ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/09/2023 NUMARASI : 2023/249 ESAS, 2023/287 KARAR DAVA KONUSU : Kişilik Hakları (Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi) KARAR : Silifke 3....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. Aynı Kanun’un 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ve ( 6098 sayılı BK 58 m. ) ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Dosya içeriğinden, davalıların internet sitesi yöneticisi ve hazırlayıcısı olarak haksız eylemin failleri olduğu iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır. Davalıların içerik sağlayıcısı olup olmamaları sorumlu tutulmalarının tek şartı olmayıp; internet sitesinin sahibi, yöneticisi, hazırlayıcısı olarak haksız eylemin faili olup olmadıkları araştırılmalıdır. Şu halde işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, husumet nedeniyle istemin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....
yayını ile ilgili televizyonun internet sitesinde halen mevcut ve yapılacak muhtemel sonraki yayınların tedbiren durdurulması ve müvekkilinin adının ve müvekkilli ile ilgili kısmının yayın içeriklerinden çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/06/2021 (Ara Karar) NUMARASI : 2021/516 ESAS DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : İHTİYATİ TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, hali hazırda kişilik haklarının ihlal ettiği iddia olunan haber, internet ortamında yayın yapan bir haber sitesinde mevcut olup söz konusu habere ilişkin hukuki başvurunun özel bir kanunda düzenlenmiş olan başvuru yöntemi ile hukuki haklarını kullanılabileceği saldırının önlenmesi noktasında ise davacının dava ile sonuç talep kısmında erişimin engellenmesi ile manevi tazminata hükmedilmesinin istendiği, tedbirden istenen erişimle engellenmesinin aynı zamanda esas hükümle istenen taleple aynı olduğu, her ne kadar Medeni Kanunun 24 ve 25 maddelerde saldırının durdurulması ve önlenmesi hususunda düzenlemede bulunsa da bu düzenleme ile birlikte HMK 389 uyarınca esası çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği hükmü de birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın düzeltme hakkını kullanarak dava sonuçlanıncaya...
Dava, kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat ve saldırının önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı, İstanbul Barosu'na kayıtlı olarak, bağımsız çalışan bir avukat olduğunu, davalının içerik sağlayıcısı olduğu site üzerinden çeşitli tarihlerde yaptığı yayınlar ile kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek manevi tazminat ve saldırının önlenmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, davalının, davaya konu edilen yazılarda kullandığı ifadeler ile davacıyı mesleki açıdan kötülediğini ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek, manevi tazminat istemin kısmen kabulüne ve saldırının önlenmesine karar vermiştir. Davaya konu yazıların içeriğinde kullanılan ve mahkemece tazminat verilmesine gerekçe sayılan ifadeler, eleştiri niteliğinde olup davalının değer yargısını içermektedir....
Türk Medeni Kanunu 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı düzenlenmiştir. BK’nun 49. maddesinde ise kişilik haklarına yapılan saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz....
Tarafların tesbit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, davacının kişilik haklarına özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının derecesine, manevi tazminat isteyenin, boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığının anlaşılmasına nazaran, davacı yararına hükmolunan manevi tazminat fazla ve hakkaniyet ölçülerini aşar niteliktedir.Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlık derecesi ve Borçlar Kanununun 47. ve 49. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK. 174/2) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de, açıklanan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılacak saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yoluyla korunacağı açıklanmış, Borçlar Kanununun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Somut olayda; davacı tarafından davalılara ait güneş enerjisi sisteminin su sızdırması nedeniyle elatmanın önlenmesi istemiyle dava açıldığı, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/2239 E. 2010/1244 K. sayılı kararı ile yargılamalar sırasında güneş enerji sistemi kaldırıldığından dava konusuz kaldığı belirtilerek hüküm ihtihazına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece dinlenen tanıklar davacının dairesinin zarar görmesi nedeniyle başka yerde kalmak zorunda kaldığını bildirmişler ise de, bu yön kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmayıp, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu somut delillerle kanıtlanamamıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçelerinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın, davalılar tarafından basın yoluyla yapılan yayınlar üzerinden müvekkillerinin kişilik haklarına saldırının tespiti ile söz konusu bu saldırının devam etmesinin yaratacağı telafisi imkânsız zararların önüne geçilmesi ve önlenmesi için, ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilleri aleyhine her türlü yazılı ve görsel haber, yayın ve paylaşımın tedbiren durdurulması ve RTÜK'e müzekkere yazılması istemli olarak tespit ve ihtiyati tedbir talepli olarak ikame edildiğini, Mersin 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2019/1 D....
Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın niteliği, talep konusu saldırının yenilenme ve yayılma tehlikesi mevcut olduğundan bahisle ihtiyati tedbir yolu ile yayının durdurulması şartları oluşmadığından, davalının talep konusu hakkında saldırısının devam ettiğine dair delil sunulmadığından ve yargılama sonunda bu husus değerlendirileceğinden bahisle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1- b-1. maddesi uyarınca reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....