Karar sayılı emsal ilamları nazara alındığında, dava konusu çek üzerinde davacının şahsı adına atılmış herhangi bir imza bulunmadığından ve dava konusu çek sebebiyle davacı aleyhine başlatılmış bir icra takibi mevcut olmadığından huzurdaki davanın açılmasında davacının aktif husumet ehliyetinin eksik olduğu anlaşıldığından, imza incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara karardan rücu edilerek davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, dava menfi tespit istemine ilişkin olmayıp sahteliğin tespiti talebinden ibaret olduğundan ve davanın esastan değil husumetten reddine karar verildiğinden davalı lehine tazminata hükmedilemeyeceği de gözetilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir....
Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan denetim sonucunda davacının 30/01/2014, 25/06/2015, 03/10/2016 tarihlerinde sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin müracaat ve kimlik tespiti işlemleri başlıklı 7.1.1 maddesinin gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmenin 11.1.2 maddesine göre uygulanan cezai şarta ilişkin borçlu bulunmadığının tespiti davalı idare tarafından tahsil edilmiş olan kısmın iadesine ilişkindir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucunda dava dışı Osman Uzunoğulları dava dışı Halil İbrahim Uzunoğulları bilgilerini ve kimliğini kullanarak tedavi gördüğü, dava dışı Veysiye Çiçek'in kimlik bilgilerinin Eylemsu Çiçek tarafından kullanılarak tedavi gördüğü tespit edilmiş olduğundan Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmetleri sunucularından sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 11.1.2 maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle cezai şart uygulandığı anlaşılmıştır....
Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi kök raporu doğrultusunda; reçetelerdeki sahteliğin davacı tarafından bilinip bilinmeyeceğinin neticeye etkisi olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30/09/2015 tarihli ve 2014/34057 E. 2015/28053 K. sayılı ilamıyla, "...Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği gözetilerek, konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilecek şekilde rapor hazırlanması sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur....
inceleme neticesinde de mührün bulunmadığının görülmesi karşısında belgenin sahte olduğu ilk bakışta anlaşıldığından nüfus cüzdanının aldatma kabiliyeti bulunmadığı ve suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine iğfal kabiliyetinin bulunduğundan bahisle yazılı şekilde mahkumiyete karar verilmesi," 11.CD. 06.02.2014, 20027/1912 "Dosya içerisinde bulunan ...Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.10.2006 tarihli raporunda suça konu nüfus cüzdanında soğuk mühür izinin bulunmadığı ve aldatma yeteneğine haiz olmadığının belirtilmesi, mahkemece yapılan gözlemde ve gerekçeli kararda da nüfus cüzdanında soğuk mühür izinin bulunmadığının belirtilmesi, heyetçe dosya arasında bulunan suça konu belge üzerinde yapılan incelemede de; ... adına düzenlenmiş görünen nüfus cüzdanındaki fotoğraf üzerinde soğuk mühür izinin bulunmadığı ve fotoğraf kısmındaki laminenin kesilmiş vaziyette olduğunun gözlemlenmesi karşısında; mevcut haliyle başkalarını aldatacak mahiyette bulunmayıp sahteliğin...
Muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş ise de, bu sahteliğin, banka yetkilisi tarafından yapıldığına veya banka yetkilisinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı bunun böyle olduğuna ilişkin bir delil getirmemiştir. Bu durumda banka iyi niyetlidir. Tapu kütüğünde ipotek sırasında konutun "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh de olmadığına göre, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi gereğince bankanın kazanımı korunmalıdır. Davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olduğu”gerekçesiyle bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır. Davacı karar düzeltme talep ederek bankanın objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini belirterek bozma kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Gerçekten de, davalı bankanın ipotek işlemi sırasında davacı kocanın rızasını almadığı gibi muvafakatnamedeki imzanın da davacı kocaya ait olmadığı anlaşılmaktadır....
Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartıyla- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, 2–Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, 3–Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. 4–Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması, II.Yargıtay evvelce cevapsız bırakılan itirazları kendi görüşüne göre hükme etki yapacak nitelikte bulmazsa karar düzeltilmesi isteği üzerine vereceği kararda bu itirazları reddederken herbiri hakkında gerekçe göstermek zorundadır. III.(Değişik: 26/2/1985 - 3156/22 md.)...
Yukarıda anılan hususlar nazara alınarak, Denizbank Yenişehir şubesinde gişe görevlisi ve operasyon yöneticisi olarak çalışan sanığın, ... ile diğer mudilerin hesaplarından havale yapmak, eft yapmak, fatura ödemek ve nakit para çekmek suretiyle zimmetine para geçirmesi şeklinde gerçekleşen olayda, ... adına düzenlenen ve dosyaya celbedilen belge asılları yanısıra ..., ... ve ... adlarına düzenlenmiş belge asıllarının da temin edilerek, mudilerin daha önce alınmış kartonet imzaları ile karşılaştırma yapılmadan eksik soruşturma ile hüküm kurulması'' nedenleriyle bozulduğu, Dairemizin yerleşik uygulamalarının sahte imzalı tediye fişi ile yapılan zimmet işlemlerinde mahkemenin huzurda belge asıllarını inceleyerek sahteliğin iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığına dair değerlendirme yaparak işlemlerin nitelikli mi basit zimmet mi olduğunu belirlemesi, işlem sayısının çokluğu halinde mahkemece bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulabileceği yönünde olduğu, bozma öncesi mahkemece grafoloji ve...
a atfen atılan sahte imzalar ile bankada mevcut suç tarihi öncesine ait adı geçenlerin gerçek imzaları arasında farklılık bulunduğunun belirtildiği, heyetimizce yapılan incelemede sahte imzaların adı geçenlerin gerçek imzalarına benzemediği ve sahteliğin ilk bakışta anlaşılıp iğfal kabiliyetinin olmadığı anlaşılmakla; eylemlerin basit banka zimmeti suçu kapsamında bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde nitelikli zimmet suçundan hüküm tesisi, 3- Banka zimmeti suçunun özgü suç olması nedeniyle banka görevlileri tarafından işlenebileceği, bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerin ise 5237 sayılı TCK'nun 40/2. maddesi uyarınca, azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri hususu gözetildiğinde; 02/02/2006 tarihli 4000 tl miktarındaki kredide sanıklar ... ve ...'ın, 15/03/2006 tarihli 3500 TL miktarındaki kredide ise sanık ...'...
uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin ve katılanlar ... ile ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde, asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurmak suretiyle eksik adli para cezası tayini, 2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihlerinin çeklerin katılanlara verildiği tarih tam belirlenemediğinden sahteliğin...
Muhakemat Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu somut olaydaki usulsüz işlemin noterde sahte olarak düzenlenmiş vekaletnameden kaynaklandığını, uygun illiyet bağının müvekkili idare yönünden kesildiğini, idareye bir kusur izafe edilemeyeceğini, satış sırasında müvekkili idarenin üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirdiğini, sahteliğin ortaya çıkmasından sonra da savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili idarenin tüccar olmadığı gibi söz konusu olayın da ticari ilişki sonucu doğmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; 1-Davalı ... 'a karşı açılan davanın reddine, 2- Davalı ... Tapu Sicil Müdürlüğüne İzafeten......