Mahkemece toplanan delillere göre, davalı tarafça, bayilik sözleşmesi ve eki protokoller ile davacıya ait markalı tüpler haricinde başka markalı tüplerin iş yerinde bulundurulamayacağı ve satılamayacağının taahhüt edildiği, sözleşmede davalının kusurlu hareketleri ile sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde cezai şart ödeyeceğinin ve bunun ne şekilde hesaplanacağının kararlaştırıldığı, açılan iş bu dava ile davacı tarafın fesih iradesini ortaya koymuş bulunduğu, davalının işlettiği dükkan içerisinde farklı markalı tüplerin bulunduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davacının sözleşmeyi feshetmekte tamamen haklı olduğu, buna göre davacının davalıdan 50.000,00 USD cezai şart talep edebileceği, ayrıca davalının işyerinde bu iş için kullanılan 0466 811 39 55 numaralı telefonun davacı tarafından teslim edildiği sabit olduğundan bu telefonun intifa hakkının davacıya ait olduğu, bunun yanında davacının toplam 802 adet tüpü davalıya teslim ettiği sabit olup sözleşmenin feshedilmiş...
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325 inci maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325 inci maddesine göre talep edilip edilemeyeceği sorununa değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir....
Mahkemece, davacı işveren ile davalının 29.12.2008 tarihinde belirli süreli (bir yıllık) iş sözleşmesi imzaladıkları, her iki tarafın ortak irade beyanı ile sözleşmenin kurulduğu, davalının 20.04.2009 tarihinde sözleşmede belirtilen süre dolmadan kendi isteğiyle görevinden ayrıldığı, sözleşmenin ilgili maddesi gereğince davalı işçi tarafından iş sözleşmesi haklı bir neden olmadan fesih edildiğinden maddede belirtilen 3 aylık ücret toplamı olan cezai şartın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir. Taraflar arasında, iş sözleşmesinde yer alan cezai şart düzenlemesinin geçerliliği hususu uyuşmazlık konusudur. Cezai şart mevzuatımızda Borçlar Kanunda düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. Belirsiz süreli sözleşmelerde cezai şart konulamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır....
Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 11.2. maddesinde öngörülen cezai şartın TBK'nın 179/1. maddesinde tanımlanan seçimlik cezai şart niteliğinde olduğu ve sözleşme feshedilmekle artık cezai şart talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasında belirlenen cezai şarta ilişkin yansıtma faturalarının taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden önce düzenlendiği ve cezai şart alacak isteminin doğduğu anlaşıldığından takip tarihi itibari ile alacağın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından 08/06/2021 tarihli ihtarname ile feshi üzerine sözleşmenin 8.3 maddesinde ön görülen cezai şartın talep edilip edilemeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer'î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selahâttin Sulhi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359)....
Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin hükümleri 8. maddede düzenlenmiş olup, sözleşmenin 8.2. Maddesine göre reklam hizmetlerine ilişkin yayın örneğinin iş bitiminden itibaren en geç 15 gün içinde davacıya gönderileceği, aksi taktirde sözleşme bedelinin %10'u tutarında cezai şart ödeneceği, 8.3. Maddesinde kongre spotunun yayınlanmaması, hatalı içerik yayınlanması veya içeriğin yanlış yayınlanması vb hata ve/veya eksik ilana ilişkin ödeme yapılmayacağı, 8.4. Maddesinde ise toplamda 3 gün boyunca hiçbir tanıtıcı spotun yayınlanmaması halinde sözleşmenin feshedilerek sözleşme bedeli kadar cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır. Ayrıca sözleşmenin 11.2....
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325 inci maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325 inci maddesine göre talep edilip edilemeyeceği sorununa değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir....
olacak şekilde belirlendiği, davalının sözleşme dönemi boyunca sorumlu olduğunun değerlendirilmesi durumunda eksik alınan akaryakıt nedeniyle işleyecek olan cezai şart miktarının 226.560,00 USD, eksik alınan madeni yağ nedeniyle işleyecek cezai şart miktarının ise 2.583,52 USD olarak hesaplandığı, daha önce tahsil edilen cezai şart tutarının bu miktardan mahsubu ile davacının davalıdan 29.452,25 USD cezai şart talep edilebileceği, davalının yalnızca fesih dönemine kadar sorumlu olması gerektiği yönünde kanaat oluşması durumunda sözleşmenin başlangıç tarihi ile davalının temerrüt tarihi olan 19.08.2019 tarihi arasında eksik alınan akaryakıt nedeniyle işleyecek cezai şart tutarının 179.685,50 USD, eksik alınan madeni yağ nedeniyle işleyecek cezai şart miktarının ise 2.048,99 USD olarak hesaplandığı, bu durumda ödenmesi gereken cezai şart tutarının toplam (179.685,50+2.048,99)=181.734,50 USD olacağı, bununla birlikte davalıdan daha önce tahsil edilen cezai şart tutarı olan 199.691,27 USD...
. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, davalıya katkı bedeli ödendiğini, davalının müvekkiline ait ürünleri satmayarak sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürerek, cezai şart bedeli ile ödenen katkı tutarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin iddia edilen katkı bedelini almadığını, müvekkilinin bir dönem ürünlerin bedelini geç ödemesi nedeniyle davacının müvekkiline mal vermediğini, ayrıca müvekkilinden cezai şart talep edilebilmesi için sözleşmede belirlenen satış miktarına müvekkilince ulaşılamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin hükümlerinin davalı tarafından ihlal edildiği, davacının iddiasını ispatladığı, katkı bedelinin davacıya iadesi ve cezai şart bedelinin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
KARŞI OY YAZISI Mahkemece sözleşmenin davacı iş sahibi tarafından feshedildiği, feshedilen sözleşmeye dayanılarak cezai şart talep edilemeyeceği gerekçesiyle davacının cezai şart ödetilmesine dair isteminin reddine karar verilmiştir. Oysa yanlar arasında imzalanan 29.08.2005 tarihli sözleşmenin cezai şart başlıklı 15.nci maddesinde, “yükleniciden kaynaklanan sebeplerle işin başlamaması, geç başlaması, sözleşmede belirtilen tarihte bitirilmemesi hallerinde işveren gecikilen her gün başına %1 tazminat talep etme hakkına sahiptir. Gecikme süresi 30 günü aştığında işveren sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir”, hükmüne yer verilmiştir. Gerçekten de akdi fesheden davacı kural olarak cezai şart alacağını talep edemez ise de sözleşmenin 15.nci maddesinde öngörülen süre sözleşmenin feshedilemeyeceği müddet olarak belirlenmiştir....