-TL menfi zarar=398.821,60.-TL) karar verilmiş olup hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir. İş sahibi tarafından sözleşmenin haklı olarak feshi halinde sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerinden olan 125. maddesi gereğince olumsuz (menfi) zararını talep edebilir. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlanabilecek olumsuz zarar kavramına; sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan masraflar ile daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmış olmasından doğan zararlar girer. Dolayısıyla davacının eldeki davada iki ihale bedeli arasındaki farktan kaynaklanan zararlarını talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Yargıtay 15....
Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Yargıtay 15....
Mahkemece toplanan delillere göre; taraflar arasında akdedilen 26/09/2012 tarihli mal alım satım sözleşmesinin 5 ay süreli olduğu ve bu süre zarfında davalının tedarikini üstlendiği makineyi sürenin bitimi olan 26/02/2013 tarihine kadar temin edemediği, bunun üzerine davacı tarafça sözleşmenin 01/03/2013 tarihinde feshedildiği, dolayısıyla sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalının davacıdan almış olduğu 69.800,00 TL'yi iade etmesi gerektiği, davacının menfi zarar talebinin ise haklı görülmediği, zira davacının ...'...
Sözleşmenin feshi halinde BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca ancak menfi zararlar istenebilir. Menfi zarar, sözleşme yapılmasaydı uğranılamayacak olan zarar biçiminde tanımlanmaktadır. Davacı sözleşme tarihinde en yakın fiyatla hangi miktara işi yaptırabilecek ise bu fiyat ile fesihten sonraki makul sürede yeniden yaptırma bedeli arasındaki farkı (kaçırılan fırsatı) zarar olarak isteyebilir. Oysa davada ödenenin istirdadı yanında yeniden yapım bedelinin tamamına hükmedilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken iş, az yukarıda değinildiği şekilde davacının menfi zararının bilirkişiden ek rapor alınarak hesaplanıp hüküm altına alınmasından ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....
- KARAR - Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri arsa sahipleri ile davalı arasında 03.10.2011 arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre teslim tarihinin 30.05.2014 olmasına rağmen bu tarihe 5 ay kala yapılan tespitte inşaatın halen kaba inşaat seviyesinde olduğu, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, müvekkillerinin zarara uğradığını ve davalının sözleşmeye göre cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshinin tespiti ile 50.000,00 TL kira tazminatı, 1.000,00 TL menfi zarar ve 500.000,00 TL cezai şartın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı şirket yetkilisi, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan ayrık hüküm uyarınca sözleşme konusu taşınmazın davacı şirketin hissesine düşen %65'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın reddini istemiştir....
Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil, borcunun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu göz ardı edilmemelidir. 31. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir deyişle, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Anılan madde; “Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir. Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir” hükmünü haizdir....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
Takipten sonra ödenen Temmuz Ağustos Eylül aylarına ilişkin 2.025 TL 'lik meblağ menfi tespit davasının konusunu teşkil edemez. Takipten sonraki ödeme takibin iptali sebebi olabilecektir. Bu husus ise icra mahkemesinin görev alanındadır. Takip tarihinde borç mevcut olduğundan bu kalem yönünden de menfi tespit davasının yersiz olduğu değerlendirilmiştir. Takibin haklılığı bu şekilde belirlenmiş ise de ödeme emrine itiraz, süresinde gerçekleşmediğinden icra müdürlüğü takibin devamı yönünde karar vermiş ve bu karara karşı icra hukuk mahkemesine yapılan başvuru reddedilmiştir. Dolayısıyla itirazın iptali davası yönünden hukuki yarar bulunmamaktadır. Menfi tespit davası ise az önce açıklanan nedenlerden dolayı reddedilmiştir. Menfi tespit davasında paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir verilmiştir. Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa tedbirden dolayı uğranılan zarar aynı davada karara bağlanır ve % 20'den aşağı olamaz (2004 SY madde 72/4)....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekilleri ile davalı yüklenici kooperatif arasında 15.05.1997 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan süre dolmuş olmasına rağmen henüz inşaatlara başlamadığını ve müvekkillerinden sözleşmeye dayalı olarak devraldığı arsa payını diğer davalı şirkete devrettiğini ileri sürerek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshini, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini, davalıların taşınmaza yönelik müdahalesinin men’i ile arsa üzerindeki inşaatın kal’ini ve arsanın boş olarak teslimini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararlar için 10.000,00 TL’nin davalı yükleniciden tahsilini talep ve dava etmiş, menfi zarar talebini ıslah yoluyla 90.000,00 TL’ye arttırmıştır. II. CEVAP Davalı S.S ......