HÜKÜM : 1- Davalı erkeğin yoksulluk nafakası takdiri yönünden istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası aynı bentte hüküm altına alınmış olduğundan, infazda tereddüte neden olamamak için ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3.bendinin KALDIRILMASINA, davalı erkeğin sair ve davacı kadının tüm taleplerinin ESASTAN REDDİNE, 2- Dava tarihinden itibaren kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, kadının şartları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin REDDİNE, 3- Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, 4- Davalı tarafından yapılan 50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 5- Davacı tarafça yatırılan peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL'nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına...
kadının kişisel haklarına ve evlilik bütünlüğüne yapılan saldırının boyutu, boşanma yüzünden bu evlilikten mevcut ve beklenen menfaatleri, velayet kendisine verilmeyen eşin bakım borcu, BK 50,51 m.leri, TMK'nun 169,174,182/2,185,186,197,328 ila 331 m.leri ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne, TMK'nun 166/1 m.si uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası ile davacı kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin, karar gerekçesinin, kusur belirlemesinin ve nafaka ile tazminat miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalı vasisinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/b1- b-1 m.sine göre esastan reddine esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Her ne kadar davacı kadın vekili, tedbir nafakasının miktarına yönelikte istinaf talebinde bulunmuş ise de, hükmedilen nafakanın niteliği, boşanma kararının kesinleşmiş olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alındığında, hükmedilen tedbir nafakasının miktarının yeterli olduğu kanaatine varılmakla, kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1- b.2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davacı kadının tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden, davalı erkek vekili davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki Değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, Borçlar Kanununun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı dernek disiplin kurulunun davacıya yönelik geçici çıkarma cezası kararı alması ve sözkonusu kararı uygulaması, davacının kişisel haklarına saldırı mahiyetinde değildir. Buna göre, manevi tazminatın unsurlarının oluşmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....