Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 05/06/2018 tarih ve 2017/1406 Esas 2018/476 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Mersin ili Erdemli ilçesi Merkez mahallesi 13 ada 33 parselde 1/3 pay sahibi olan Durmuş oğlu Osman'ın vefat ettiğini murise ait mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir....

karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacılar murisine ait olduğu iddia edilen taşınmazın, davalı noterin düzenlediği ileri sürülen sahte vekaletname ile vekalet verilen kişi tarafından yine dava dışı 3.şahsa tapudan resmi satış işlemi ile mülkiyetinin aktarıldığı,tapuda taşınmaz satışına dair vekaletnamenin sahte olduğu iddiasına dayalı olarak sahteliğin tespiti talebine ilişkindir....

Başka bir deyişle, sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmesi gerekir. Somut olayda; sanığın başkasına ait tomografi evraklarındaki ismi daksilleyerek babasının ismini yazdığı ve tomografisinin çekilmesini sağladığı, suça konu tomografi evraklarının, bu evrakları inceleyen görevli doktor tarafından ilk bakışta fark edildiği ve bu nedenle tutanak tutulduğu anlaşılmakla, mahkemece iğfal kabiliyeti olmadığından resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....

    -TL’nın 30.09.2008 tarihinden itibaren ticari-reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ciro imzasındaki sahteliğin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin yetkili ve iyiniyetli hamil olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda, ciro imzasının geçersiz olduğu, ancak imzayı atan kişi tarafından ileri sürülebileceği, hamilin ciro imzasının sıhhatini inceleme zorunluluğu bulunmadığı, senedin düzenlendiği tarihte ciranta ... Ltd.Şti.’nin temsilcisi olduğu anlaşılan ...’nın imzasının kendisine ait olduğunu beyan ederek anlatımını imzasıyla onayladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      nin hissedarı ve yöneticisi, sanıklar ... ile...nin şirket ortakları oldukları, sanık ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nün 28/08/2008 tarihli ekspertiz raporunda, suça konu sürücü belgesinin tümüyle sahte olduğunun belirtilmesi; 08/10/2009 tarihli oturumda, adli emanette kayıtlı suça konu sürücü belgesi getirtilerek yapılan mahkeme gözleminde, sürücü belgesindeki resim üzerinde soğuk mühür izinin olduğu ve bu hali ile aldatma niteliği bulunduğunun tespit edilmesi; dosya içerisinde mevcut belge aslı üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde de, sürücü belgesi üzerinde soğuk damganın bulunduğu, sahteliğin ilk bakışta dikkat çekmediği ve belgenin aldatma niteliği bulunduğunun anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir....

          İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından tespiti istenen konuda, Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/130 Esas 2011/528 Karar sayılı ilamı ile yargılama yapıldığı, aynı sahtelik iddiasının mahkemece kabul edildiği, Kapatılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 21.01.2013 tarih 2012/12873 Esas 2013/938 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere Trabzon 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/315 Esas ve 2008/315 Esaslarına kayden yürütülen davalarda Akçaabat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/130 Esasına kayden yürütülen davada bu taleplerin değerlendirildiği kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozmaya uyularak karar verildikten sonra Yargıtay 19....

            Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak; 1-Sanığın kırmızı ışıkta geçerek çarptığı araçta bulunan mağdurlar ..., Akay, Meliha ve ... ile Arda ve ...’nın kesin adli raporlarının aldırılmadığı, sanığın uzlaşma isteğine karşın adı geçenlerin uzlaşma hususundaki beyanlarının alınmadığı, uzlaşma prosedürünün işletilmediği, kaldı ki hükümden sonra 5.12.2008 tarihli ibraname ile mağdurlar ... ve ...(...) vekili Av....’un maddi ve manevi hiçbir taleplerinin olmadığını, şikayetten vazgeçeceklerini bildirmiş olması karşısında söz konusu eksikliklerin giderilip, TCK’nın 89/5, CMK’nın 231. ve 253. maddeleri de nazara alınarak sanığın hukuki durumunun tespit ve tayininde zorunluluk bulunması, 2-Sanık hakkında düzenlenen iddianamede yer almayan 5237 sayılı TCK'nın 53/6 maddesinin uygulanabilmesi için, 5271 sayılı CMK'nın 226/2. maddesi uyarınca sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanığın sürücü belgesinin 5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesi gereğince 6 ay süreyle...

              zorunlu olduğunun gözetilmemesi, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....

                in 1998 tarihinde daha öncesinde alınmış olan ilk verasetin iptali için dava açtığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 15/07/1998 tarihli ve 1998/982-926 Esas, Karar sayılı kararı ile veraset ilamının iptaline karar verildiğini, davalı şirketin de bu veraset ilamı doğrultusunda işlem yaptığını, ancak müvekkilinin Karşıyaka 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hisselerin yarısının kendisine ait olduğuna ilişkin dava açtığını, 20.194 adet hissenin 1/2'sinin davacı müvekkiline ait olduğuna dair karar verildiğini, bu karara rağmen davalı ...'in üzerinde tasarruf edebilme olanağı bulunmadığı halde müvekkiline ait olan 2.524.50 adet hissesini devrettiğini, anonim şirketin yöneticilerinin onayı ile hisselerin devrinde sakınca görülmediğini, sözkonusu hisselerin 07.06.2004 tarihli sözleşmeye dayanarak davalılar ..., ... ve ...'...

                  UYAP Entegrasyonu