Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş Mahkemesi'nden verilen 13.09.2018 günlü ve 2017/60-2018/366 sayılı hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Dava, kazası sonucu 01.07.2009 tarihinden itibaren %31,2 oranında sürekli göremezliğe maruz kalan sigortalıya bağlanan gelirlerin rücuan tazminine ilişkindir. Mahkemece 23.02.2016 tarihinde ilk kez verilen karar, peşin sermaye değerli gelirin, gelir başlangıç tarihi (01.07.2009) itibarıyla, artan göremezlik oranına (%44,2) göre belirlenmesi; yeni oran üzerinden belirlenmiş olan bu peşin sermaye değerli gelirden, gelir başlangıç (01.07.2009) tarihinden sürekli öremezlik derecesinin yükseldiği (02.04.2013) tarihe kadar ödenen gelirin, düşük göremezlik oranı ile artan göremezlik oranı arasındaki fark göremezlik oranına (%13) karşılık gelen miktarının mahsubu gerekecektir....

    Hukuk Dairesi İLK DERECE MAHKEMESİ : İş Mahkemesi Davacı, davalı Kurumun 12/01/2015 tarih ve 000507 sayılı raporun iptali ile davalı ...'in sürekli göremezlik derecesinin yeniden belirlenmesi, ayrıca sürekli göremezlik durumunun 26/10/2013 tarihli kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....

      İş Mahkemesi TÜRK MİLLETİ ADINA Davacı, sürekli göremezlik derecesine ilişkin raporun iptaline, olayın kazası olmadığının ve kazalı sigortalının sürekli göremezlik derecesinin tespitine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....

        Davaya konu somut olayda; kazasına uğrayan sigortalı ...'a 18.05.2004 tarihi itibariyle % 15.00 sürekli göremezlik derecesine göre gelir bağlandığı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nun 9.9.2009 yapılan muayenesi sonucu alınan raporda , sürekli göremezlik derecesinin 8.6.2009 tarihi itibariyle %10,2 düştüğünün bildirildiği,Adli Tıp Kurumundan alınan 27.1.2012 tarihli raporda ise sürekli göremezlik derecesinin %9’a düştüğünün bildirildiği görülmüştür. Mahkemece ,aldırılan kusur raporunda , meydana gelen kazada ,işverenin %65 kusurlu olduğunun belirtildiği, bu rapora itibar edilerek geçici göremezlik geliri ve tedavi masrafları yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamamıştır.Ancak ,mahkemece,sürekli görekmezlik geliri yönünden talebin reddine karar verilmesi ,eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır....

          Bu nedenle kazasına maruz kalan sigortalının sürekli işgöremezlik derecesinin Kurumca tespiti önemli olup bu davada Kurum taraf değildir. Yine manevi tazminat davaları bakımında da sigortalının sürekli göremezlik oranının tartışmasız olarak ortaya konulması gerektiği hususu izahtan varestedir....

            Sürekli göremezlik derecesindeki artmaya bağlı olarak değişime uğrayan gelir, yüksek göremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan göremezlik oranındaki artma karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen göremezlik oranına uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarih itibariyle yüksek olan göremezlik oranına göre belirlenmesi zorunlu olup; başlangıçtaki düşük göremezlik oranı nedeniyle ödenen gelirlerin, yeni oran üzerinden belirlenmiş olan bu peşin sermaye değerli gelirlerden çıkartılması gereği bulunmaktadır....

              Sürekli göremezlik derecesindeki düşmeye bağlı olarak değişime uğrayan gelir, yüksek göremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan göremezlik oranındaki düşme karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen göremezlik oranına uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarih itibariyle düşen göremezlik oranına göre belirlenmesi zorunlu olup; başlangıçtaki yüksek göremezlik oranı nedeniyle fazladan (yüksek göremezlik oranı ile düşen göremezlik oranı arasındaki fark göremezlik nedeniyle) ödenen fark gelirlerin, yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire ilavesi gereği bulunmaktadır....

                Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden Yerel Mahkemenin davanın reddine dair gerekçesine esas 2001/27 Esas 2004/156 Karar sayılı dosyada davacının Kurumdan sürekli göremezliği nedeniyle gelir bağlanmasını talep ettiği ve Mahkemece sürekli göremezlik derecesinin % 14 olduğunun kabulüyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, eldeki davanın ise işverene karşı açılmış maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır....

                  İş Mahkemesinin 2016/680 esas sayılı dosyasında sürekli göremezlik oranının tespitine ilişkin talep yönünden tefrik kararı verildiği, anılan talebin 2017/32 esasa kaydı ile 2017/95 sayılı karar ile görevsizlik kararı verildiği ve mahkememizin yukarıdaki esasını aldığı, her ne kadar davacının sürekli göremezlik oranı azalmış ise de İzmir 6....

                  Davacıya 11.07.2011 tarihli tahsis talebine istinaden, davalı Kurum tarafından % 21 sürekli İş göremezlik derecesi üzerinden 01.10.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi gereği sürekli göremezlik geliri bağladığı anlaşılmıştır. Sürekli göremezlik gelirinin başlangıcı noktasında ise, davacının 29.04.2003 tarihinde emniyete verdiği müşteki ifade tutanağı, geçici göremezlik belgesi, bu konuda başlatılan İş müfettişi ve SGK müfettişi incelemeleri dikkate alındığında kazası nedeniyle yapılan araştırmanın gecikmesinde sigortalının kusuru olmadığından 506 sayılı Kanun'un 99 ve 5510 sayılı Kanun'un 97 nci maddesindeki aleyhe hükümlerin uygulanamayacağı, Adli Tıp Üst Kurul raporunda belirtildiği üzere davacının çalışabilir raporunun düzenlendiği tarihten itibaren yani, ......

                    UYAP Entegrasyonu