Mamafih, uyuşmazlığın temelinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshin haklı olup olmadığına dayanması nedeniyle 6100 Sayılı HMK'nin 25,27,29 ve 31 maddeleri nazarında davacı vekilinden sözleşmenin feshi sebebi olarak gösterildiği üzere başka sigorta şirketlerinin acenteliğinin yapılıp yapılmadığı hakkında açıklama yapılması istendiği halde verilen süre ve dahi tahkikat tamamlanıncaya kadar bu konuda bir açıklama yapılmamıştır. Kaldı ki, davalı taraf ihtarnameye verdiği cevapta sigorta şirketinin gösterdiği fesih sebebini zımnen kabul etmiş durumdadır. Böylece tarafların tacir sıfatı, sözleşme serbestliği ilkesi ve dürüstlük kuralı gereğince asıl sözleşmenin geçerli olduğu, geçersizliğe ilişkin herhangi bir husus ileri de sürülmemesi karşısında; davacının sözleşmeye aykırı davrandığının sabit olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından yapılan feshin TTK'nin 121/1 maddesi ışığında haklı ve hukuka uygun olduğu değerlendirilmiştir....
Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 114. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 58. maddenin uygulanacağı duraksamasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere saldırı halinde manevi bir zarar yani kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmenin oluştuğunun kabulü gerekir. O halde davacıların bizzat düğün sahibi olarak manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu yani taraf olarak sıfatlarının bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan şekilde manevi tazminat talepleri açısından koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
MUHALEFET ŞERHİ Davacı düğün yapacağından, çeyiz olarak düşündüğü salon takımını ısmarlamış; düğünden önce 18.09.2013 tarihinde teslim edileceği bildirilmesine rağmen; 29.09.2013 düğün tarihinden bir hayli zaman sonra; birkaç kez de söz verilmesine rağmen; ancak 13.10.2013 tarihinde teslim edilebilen salon takımıyla ilgili olarak üzüntü - utanma ve psikolojik sıkıntı nedeniyle uygun bir manevi tazminat takdir edilmesini istemiştir. Manevi tazminata ilişkin hükümler TBK.nun 56 ve 114/2.maddesi ve TMK.nun 174/2.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; kişilik hakkı saldırıya uğrayan; kişilik hakkı zedelenen manevi tazminat adı altında uygun bir miktar para isteyebilir. TBK.nun 114/2.maddesine göre de "Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır."...
Hukukumuzda ; manevi tazminat verilecek olgular sınırlanmıştır.Manevi tazminat verilecek haller ,kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar,kişilik değerlerinin zedelenmesi ,bedensel zarar ve öldürme ile kişilik haklarının zedelenmesi halleri ile sınırlıdır. HMK 114/2 gereği haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler ,kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır. Manevi zarar ; kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir.Duyulan acı ,çekilen ıstırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir.TBK 56.gereği bedensel zarar halinde manevi tazminat ödeneceği öngörülmüş ise de ;bedensel zarar sözkonusu olmadığı, davalı tarafından satışı yapılan aracın ayıplı olması akde aykırılık olarak değerlendirilse de, salt bu durumun davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabulüne olanak yoktur. Bu nedenle manevi tazminat talep koşulları oluşmadığından, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
vermiş olduğu hizmet kaliteleri, söz konusu dükkanların etrafında olan büyük marketlerin indirim uygulamaları gibi hususların da davacının gelirlerini etkileyeceği, bundan dolayı davacının zararının bilirkişi tarafından her ne kadar 26.912,06 TL olarak belirlenmiş ise de, söz konusu belirlemenin haksız rekabete göre yapıldığı, yukarıda belirtilen sebepler göz önüne alındığında, davacının zararının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sözleşmeye aykırılıktan dolayı 10.000,00 TL olacağı yönünde kanaatin oluştuğu, yine davacı tarafından manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de mevcut olayda sözleşmeye aykırılığın bulunduğu, davacının kişilik haklarına yönelik herhangi bir saldırının olmadığından manevi tazminat talebinin reddinin gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tüm taleplerin reddine karar verilmiştir....
Yönetmeliği'nin 6/d maddesi ve davacının işlettiği bayinin bulunduğu yer karşısında yönetmeliğe ve sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, aksine davacının davalının ihtarlarına rağmen bayi hasılatını Yönetmelik ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak yatırmadığı, bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminat isteminin yerinde olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; maddi tazminatın ödendiğini, manevi tazminata konu bir olayda yaşanmadığını, manevi tazminat yönünden lehine hükmedilen vekalet ücretinin eksik ve hatalı olup düzeltilmesi gerektiğini beyan ederek davanın manevi tazminat yönünden hükmedilen ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Mad. 10 uyarınca düzeltilmesini ve maddi tazminat yönünde reddedilmesini talep etmiştir. H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır....
Yine davacının bu durumda TTK'nın 56/1-e maddesine dayanarak manevi tazminat talep etmesi mümkün bulunduğundan, Dairemizce tarafların sosyal ve ekonomik durumları, oluş şekli ve olay tarihindeki paranın satın alma gücü nazara alınarak, 7.000,00 TL tutarında manevi tazminatın tahsiline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüş, özünde bir haksız fiil olan bu eylemi nedeniyle davacı yararına dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak, hükmedilen manevi tazminat miktarına, 16.04.2018 tarihli ihtarnamenin 17.04.2018 tebliğ tarihi ve ihtarnamede verilen 10 günlük atıfet mehili dikkate alınarak, 27.04.2018 tarihinden itibaren yasal türden temerrüt faizi yürütülmüştür....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında Irak ülkesinin..... şehrinde yapılacak ve davalı şirket tarafından düzenlenen fuara katılmak amacıyla 16.02.2009 tarihinde fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereğince üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, ayrıca fuarda müvekkilinin iş alanı olan ev tekstilinden çok farklı alandan firmaların bulunduğunu, müvekkiline verilen standın ziyaretçilerin uğramadığı bir alanda olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı bu davaranışları nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi zarar olmak üzere 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 27.11.2012 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini ıslah ederek 18.768,70 TL'ye çıkarmıştır. Davalı vekili; düzenlenen fuarın sözleşmeye uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada ... Asliye (... Mahkemesi sıfatıyla) Hukuk ile ... 2. ... Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 19.04.2004 tarihli dilekçesinde taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve manevi tazminat talep etmektedir. H.S.Y.K.nun ......