İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümüde esas alınmalıdır. Bu bağlamda şirket ana sözleşmeside dikkatlice incelenmelidir. Örneğin limited şirkette %50'den fazla paya sahip olan ortak, şirket sözleşmesinde şirket kararlarının oy çokluğu ile alınması öngörülmüş ise, kendi iradesi dışında karar alınmasını engelleyebileceğinden işçi sayılmamalıdır. Şüphesiz, burada ortağın %50'den fazla paya sahip olduğu durumlarda işçi sayılmayacağı sonucu çıkarılmamalıdır....
İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümüde esas alınmalıdır. Bu bağlamda şirket ana sözleşmeside dikkatlice incelenmelidir. Örneğin limited şirkette %50'den fazla paya sahip olan ortak, şirket sözleşmesinde şirket kararlarının oy çokluğu ile alınması öngörülmüş ise, kendi iradesi dışında karar alınmasını engelleyebileceğinden işçi sayılmamalıdır. Şüphesiz, burada ortağın %50'den fazla paya sahip olduğu durumlarda işçi sayılmayacağı sonucu çıkarılmamalıdır....
Uyuşmazlıkta, Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait İstanbul ili, Fatih ilçesi, … Mahallesi, … Sokak, … ada, … parsel, … kapı nolu apartmanın 1. katında bulunan 3 nolu dairede 04/04/2006 tarihli kira sözleşme ile oturmaya başlayan davacının, kira sözleşmesi süresi bitiminde her yıl taahhütte bulunmak suretiyle ikamet etmeye devam ettiği, 2012 yılında kira sözleşmesinin yenilenmesi amacıyla taahhüt vermesi için davet edilmesine rağmen davacının idareye başvurmadığı, bu nedenle kira sözleşmesin uzatılmadığından bahisle Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğünün talebi üzerine 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi uyarınca tahliye edilmesine yönelik dava konusu Kaymakamlık işleminin tesis edildiği anlaşılmaktadır....
mallar üzerinde mülkiyet hakkı kazandığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirttiğini, bilirkişinin hâkim yerine geçerek görüş belirtmesi açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin belirtmiş olduğu görüş davanın esasını ilgilendirmekte olup hâkimin görev alanında bulunduğunu, ayrıca bilirkişinin tespiti de hatalı olduğunu, tefrişatın kelime manası “ döşeme işleri ve döşemenin gerektirdiği bütün parçalar veya eşyanın tümü” manasına geldiğini, dekorasyon ise “ Dekor yapma işi ve bir yeri süsleme” manasına geldiğini, yani tefrişat ve dekorasyon bedeli olarak ödendiği iddia edilen 498.602,82 TL’lik bedelin dava konusu olan birçok kalem malı kapsadığı mübrez sözleşmeden anlaşılamadığını, sözleşmede 3. maddesinde sadece “ Bolu Tuna A.Ş.’nin ( Mehmet Usta isimli işyerinin ) tefrişat, dekorasyon vs. tutarından mahsup edilecektir.” denildiğini. sözleşme maddesin işyerinde bulunan taşınır eşyalarının mülkiyetinin de davacıya geçeceği belirtilmediğini, iş bu sözleşmesin...
Kemik iliği nakli olan hastalara kullanılan ve yurt dışından getirilen ilaçlarla ilgili olarak gerek taraflar arasında imza altına alınmış olan Sağlık Hizmet Satın Alma Sözleşmesin de gerekse kemik iliği tedavi paketinde belirleyici net bir hüküm ya da açıklamanın olmadığı, bu sebeple bahse konu Yurt Dışından bu hastaların tedavilerin için getirilen ilaçların paket kapsamında değerlendirmeye alınmaması ve kesinti konusu yapılmaması gerektiği, yine kesinti konusunda mahkemenin 11.02.2021 tarihli görevlendirmesi üzerinden 05.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda mevcut tabloda yapılan tespitlerin tamamının taraflarınca yapılan tespitlerle örtüştüğü, davalı kurum tarafından davacıya uygulâmaya koyulan 800.346,37 TL, kesinti işleminin 719.972,59 TL tutarındaki kısmının sağlık kuruluşunda düzenlenen, farklı branşlara ait reçeteler olması ve reçetelerdeki bir kısım ilacın yurt dışından temin edilen ilaç olması nedeni ile 05.03.2020 tarihli Bilirkişi Raporunda mevcut tabloda tekrara neden olunmaması...
Önemle altını çizmek gerekir ki satış sözleşmesi ani edimli bir sözleşme olup, bu sözleşmesin “fesih” yoluyla sona erdirilmesi mümkün değildir. Fesih ancak ve ancak sürekli edimli sözleşmeler bakımından söz konusu olabilecek hak olup TBK. m. 19 uyarınca sözleşmede geçen fesih hakkının dönme hakkı olarak anlaşılması gerekir. Somut davada, davacı taraf sözleşmeyi feshettiğini beyan etmiş olup, yine bu beyanın dönme olarak anlaşılması zorunludur. Keza TBK. m. 125 uyarınca tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin temerrüdü halinde diğer taraf dönme hakkını kullanabilir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6-b maddesinde alıcının satış bedelinin 610'una karşılık gelen tazminat ödemeyi kabul ettiği yine bu halde satıcının zararının %50 fazlasını ödeme borcu altında olduğu düzenlenmiştir....
Davacının iş sözleşmesinin incelenmesinde 30/10/2013 06/11/2014 tarihleri arasında belirli süreli olduğu belirtilerek iş sözleşmesin yapıldığı ve SGK çıkış kaydında da iş akdinin sona erme tarihinin 06/11/2014 olarak belirtildiği görülmüştür. davacının kalıpçı olarak inşaat yapıl işi olan üçüncü Boğaz Köprüsü inşaatında çalıştığı davalı ile müteahhit Hyundaı 5 K firması arasındaki 05/07/2013 tarihli taşeronluk sözleşmesinin devam ettiği, davalının üstlendiği işin halen devam ettiği inşaat işçisi kalıpçı olan davacının yaptığı işin niteliği itibariyle belirli süreli yapılmasını gerektiren objektif neden bulunmadığı anlaşılmış davacının işinin belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren işlerden olmadığı anlaşılmakla, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkmasından söz edilemeyeceğinden davacının başından itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır....
Temlik eden Yapı Kredi bankası ile davalı arasında 11.07.2013 tarihli tüketici kredisi ve teminat sözleşmesin imzalandığı dosya kapsamı ile sabittir. Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; davalının 11.07.2013 tarihinde kullandığı 4.980,00 TL kredi ile ilgili ödenmemiş taksitlerinden kaynaklanan ve gecikmeye uğrayan borca ilişkin ihtarnamenin 04.06.2014 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun yasal süresi içinde 01.06.2014 tarihinde yeni bir kredi kullanmak suretiyle borcunu yapılandırdığı, yeni krediye ödeme yapmaması sebebiyle gecikmeye uğrayan 4.777,32 TL'lik krediye ilişkin davalıya tebligat yapıldığına dair herhangi bir belgenin dosya içinde bulunmadığı, bankanın bu alacakla ilgili olarak İstanbul Anadolu 19....
Davaya konu ihtilaf süresinin 2005 yılı öncesinde gerçekleşen sözleşmelerle ilgili olduğu ve ilgili belediye kanununun yürürlük tarihinden önce belediyenin uzmanlık gerektirmeyen asıl işini alt işverene vermesinin mümkün olmadığı, tanık beyanlarından da yola çıkarak davalı belediyenin taşeronlarla yapmış olduğu sözleşmesin muvazaalı olduğunun kanaatiyle davacının dava açmakta hukuki menfaati olduğu kanaatiyle aşağıda ayrıntılıca izah edildiği üzere davacının taşeron firmalarda geçen hizmetlerinin davalı belediye iş yerinde belediye işçisi olarak geçtiğinin tespiti ile, bu hizmetlerin davalı belediyece bildirilen ihtilafsız kıdem süresine eklenmesi gerektiğinin tespitine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP: Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkilinin yerleşim yerinin ..... ili olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin ...... ilinde imzalanıp, ifa yerlerinin ise ....... ilçeleri olduğunu, bu nedenle davanın Adana Mahkemelerinde görülme imkanı bulunmadığını belirterek, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini esasa yönelik olarak ta hak ediş raporunun tamamlanmadığını ve tahakkuk aşamasına gelmediğini, her zaman iptal edilebileceğini, sözleşmesin fesih edildiğini, belirterek davanın redddini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....