GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
Anılan durum karşısında davalının sözleşmeyi sözleşmenin 11.0 . Maddesine dayalı haksız olarak feshetmesi durumu söz konusu olmayıp Davalı tarafından sözleşmenin normal süresi olan 29.03.2015 tarihli son uzayan döneminin dolmasından uygun bir süre önce 11.03.2015 tarihinde davacıya sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmek suretiyle sözleşmeyi haklı olarak sonlandırdığı kanaatine varılmış, davacı tarafından sözleşme süresi yenilenmeyerek haklı olarak sonlandırdığı için davalıdan kar mahrumiyeti zararı alacağına hak kazanamadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamına ibraz edilen 1. Bilirkişi kurul raporunda feshin sözleşmenin 14. Maddesinde yer alan davacı ikametgahına yazılı fesih bildirimi yapılmaması gerekçesi ile haksız fesih yapıldığı bu nedenle haksız fesih tarihi ile olması gereken fesih bildirimi arasında hesaplanan tazminat beyanına mahkememize yapılan feshin sözleşmenin 11....
Dava, taraflar arasındaki yetkili satıcılık ve servis faaliyetlerinin davalının noterlik kanalıyla gönderdiği 14/01/2009 tarihli ihtarı ile sona erdirildiği ve sözleşmenin bu şekilde haksız feshedildiği iddiasına dayalı kar mahrumiyeti alacağına ilişkindir. Davalı savunmasında, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile feshedildiği bildirilmiştir. Davacı taraf bu yöndeki savunmayı kabul etmemekte ise de dosyada bir örneği bulunan 13/01/2009 tarihli faks mesajı ile davalıya sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun geri istendiği anlaşılmaktadır. Nitekim davalı tarafça bu talep doğrultusunda teminat mektubunun davacıya iade edilmiş olduğunu bildirdiği, davalı tarafça davacıya hitaben gönderilen 10/03/2009 tarihli noter ihtarnamesi içeriğinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1.5. maddesinde teminatın yürürlük şartı olduğu açıkça düzenlenmiştir....
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentte belirtilen nedenler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı olarak komisyon alacağı, geç alınan komisyon alacağından doğan zarar, gelir kaybı ve portföy tazminatı isteminden ibaret olup, mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesinin haksız feshedilmiş olduğu nazara alındığında, davacının bu nedenle belli bir gelir kaybına uğramış olduğunun kabulü gerekir....
Davalı vekili, müvekkili ve davacı şirket arasında bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmenin karşılıklı yükümlülükleri içerdiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, borç ödeme yükümlülüğünün ihlal edilmesi nedeni ile sözleşmenin feshedildiğinin Noter marifeti ile bildirildiğini, davacının cevabi ihtarname ile sözleşmenin feshinin haksız olduğunu iddia ettiğini, sözleşmenin davacı tarafın kusuru nedeni ile feshedildiğini, bu nedenle kâr kaybı veya portföy tazminatı isteminin reddi gerektiğini savunmuştur....
Anılan maddenin ilk fıkrasına göre, acente ancak, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi veya ihbar süresine uyulmadan sözleşmenin feshi hâlinde, başlanmış işlerin tamamlanmamasından dolayı uğradığı zararın tazminini isteyebilmesi mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ancak, ölüm, iflas veya hacir altına alınma sebebiyle sözleşmenin sona ermesi hâllerinde acentenin münasip bir tazminat isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü gibi tazminat talep edebilme hakkı hem yürürlükteki mevzuat hem de mülga mevzuatta ancak fesihte kusurlu bulunmayan acente veya haleflerine tanınmıştır. Başka deyişle, mevzuatta sözleşmenin feshine kusurlu davranışlarıyla neden olan acentenin tazminat adı altında komisyon alacağını tahsil edebileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir....
akdî ilişkinin yazılı delille kanıtlanmasının zorunlu olduğu, bu nedenle davacı tarafça akdi ilişkinin varlığının yasal delillerle kanıtlamasının zorunlu olduğu, davalının cevap dilekçesinde bayilik sözleşmesi ilişkisini inkar ettiği, dava dosyasına sözleşmenin varlığı ve feshi ile alakalı sunulan belgelerin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası kayıtları olduğu, bu kayıtlarda yer alan bayi ifadeleri itibariyle taraflar arasındaki ilişkinin atipik mahiyetteki bayilik sözleşmesi olarak nitelendirilse bile sözleşmenin süresi, davalı tarafından tek taraflı feshi iddiasına yönelik de davacı üzerinde bulunan ispat yükü bağlamında delil bulunmadığı, davacı taraf sözleşmenin 1 yıl süreli olduğunu ve süresinden önce davalı yanca fesedildiğini ileri sürerek müspet zarar tazmin talebinde bulunmuş ise de, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası kayıtları itibariyle sözleşme ilişkisinin varlığı kabul edilse dahi sözleşmenin davalı tarafça erken ve haksız feshedildiğine dair delil...
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı menfi zarar ve ecrimisil istemine ilişkindir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine dayalı menfi zarar talepleri sözleşmenin feshinin kesinleştiği tarihten itibaren TBK'nın 147. maddesinde eser sözleşmeleri için belirlenen 5 yıl sonunda zaman aşımına uğrar. Ecri misil ise haksız fiil tazminatı olduğu için haksız fiilin vuku bulduğu yani ecri misilin işlediği tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmelidir. Somut olayda davacı arsa sahibinin menfi zarar istemi yönünden, zamanaşımı süresinin sözleşmenin feshine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih olan 18.11.2009 tarihi itibariyle işlemeye başlayacağı, ecri misil isteminin haksız fiil kapsamında kaldığı hususları dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru olmamıştır....
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği ödenmesi gereken komisyon , nakit teminat alacağı ve sözleşmenin haksız feshi iddiasına dayalı portföy tazminatı istemine ilişkindir....
Dolayısıyla hem tahliye tarihinden itibaren dava tarihine kadar kiralananın tahliye edilmemesi hali için öngörülen cezai şart hükmü olan kira sözleşmesinin 14.6. maddesine dayalı olarak kiralananı boşaltmadığı gerekçesiyle cezai şart tazminatına hem de kiracının kira sözleşmesini haksız feshi nedeniyle kira sözleşmesinin 19. maddesi gereğince 12 aylık kira bedeli tutarında cezai şart tazminatına hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece, davalı karşı davacının sözleşmenin 14.6. maddesi uyarınca talep ettiği cezai şart tazminatı isteminin reddine, sözleşmenin 19. maddesinde kiracının haksız feshi durumu için öngörülen cezai şart hükmüne dayalı tazminat isteminin ise kabulüne karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin her iki hükmüne dayalı olarak ayrı ayrı cezai şart taleplerinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....