Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Keza, hükme dayanak teşkil eden 28.07.2015 tarihli rapor ve 21.10.2015 tarihli ek raporda da söz konusu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır. Nitekim, davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye ilk ödemenin gecikmeli de olsa yapıldığı cevap-karşı dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, mahkemece yapılacak iş yüklenicin hak ettiği iş bedeli ya da sözleşmenin feshi sebebiyle iadesi gereken iş bedelinin hesaplanmasında sözleşmenin imzalandığı 23.01.2012 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 365. maddesi uyarınca konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davalı tarafın yapmış olduğu işin tüm işe göre fiziki oranı kurulmak suretiyle belirlenmeli, bulunan fiziki oran sözleşme bedeli olan KDV dahil 76,700,00 TL'ye uygulanarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli ve buna bağlı olarak da iş sahibine iadesi gereken bedel bulunmalıdır....

    Kaldı ki dosya kapsamındaki belgelerden davacının çalıştırdığı işçilerin iş akitlerini haksız yere feshetmesi nedeniyle kendisi ile birlikte davalı aleyhine çok sayıda dava açıldığı ve bundan ötürü iş sahibinin yüklenici ile birlikte alacak ve tazminat ödemeye mahkum edildiği saptanmış olmakla bu hususun dahi tek başına haklı fesih nedeni olduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde haklı feshi nedeniyle davalının tazminat ve kâr kaybı ödemekle yükümlü tutulması mümkün bulunmadığından asıl davanın reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

      Davalı vekili, finansal kiralama sözleşmesi gereğince ödemekle yükümlü olduğu kira bedellerini ödemediğinden sözleşmenin feshedildiğini, davacı tarafın sözleşmenin feshine kadar ki ödemiş olduğu kira ödemelerinin sözleşme gereğince kullanımının bir karşılığı olduğunu, sözleşmenin feshi halinde bunların iadesinin mümkün olmadığını, kiracı tarafın ayrıca Finansal Kiralama Kanunu'nun 25. maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin feshi halinde vadesi gelmemiş kiraları ve müvekkili kiralayan şirketin bunu aşan zararlarını da ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek bu nedenlerle davanın reddini istemiştir....

        Bu durumda mahkemece, satış sözleşmenin feshi şartlarının oluştuğu gözetilerek davacının öncelikli olan bu talebinin gözetilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve teslim olmadığı halde teslimden itibaren ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davacının terditli taleplerinden yoksun kalınan kira tazminatına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          17.maddesinde, "sözleşmenin herhangi bir sebeple feshi halinde bayiinin elinde mevcut veya tali bayiilerde bulunan boş ve dolu tüpleri teslim etmekle yükümlüdür" hükmü yer almaktadır....

            Aracın iadesi borcunu yerine getirmeyen davacı için faizin dava tarihinden itibaren yürütmek ise hem aracın kullanılması ve hem de faize hak kazanma sonucunu sağlayacağından (Venire Contra Factum Probrium) çelişkili davranış-sonucundaki yasağın ihlâline olanak tanımak anlamını ortaya çıkarıp hakserlik ve denkserlik kuralarını da ihlal eden durumun BK.nun 192 ve 205. madde hükümlerine aykırı olup, hukuken himaye görmemelidir. b) Aracın iadesi anında davacının ancak araç bedelini tahsil etmek gibi bir sonucu ve hakkı doğacak; davalı satıcı için de bu şekilde muaccel olan borcu ödemek aksi halde temerrüdün doğması gerekmelidir....

              İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili 25/08/2021 tarihli istinaf dilekçesinde; mahkemece satış sözleşmesinin satıcı lehine yorumlandığını, aracın orijinal olduğu ve kilometresinin oynanmadığı bilgisinin verildiğini, aracın taksi çıkması ve kilometresi ile oynandığı hususunda bir bilgi verilmediğini, satıcının ayıbı bilip bilmemesinin önemi olmadığını, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talepli davadır....

              - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin tek taraflı ve haksız olarak davalı tarafça feshedildiğini, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, davalı şirketin sözleşmenin fiili olarak yürürlüğe girdiği tarihten beri taahhüt ettiği yıllık tonajda ürün almayarak sözleşmeyi ihlal ettiğini, ayrıca sözleşme ilişkisi sebebi ile davalıya ariyet olarak bırakılan tüm demirbaşların iadesi için gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.000,00 TL cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağı ile demirbaş bedeli olarak 7.000,00 TL olmak üzere toplam 14.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacı taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

                su deposunun taşması nedeniyle uğranılan zararların tespiti, sözleşmenin ihlali nedeniyle meydana gelmiş ve gelecek tüm maddi ve manevi zarar ziyanın tespiti ile tespit edilecek ve iadesi ve tazmini gereken tüm alacak miktarlarının ödenmesi gereken tarihten itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca Menderes 2....

                  Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde bedel iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu