise, boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkek, hükmü boşanma davası yönünden temyiz etmiş ise de, 18.05.2016 tarihli dilekçesi ve ekindeki ... 16....

        SAVUNMA: Davalı-davacı kadın vekili, birleşen dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin anneye bırakılmasına, müşterek çocuklar yararına 500,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-davacı kadın vekili, süresinden sonra vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

        Tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gözetilir. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, boşanma davası açmakla ayrı yaşamaya hak kazandığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve hükmedilen nafakanın miktarının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Açıklanan sebeplerle ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1. maddesi uyarınca davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        CEVAP Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın yararına aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....

          nafakasının reşit olduğu tarihe kadar devamına, müşterek çocuk 2004 d.lu Zehranur için dava tarihinden itibaren bağlanan aylık 400 TL tedbir nafakasının dava kesinleşinceye kadar devamına, müşterek çocuk Zehranur için hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 500 TL iştirak nafakasına, davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-davacı kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde 30,000 TL maddi, 20,000 TL manvi tazminata karar verilmiştir....

          nafakasına, kadın lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve aylık 3.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair, Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine; Ancak; Ayrıntıları Yargıtay CGK'nun 2002/4-238 Esas ve 2002/367 sayılı kararında belirtildiği üzere, tarafların birbiriyle çelişen anlatımları dışında ilk haksız saldırının hangisi tarafından yapılıp, kavgayı kimin başlattığının kesin bir biçimde saptanamadığı hallerde gerek Ceza Genel Kurulunun gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı belirlenemediğinde sanığın cezasından indirim yapılması gerekip gerekmediği tartışılmadan yazılı şekilde uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem...

              UYAP Entegrasyonu