Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

; 04.08.2011 tarihinde açık pozisyona ilişkin zararın davacı hesabında mevcut alacak bakiyesinin %85'i aşması sebebiyle bankanın pozisyonu kapatma hakkı var ise de bunun bir zorunluluk olmadığı, bu nedenle bankanın işleme devam etmiş olması sözleşmeye aykırı değil ise de davacının hesabındaki paranın eksi bakiye verecek düzeye inmesine kayıtsız kalması ve kurdan kaynaklanan bir takım ilave zararların varlığından bahisle alacaklı hale geldiğini ileri sürmesinin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davacının alacak talebinin reddine, menfi tespit talebinin kabulü ile davalıya 43.203,92 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

    Öte yandan açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak da davacı dava dilekçesinin açıklamalar bölümü 3. maddesinde nakit, çekle ve davalı namına ödemeler yaptığını, verdiği çeklerden dilekçenin 6. maddesi ve sonuç kısmının 4. maddesinde belittiği iki adet çekin bedelsiz kaldığını ileri sürerek bu çekler yönünden borçlu bulunmadığının tespitini talep etmektedir. Hükme esas alınan teknik bilirkişi raporundan davalı yüklenici şirketin gerçekleştirdiği ve hakettiği imalât bedelinin 37.500,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Menfi tespit ve alacak davasında hak edilen iş bedeli ile yapıldığı kanıtlanan ödemeler mukayese edilip sonucuna göre karar verilmesi zorunludur....

      Mahkemece davacının sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede kefalet limitinin yazılı olmadığı, davalı bankanın cevabi yazılarından ilk limitin 300 TL olarak belirlendiğinin anlaşıldığı, sözleşmenin 9.1 maddesi uyarınca davacının borcun 900 TL lik kısmından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava menfi tespit talebine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlunun yalnızca borçlu olmadığı miktar tespit edilerek bu yön bakımından olumsuz tespit hükmü kurulur....

        TL bedelli çeklerden dolayı açılan menfi tespit davasının reddedildiği alacağın ilama dayalı olması nedeniyle teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı belirtilerek itirazın reddine karar verilmiş, hüküm muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-İcra ve İflâs Kanunun (İİK) 259’uncu maddesine göre “İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.” Bu kanun hükmü uyarınca ilama dayalı alacak için teminatsız, ilam niteliğindeki belgeye bağlı alacak için takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilebilir....

          Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; icra takibine konu kambiyo senedinin taraflar arasında yapılan 04.06.2010 tarihli sözleşmenin yapım şartları başlığı altındaki 2. paragrafta belirtilen alacak ile ilgili olduğu konusunda ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın senette belirtilen alacağın muaccel olup olmadığı konusunda olduğu, sözleşmeye göre davacının davalıya 144 m²'lik arsasını verdiği, davalının buna karşılık davacıya 154 m2'lik bir daireyi vereceğinin taahhüt edildiği ve ayrıca davacının davalıya 6.000,00 TL ödeme yapacağı ve bu ödemenin ''davacının daireye oturana kadar ödemesi'' gerektiğinin kararlaştırıldığı, sözleşmedeki "daireye oturana kadar ödenecektir" ibaresine göre, davacı tarafça dairenin tesliminden sonra ödeneceği şeklindeki iddianın dosya kapsamına ve sözleşmeye uygun olmadığı, henüz daire teslim edilmeden bu bedelin ödenmesinin kararlaştırıldığı, kambiyo senedine bağlanan alacağın ödeme tarihinin belirtilmesiyle muaccel hale geldiği, bu nedenle...

            Sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi halinde fesheden taraf Borçlar Yasası’nın 108/II maddesi uyarınca menfi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Menfi zarar akdin ifa edileceğine güvenilerek yapılan masraflar ve kaçırılan fırsatlar olarak tanımlanır. Bu zararın kapsamına daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmasından doğan zarar girdiği gibi “karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, alacaklının sözleşme ve inşaat nedeniyle cebinden yaptığı” tüm masraflar girer (Emsal Dairemizin 10.11.1997 gün 1997/3668 E, 1997/4766 Karar sayılı ilâmı). Somut olayda davacı tarafından talep edilen gecikme cezası ise taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı olup ifaya ekli ve müspet zarar kapsamındaki ceza olmayıp dava dışı asıl iş sahibinin uyguladığı ve davacının ödeyerek davalıya rücu edeceği menfi zarar kapsamındadır....

              DAVA :Menfi Tespit (Bankacılık işlemlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 29/03/2021 KARAR TARİHİ : 23/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILMA TARİHİ : ... Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA :Müvekkil 2011 yılında davalı banka nezdinde işletme kart bazında çalıştığını teminata senet ve ipotek verdiğini belirtmektedir.Poliz nezaretinde iken müvekkilinin kredi çektiği iddiası ile ipotek takibi yapıldığını ayrıca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı nın 2020/... soruşturma dosyası olduğu senede ve ipoteğe dayalı 2 kere takip yapıldığı sonradan açılan takibin iptal edilmesi senetten dolayı Adana 8 İcra Müd. 2020/... esas numaralı dosyasına konu takibin durdurulmasını %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmektedir....

                Mahkemece, taraflar arasında kesinleşen bir menfi tespit davası hükmü mevcut olup, davalının açtığı menfi tespit davasının redle sonuçlanıp, kesinleştiği, söz konusu mahkeme kararında belirlenen hesap üzerinden hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, alacağın kaynağı haksız fiile dayalı olduğu ve likit bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyizine gelince; dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra takip tarihi itibariyle alacak borç durumunun tespiti ile sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek tutanak tarihi itibariyle alacak borç durumunu belirleyen ......

                  "İçtihat Metni" Taraflar tacir olup, dava, danışmanlık hizmet ilişkisine dayalı menfi tespit ve alacak isteğine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 19.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek .19. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 14.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    İLK DERECE MAHKEMESİ : Zile Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2018/832 E., 2022/100 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, davacı ... ile davalı yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden ve bu sözleşmeye dayalı olarak imzalanan taşınmaz devir sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve tazminat istemine istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu